Kurtuluş Savaşı'nın önderi ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü sonsuzluğa uğurlayışımızın 82'inci yılında sevgi, saygı ve her gün artan bir özlemle anıyoruz.

Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin ve aydınlanma devriminin özetini 6 temel ilke oluşturur. Bunlar birbirini tamamlayan ve bütünleyen ilkelerdir. Birinden vazgeçmek ötekilerin tümünü işlevsiz kılar. Atatürk'e ve Cumhuriyetin kazanımlarına yöneltilen saldırılar yıllardır bu ilkeler üzerinden yürütülür. En çok saldırıya uğrayan ilkelerin başında da Laiklik ve 'doğru tanımından bilerek saptırılan' Milliyetçilik ilkesi gelir.

ULUS DEVLETLER VE EMPERYALİZM…

Toprak, insan ve emek sömürüsünden başka bir şey düşünmeyen emperyalistler, din, mezhep ve etnik farklılıkları kullanarak ele geçirmeye çalıştıkları coğrafyalarda ulus devlet yapılanmalarından hoşlanmazlar.

Sevr Antlaşması'nı çöpe gönderen Kurtuluş Savaşı sonrası, Anadolu topraklarını paylaşamayanlar; ulus devletin kurucusu Atatürk'ü ve Atatürk Milliyetçiliğini 'bu gün bile' kendi çıkarları için en büyük engel olarak görüyorlar. Bu nedenle, Atatürk Milliyetçiliği ile yurttaşlar arasına soğuk duvarlar örme oyunları yıllardır şekil değiştirerek tezgahlanmaya devam ediyor.

Sömürgeciler 'Mazlum milletlerin gözünü açan' tarihi yenilgileri sonrası öncelikle; yerli işbirlikçilerini yeniden oluşturdular. Gerici yobazlar, karşı devrimciler, mandacılar ve muhipler ile başlatılan 'seri üretim'; dinciler, numaracı cumhuriyetçiler, PKK ve FETÖ ile devam etti.

'Kemalist vesayet'i kıracağız' diye yola çıkartılanlar, asıl vesayetin 1952'den itibaren tepemize çöreklenen ABD emperyalizmi olduğunu çok geç de olsa anlamaya başladılar.
'Vesayetin bekçileri' diyerek 'kumpaslarla' ufalanan kurumların içinde kırk yıl boyunca örgütlenen ve 'istedikleri her şey verilen' ABD/CIA destekli FETÖ ihanet şebekesinin darbe kalkışmasına önce Atatürkçüler direndi.

ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ IRKÇI DEĞİLDİR…
Atatürk, Türk milletini ırk esasına dayandırmadığını, 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk milleti denir.' sözüyle ifade etmiştir. Burada söz edilen Millet 'yurttaşların eşitliği' ortak paydasında birleşen ve Türkiye sınırları içindeki toprakları 'yurt-vatan' olarak kabul ederek yaşayan herkesin ortak adıdır.

Atatürk Milliyetçiliğinin her türlü emperyalizme karşı 'tam bağımsızlığı' savunmasına karşın, 1960'ların sonundan itibaren geliştirilen 'Soğuk Savaş Milliyetçiliği', eğitim kamplarında 'Her türlü emperyalizme karşı değil sadece Komünizm'e karşı' uyarlanmıştı.

1969 Kanlı Pazar'ında ABD'nin 6. Filosuna karşı çıkan gençlerin üzerine duyguları 'derinden' köpürtülerek saldıranlar; çok güvendikleri ABD'nin 'son çalımlarını' yedikten sonra(!) 'nedamet' duygularını yeni açık etmeye başladılar.
Sağcı-solcu gençler arasında 'planlı' olarak yaratılan çatışma ortamı; 'Alevi-Sünni, Laik-Antilaik ve Kürt-Türk' eksenine çekilerek çok yönlü 'Milli Güç' kaybı yaratılmasının 'derinliği' hala yeterince irdelenmiyor.

Son günlerde, sol kulvarda yürüdüklerini söyledikleri halde 'sürekli şerit değiştirenlerin' bir yandan Atatürkçülük görüntüsü verirken bir yandan da laiklik karşıtlarına ve antidemokratik uygulamalara 'ikinci destek bastonu' olmaları ise dikkatlerden kaçmıyor.

Yüz yıl sonra bu gün hala; Cumhuriyetin kurucuları, değerleri ve kazanımları 'harici ve dahili bedhahların' açık saldırısına uğruyorsa; Ortadoğu bataklığının 'çıkmaz sokaklarında' neredeyse Katar'dan başka dostumuz (!) kalmamışsa, demokrasi ve özgürlük sıralamalarında yıldan yıla gerilere gidiyorsak; laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitim hedeflerinden sapılıyorsa, kadına şiddet her geçen gün daha da artıyorsa, 'yaşamda en gerçek yol göstericinin bilim olduğu' gerçeğinden uzaklaşılıyorsa; yeniden 'Atatürk gibi düşünmenin' çoktan zamanı gelmiş demektir.

İsterseniz sözü en anlaşılır şekli ile bağlayalım; Siyasallaşmış dincilik, mezhepçilik, etnik ayrımcılık girdabında yuvarlanarak ve 'hamasi nutuklarla' dışlayıcı, ötekileştirici, ayrımcı politikalar izleyerek vahşi kapitalizm, feodalizm ve emperyalizm ile baş edilemez.

Oysa ki; Atatürk Milliyetçiliği ile 'yedi düvele' bile karşı koyarsınız.