Harper Lee'nin 'Bülbülü Öldürmek' adlı romanını okudum. Yeni yetme zamanlarımda okuyup unuttuğum bir roman. Yazarın anlattığı, belleğime hiç yabancı gelmeyen tarihsel manzara, müthiş bir tat verdi.

1930'ların Amerika'sının en önemli sorunu olan ırkçılığa işaret ediliyor. Küçük bir kızın gözünden anlatıldığı için de hemen kuşatıyor yufka yürekleri.

Utancın ve umudun kitabı.

Avukat Atticus ve çocuklarının yaşadıklarıyla dönemin kasabalarının içine giriyor, kanlı canlı haliyle kişilerin yanında hissediyorsun kendini. Ayrımcılığı, ırkçılığı, sosyal baskı karşısında suskunlaşan insanları buluyorsun kitapta.

Suçsuzluğuna herkesin inandığı, sosyal baskıdan ötürü dillendiremediği bir olayda, bir siyahinin suçlu bulunup ölümüne tanık olmak. Gerçek suçlu bilinmesine rağmen kimsenin oynamayan parmağı. Bu sisli ortamda birkaç onurlu, dürüst insanın mücadelesi. Olayların çocuk dünyasına yansıması.

Tüm bunlar için, bu kitabı çok sevdim.

***

Kitabın orijinal adı: To Kill A Mockingbird

İngilizce öğretmeni dostum Karin Louis Marsden itirazını yaptı:

'Bence bir çeviri problemi var. Mockingbird, bülbül değildir. Bülbül, Nightingale demektir.'

Başka yerde okumuştum. Mockingbird, dilimize 'alaycı kuş' falan diye çevrilebilirdi.

***

Edebiyat öğretmeni dostum Meltem Tekin yetişti imdadıma:

'Türk kültüründe bülbülün farklı bir yeri vardır. Güzel sesli bir kuş olduğu için değeri büyüktür ve kültürümüzde gül/bülbül hikayeleri çoktur. Mockingbird ifadesine karşılık gelecek bir kuş adı Türkçe'de bulunmadığından bülbül tercih edilmiş çevirmeni tarafından. Bunu şöyle açıklayabiliriz sanırım. Ahmet Haşim, Piyale adlı eserinin önsözünde 'şiiri anlamak için şiiri deşmek, bülbülü eti için öldürmeye benzer' der. Önemli olan şiirin sesini duymaktır, tıpkı bülbülün sesini dinlemek gibi. Tamamen doğal bir sanat yapan bülbülü etini yemek için öldürürseniz, sanatta anlam kaybolur.

Başlığı ve Ahmet Haşim'in cümlesini, kitabın içeriğiyle ilişkilendirdiğimde, çok güzel anlamlar çıkıyor. Kitapta da bülbül (insan, hem de bir siyahi) var çünkü. Farklı bir ses eti için öldürülmek isteniyor.'

***

Harper Lee, Pulitzer ödüllü bir yazar. Tek romanı Bülbülü Öldürmek'i yazdıktan sonra uzun yıllar münzevi bir hayat yaşadı. Yıllar sonra devamı niteliğinde bir roman daha yazdı: Tespih Ağacının Gölgesinde

Dostum Meltem Tekin'in devamındaki sözleri, aydın ve demokrat geçindiğimden, benim de içimi acıttı:

'Kitap daha çok taze, geçen ay ilk baskısı yapıldı. Scout'ın 20 yıl sonra New York'tan babası Atticus'ın yanına dönmesiyle başlıyor.

Dikkatimi çeken bir şey oldu. Kitap fuarında, kitabın ismini gören 'aydın' kesim burun kıvırarak yanından geçti. Sebebi kitabın adında 'tespih' kelimesinin geçmesi. Muhafazakar bir yanı olduğunu düşündüklerini duydum kulaklarımla. Yayınevinin yayın politikasına dikkat etmeden, yazarın adını dahi okumadan düşülen bir yanılgı! Çevirmen de satış kaygısı değil, okunma kaygısı için kitabın adını aslına uygun çevirmiş. Yoksa tespih dersem almazlar, 'Çınar Ağacının Gölgesinde' olsun demeyi de bilirdi, çok satmak için.'

İşte bir 'aydın' tespiti.

***

Aklıma 70'li yıllardan bir öğretmenler odası geldi. Farklı kamplara ayrılmış öğretmenler oturmuş, kendi fikirlerine uygun gazeteleri okuyor. Biraz sonra:

'Bizimkilerin yazdıklarını anladık. Getir bakalım sizinkiler ne yazmışlar?' diyerek gazeteleri değişiyorlar.

Kendileri gibi düşünmeyenlerin siyasi objeleriyle hiçbir sorunları yok.

***

Siyasi objelere, simgelere sarılıp düşüncenin içeriğini kaybetmeye başladık. İçeriğini anlamadan bir kelimeden 'ürküntü' duymak hangi aydın kişinin işidir acaba!

Bugün hoşlanmadığınız sosyal ortamın oluşmasında, bu tür yaklaşımlarla az da olsa bir katkınızın olduğunu fark ediyor musunuz?

Karşıt düşünenler için de geçerli söylediklerim.

Torunumu sevmek isteyen ama adının 'Ata' olduğunu öğrenince, ateşe değmiş gibi elini çekip birden uzaklaşan, muhafazakar geçinen bayana da…

***

İnsanlarda hiç mi hoşgörü kalmadı?

Nerede o masum, temiz duygular?

Bülbül gibi çevresine sevgi melodileri saçacak diller, yürekler…

'İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.'