Büyükşehir Meclisi, Nisan ayında yaptığı ilk toplantının ardından ikinci ay toplantılarını da önceki gün bitirdi…

30 gündem maddesinin karara bağlandığı toplantı yaklaşık 3 saat sürdü…

Yakın zamanda gördüğüm 'en uzun meclislerden' biriydi…

Uzun sürdü çünkü, bazı gündem maddeleri üzerinde uzun tartışmalar yaşandı…

'Tartışma' derken, asla yüksek gerilimli, seslerin yükseldiği bir ortamdan söz etmiyorum…

Her iki taraf da, nezaket ölçülerini aşmadan itirazlarını dile getirdiler…

***

Meclisin ilk bölümünde, 5 adet gondol ile 4 adet botun belediye şirketine kiraya verilmesi konusu vardı…

Bilindiği gibi bu gondol ve botları, Meclis onayıyla kiralanması sonrasında belediye şirketi işletiyor…

Ücretleri de 2-3 lira civarında…

Kiralama işine yine onay veren Meclis, daha doğrusu Plan-Bütçe Komisyonu raporu, kiralama bedelini toplamda 2 bin 250 TL'den 7 bin 500 TL'ye çıkarıyordu…

İşte komisyon raporunun bu bölümüne CHP itiraz etti…

Artışın ancak TEFE-TÜFE oranları kadar olabileceğini ve yüzde 300-400'lere varan bir artışın olamayacağını belirttiler…

Dahası, böyle bir artış, vatandaşa yansıyacak ve çok düşük tutulan fiyatların (öğrenci 1 buçuk, tam 3 TL) yükselmesi demek olacaktı…

AKP'li üyeler yapılan hiçbir itirazı kabul etmediler ve karar AKP'li meclis üyelerinin kabul oylarıyla yani oy çokluğuyla geçti…

***

İkinci itilaf yaratan konu ise, yıllara yaygın hizmet alımları konusunda yaşandı…

Büyükşehir Belediyesi ile CHP grubu, 3 yılı kapsayacak şekilde yapılacak ihalelerde belediyenin fiyat açısından karlı çıkacağını, aynı şekilde ihaleleri alacak firmaların da hem planlama hem de eleman alımında daha rahat edeceklerini belirtiyorlardı…

Uzun konuşmaların sonucunda, bu gündem maddeleri de, AKP'lilerin oylarıyla yani yine 'oy çokluğu' ile geçti…

Gerek Yılmaz Büyükerşen'in, gerekse CHP grubunun, kararların değiştirilmesi yönündeki önerileri kabul edilmedi…

***

Bu iki konu, bir takım teknik ve idari gerekçeler içeriyor olabilir; bu konularda çok yetkin olmadığımız için, uzun uzadıya değerlendirme yapma şansımız yok…

Ancak gündeme gelen bir konu var ki, Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükerşen'in de toplantıda söylediği gibi, anlayabilmek mümkün değil…

Yerel seçimlerden önce yapılan Odunpazarı'nın son meclis toplantılarından birinde, Karapınar Mahallesi'nde bir alan, 1/5000'lik imar planlarında 'öğrenci yurdu' olarak belirleniyor…

Karar oy birliğiyle alınıyor…

Yani Burhan Sakallı'nın döneminde…

Daha sonra konu Büyükşehir Meclisi'ne geliyor…

Elbette seçimler sona ermiş, hem Odunpazarı hem Büyükşehir Meclisleri büyük ölçüde değişime uğramış…

AKP'li üyelerin çoğunlukta olduğu İmar ve Bayındırlık Komisyonu, hazırladığı raporla 'öğrenci yurdu yapılması için' ayrılan yeri 'konut alanına' çeviriyor…

Bir anlamda Odunpazarı Meclisinde alınan kararı değiştirip, öğrenci yurdu alanını konut alanı haline getiriyor…

