Kısa zaman önce sadece Türkiye değil dünya kamuoyunu meşgul eden dünya devi otomobil firması Volkswagen ile alakalı bir skandal gündeme gelmişti. Önce konuyu hatırlamakta fayda var; Volkswagen'in dünya çapında 11 milyon araca özel bir hileli yazılım yükleyerek çevre kirliliğinin azaltılması için çok önemli olan emisyon ölçümlerini olduğundan düşük gösterdiği skandal iki bağımsız araştırmacının ABD Çevre Koruma Müdürlüğü'ne (EPA) yaptıkları araştırma sonuçlarını iletmeleriyle ortaya çıkmış, bu skandalın ardından; İsviçre, EURO 5 emisyonu kategorisinde ve 2009 ila 2014 yılları arasında üretilen Audi, Seat, Skoda ve Volkswagen model dizel motorlu araçların satışını yasaklamış, Hollanda'daki bayiler ise satışları geçici olarak durdurmuştu. Hemen ardından da ABD, Almanya, İngiltere, İsviçre, İtalya, Fransa, Güney Kore, Kanada, Norveç ve İtalya skandalla ilgili olarak soruşturma başlatmıştı. Türkiye'de ise egzozemisyon ölçümü konusunda en büyük yetkiye sahip kuruluş olan TÜVTÜRK açıklama yapmış 'mevcut skandal, kendilerinin yetkili olduğu periyodik muayeneleri değil araçların ilk ithaline yönelik izinlerin alınması (homologasyon) ile ilgili testleri içermektedir.' demişti. Bu bilgiler ışığında, Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Gaye Usluer Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından, Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğü'nün 99. maddesi gereğince yazılı olarak cevaplanması talebi ile TBMM e 14 maddeden oluşan soru önergesi vermiş. 'Türkiye'de skandala konu olan firmalar ve araçlar hakkında bir işlem veya yaptırım uygulanacak mıdır, trafikteki araçlar geri çağrılacak mıdır? Birçok ülkede olduğu gibi konuyla ilgili bir soruşturma başlatılacak mıdır? İle başlayan sorular sormuştu. Ancak şu ana kadar ne sayın vekilimiz ne kamuoyu konuya ilişkin doyurucu cevap alamamıştır. Bu gidişle de herhangi bir cevap alınamayacağa benziyor. Bunun nedenini Makine Mühendisleri İstanbul şubesinin yapmış olduğu basın açıklamasında açık bir biçimde ortaya koymuş, ' Denetimi yapmakta olan kuruluşların otomobil firmaları ile ilişkilerinin olmaması gerekir ki bu bizim ülkemizde tersi şeklindedir. Elbette ki bir otomotiv kuruluşunun yani her şeyden önce kar amacı güden bir şirketin ülkemizde trafik ve çevre güvenliğini ilgilendiren bir konuda denetim yapması problemlidir. Kar için etik kurallar yerle bir edilmektedir. B durumun ülkemizdeki araç muayene sürecinde yaşanmayacağının garantisi yoktur. Kamusal denetimler bağımsız kurumlarca, kar amacı gütmeyen kurum veya kuruluşlarca yapılmalıdır.' Otomobil firmalarının hem distribütör hem denetimcilik yaptığı ve büyük bir sermaye gücü olduğu da göz önünde bulundurulursa neden cevap alamayacağımız daha iyi anlaşılacaktır. Vatandaşlarımızın can ve sağlık güvenliği, paralarının, insani değerlerinin önemi nerede? Vatandaşına saygı duyan insanını ön plana alan ülkelerde gereği yapılırken bizim gibi insanını ikinci plana atan ülkelerde skandal tam anlamıyla unutturulmaya ve geçiştirilmeye çalışılmaktadır. Ne diyelim bir skandal var kimse duymuyor çıkması gereken ses bir türlü çıkmıyor.