Eskişehirsporlu futbolcular kalan 6 karşılaşmada 'prestij' mücadelesi verecek.

Altınordu karşısında alınan 6-3'lük mağlubiyetle siyah-kırmızılı kulüp 15 yıl sonra 2. Lig'e düştü.

1. Ligde pandemi nedeniyle seyircisiz oynanan karşılaşmalardan dolayı hem hasılat gelirinden hem de 27 hafta maç kazanamamasından dolayı TFF'den de para alamadı.

İkinci ligde Eskişehirspor'un işi artık daha zor.

Ciddi bir gelir yok.

Forma ve stattaki ledlere alınan reklam, sponsorluklardan gelen küçük paralarla sezon kapanacak.

Önümüzdeki sezon ETİ'nin yeniden forma reklamı verip vermeyeceği belli değil.

Bu sezon yapılan sponsorluk anlaşmalarının ikinci ligde devam edip etmeyeceği konusunda kulüpten yapılan bir açıklama yok.

ETİ ile birlikte bu sezon sponsorluk anlaşması yapılan ZORLU Enerji önümüzdeki sezonda 'bizden buraya kadar' derse o zaman yönetimin işi daha da zorlaşacak.

* * *

Pazartesi günkü Anadolu ve Sonhaber Gazetelerinin spor sayfalarını inceledim.

Arkadaşlar Eskişehirspor'un içerisinde bulunduğu durumu yaşanılan sıkıntıları çok güzel özetlemişler.

Okumayanlar bu köşeden okuyabilirler.

İşi bilmeyenler takımın başına geldi
Transfer yasağı kaldırılmadan birçok transfer yapıldı, forma giymeyen oyuncular kulübü FIFA'ya şikayet etti. Takımın içi boşaltıldı, iş bilmeyen teknik adamlar takımın başına getirildi. Önümüze gelen hiçbir fırsat değerlendirilmedi Eskişehirspor adeta uçuruma sürüklendi.
Küme düşme kaldırılmıştı
En büyük fırsat 2020 yılında yaşandı. Küme düştüğümüz sezonda pandemi nedeniyle küme düşme kalktı tüm camianın heyecanı yeniden geldi. Ancak transfer yasağı kaldırılmadı, art arda alınan mağlubiyetler kimsenin umurunda olmadı. Koskoca çınar 1 yılı aşkın süre galibiyet yüzü göremedi.
2. Lig'e düştük
2020-2021 sezonunda averaj takımı haline gelen Eskişehirspor, dün 2. Lig'e düştü. Altınordu ile karşı karşıya gelen Es Es, İzmir'de bozguna uğradı. Rakibine 6-3'lük skorla boyun eğen Eskişehirspor, ligin bitimine 6 hafta kala 2. Lig'e düştü. Kırmızı Şimşekler 15 yıl sonra 2. Lig'de mücadele edecek.
Şehir acilen harekete geçmeli
15 yıl sonra 2. Lig'e düşen Eskişehirspor'un işi artık daha zor. Bu kadroyla 2. Lig'de dahi zor tutunuruz. Şehrin ileri gelenleri, Eskişehirspor'un eski başkanları, yöneticileri ve camia bir araya gelip bu takımı bu cendereden çıkarması gerekiyor. Mevcut yönetim ise kendilerine karşı yitirilen güveni yeniden kazanması için başta transfer yasağını kaldırması gerekiyor.
İkinci kez veda
2016-2017'den beri TFF 1. Lig'de yer alan Eskişehirspor, ikinci kez lige veda etti. Daha önce 1991-1992 sezonunda TFF 1. Lig'den düşen Eskişehirspor, 1965-1966, 1983-1984, 1994-1995 ve 2007-2008 sezonlarında PTT 1. Lig'den Süper Lig vizesi almıştı.

Uzun lafın kısası perşembe'nin geleceği çarşamba'dan belliydi.

YÖNETİM OLAĞANÜSTÜ KONGREYE GİTMELİ

2 sezon üst üste ikinci lige düştük.

TFF tarafından verilen piyango biletinden çıkan büyük ikramiyeyi değerlendiremedik.

Yukarıda da yazdım.

Gelecek sezon kulübe ciddi anlamda gelir getirecek kaynak yaratılamadığı taktirde yine maddi imkansızlıklarla boğuşmak zorunda kalacak yönetim.

O nedenle olağanüstü genel kurulu kararı alınarak, geçen iki sezonda neler yaşandı? Ne kadar gelir elde edildi? FİFA'da dosyası bulunan futbolculara ne ödendi? Daha ne kadar ödenecek? Transfer tahtasının açılıp açılamayacağı konularında genel kurul üyelerini bilgilendirmeli.

Bugüne kadar; 'Yönetim olağan üstü genel kurul kararı alırsa Eskişehirspor yönetimine talibiz' diyen çıkmadı.

Genel Kurul kararı alındığında çıkar mı?

Onu bilemem.

Çıkar ise mevcut yönetimde devam etmek istiyorsa iki liste çekişir.

SEFERBERLİK BAŞLATILMALI

Son söz olarak Eskişehirliler, Eskişehirspor'a sahip çıkmalı.

Eskişehirspor kimsenin tapulu malı değil.

Sadece Eskişehirliler değil, tüm Türkiye'deki futbol severler siyah-kırmızılı kulübün içinde bulunduğa duruma ve yıllar sonra yeniden ikinci liğe düşmesine üzülüyor.