CHP'li komisyon üyeleri raporu reddediyorlar…

Aynı şekilde Büyükşehir Meclisi'ne gelen komisyon raporuna da hem CHP grubu, hem de Yılmaz Büyükerşen ret oyu veriyor…

Ancak Meclisteki AKP çoğunluğuyla rapor aynen ama oy çokluğuyla geçiyor…

Yani,

Burhan Sakallı dönemindeki Odunpazarı Meclisi tarafından öğrenci yurdu alanı olarak belirlenen alan, nedendir bilinmez, durduk yerde konut alanına çevriliyor…

Büyükerşen, kararı 5 gün içinde veto edeceğini ve Meclise geri göndereceğini söylüyor…

AKP'liler diğer gündem maddelerinde de olduğu gibi, itirazları ve önerileri dikkate almıyor ve rapor doğrultusunda oy kullanıyorlar…

Peki şimdi ne olacak?

Büyükerşen kararı veto edip Meclise gönderince, konu tekrar komisyona gidecek, yeni rapor hazırlanacak ve yeniden Meclis gündemine gelecek…

Karar aynı yönde çıkarsa, Büyükşehir Belediye Başkanının ikinci kere veto hakkı olmadığı için ancak mahkemeye gidebilecek…

***

Dediğim gibi, bir takım konularda AKP'nin tavrını anlayabilmek olanaklı, ancak böyle bir kararı anlayabilmek olanaklı değil…

70 bine yaklaşan üniversite öğrencisini bünyesinde barındıran, devletin yaptığı yurtların son derece yetersiz kaldığı, devlet ve özel öğrenci yurtlarında yer bulabilmenin mümkün olmadığı bir şehirde, 'öğrenci yurdu olarak belirlenmiş alanı' bozup 'konut alanına çevirmenin' nasıl bir açıklaması olabilir, bilmiyoruz…

***

Yılmaz Büyükerşen, yapılan tüm itirazlara ve önerilere karşın AKP grubunun inadından dönmemesi, CHP ve AKP grubunun üyelerinin gerilimlerinin artması üzerine konuşmasının arasında dudaklarından 'Allah sonumuzu hayır etsin…' sözlerinin döküldüğü duyuldu…

Özellikle söylenip söylenmediğini bilemiyorum…

Ancak, gidişat üzerine belki de en net ve en kestirme saptama galiba buydu…

VALİ SONHABER'İ SUÇLAMIŞ YİNE…

Orta Işık Camii'nin durduk yerde neden yıkıldığı ile ilgili haberimiz üzerine Vali Güngör Azim Tuna, Sonhaber gazetesiyle ilgili düşüncelerini bir kez daha kamuoyuyla paylaşmış ve bizim araştırmadan maksatlı haber yaptığımızı söylemiş…

Canı sağ olsun…

Öyle düşünüyor olabilir…

Benim asıl merak ettiğim şu, bu cami madem bu kadar çürük, bu kadar yıpranmış bir durumdaydı, neden 2014 yılının Şubat ayı sonuna kadar ibadete açıktı?

Ya içinde insanlar ibadet ederken bir kaza yaşansaydı ne olacaktı?

İkincisi, böyle bir yapıyı tamamen yıktığınızda, ne kadar aslına uygun olursa olsun, yaptığınız asla yerini tutmaz…

Restorasyonda bile bir çok özelliğin kaybolma riski varken, yıkıp yeniden yapmak 'aslına sadık kalmaz…'

Böyle bir hedefiniz ve amacınız varsa elbette…

Ha bu arada, biz davula vuruyoruz, ses dümbelekten geliyor…

2 Eylül'deki kimliği meçhul yazardan ses gelmiş; diyor ki Büyükşehir Belediyesi'nin Odunpazarı Evleri Projesi için yıktığı evlerin yanıtlarını istiyor benden…

Sapla samanı birbirine karıştırmak böyle bir şey olsa gerek…

'Sayın Yargıç, bu dümbeleğin sözlerine söyleyeceğim tek şey budur…'