Genel Kurul sonuda kazanan kim olursa olsun.

Bir seferberlik başlatabilir.

Fabrika fabrika gezilir.

Fabrika sahiplerinden 'küçük de olsa Eskişehirspor'a destek verin' denilebilir.

Bunun adı dilencilik değil.

Yukarıda belirttiğim gibi 'kurtuluş seferberliği…'

Yoksa gelecek sezon da aynı maddi sıkıntılar devam ederse, Üçüncü Lig'in kapısı da aralanır.

O zaman sahip çıkacak kimseleri bulmak daha da zorlaşır.

* * *

SONUNDA KAPATTILAR

Türkiye'nin koronavirüs risk haritasında çok yüksek riskli iller arasına giren ve son 47 günde vaka sayısı 12 kat artan Eskişehir'deki okullarda yeni vakalar ortaya çıktı. Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı Faik Alkan, kentte üç okulun karantinaya alındığını ifade ederek, yeni vakaları, 'Suzan Gürcanlı İlkokulu 1 öğrenci pozitif 3 öğretmen temaslı, TOKİ İsmail Tetik'te müdür yardımcısı pozitif, Yunus Emre MTAL'de 1 öğrenci pozitif, Mareşal Fevzi Çakmak İlkokulu'nda 1 öğretmen pozitif ve hastahanede, üç okul karantinada; Tepebaşı Cumhuriyet İlkokulu, Gökhan Yavuz, Dumlupınar' ifadeleriyle duyurdu. Ayrıca Çamlıca Ticaret Odası İlkokulu da karantinaya alındı.

* * *

Eğitim-Sen Eskişehir Şubesi Başkanı Alkan, 2 mart'ta okulların 'yüz yüze' eğitime başlamasından sonra okullarda Covid-19 virüsü vakaların arttığını ve 'yüz yüze' eğitime hemen son verilsin diye bas bas bağırdı.

Ama bu uyarılar 'siyasi' denilerek dikkate bile alınmadı.

Türkiye'nin aylar sonra koronavirüs haritası tekrar kızarmasına, vaka sayılarının her gün artmasına rağmen yine kapatmadılar.

Okullardaki virüse yakalanan öğretmenlerin ve öğrencilerin sayısı hızla tırmanışa geçtiğini görünce, yüz yüze eğitime ara vermek zorunda kaldılar.

Peki virüse yakalanan öğretmen ve öğrencilerden önümüzdeki günlerde, hastalığı yenemeyerek Allah korusun vefat etmesi halinde bunun hesabını kim veya kimler verecek?

* * *
Hadi Eğitim-Sen Şube Başkanı Faik Alkan, 'Okullardaki yüz yüze eğitime son verilsin' derken siyaseten yaptığını var sayalım.

Bakın AK Parti iktidarına yakın olduğu iddia edilen Eğitim Bir-Sen'in Eskişehir 1 No'lu Şube Başkanı İbrahim Akar'da vaka sayılarının yükseldiği ve salgın riskinin arttığı söylüyor.

'Uzaktan eğitim tüm eğitim kurumlarını kapsamalı. Zira aynı salgın tehdidi diğer okullarımız içinde geçerlidir. Özellikle yüzyüze eğitime devam edecek olan eğitimcilerimizin bir an önce aşılarının yapılması gerekmektedir' diye uyarıda bulunuyor.

* * *

Eskişehir İl Hıfzısıha Kurulu, '8. ve 12. Sınıflar, özel eğitim okulları ve anaokulları harici uzaktan eğitime geçilmiştir' kararı aldı.

Okullardaki vaka sayıları hızla artarken, öğretmenlerin aşıları henüz tamamlanmamışken 'yüz yüze' eğitime devam edecek çocuklar risk altında değil mi?

Onlara virüsün bulaşması söz konusu olmaz mı?

Okulda öğretmenden veya arkadaşından aldığı virüsü eve taşımayacak mı?

Bence de sadece ara sınıfların değil 8 ve 12'nci sınıflardaki öğrencilere de okullar kapatılmalı.

* * *

Pandeminin ilk dönemlerinde en az enfekte olanlar çocuklardı. Virüs kapsalar bile, ciddi semptomlar göstermemeleri ve ölüm oranlarının düşük olması aileler için de rahatlatıcı bir unsurdu. Ancak yakın zamanda çocuklarda görülen vaka sayılarında yükseliş olması ebeveynleri de endişeye düşürdü.

Sağlık Bakanlığı'nın geçmiş verilerine göre, Türkiye'de toplam vaka içerisinde oran 15 yaş altı çocuklarda yüzde 5, 2 yaş altı çocuklar ise toplam vakaların yüzde 2 sine denk geliyor. İçinde bulunduğumuz günlerde vaka sayısı toplum düzeyinde yükselince çocuklar da doğal olarak bu durumdan etkilenmiş oldu.

* * *

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Midilli, varyantların çocuklarda koronavirüs vakalarının artışına etkisini açıklarken Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Doğan ise, çocuklarda hastaneye yatış oranlarındaki yüksekliği değerlendirip bu yaş grubunun aşılanmasının önemine değindi.

* * *

Uzmanlar, öğretmenler ve öğrencilerin aşıları yapılmadan 8 ve 12'nci sınıfların 'yüz yüze' eğitime devam etmelerini doğru bulmuyorlar.

Birileri sendikaların açıklamalarına aldırış etmiyorsa, hiç olmazsa konunun uzmanlarının uyarılarına kulak vermeli, ciddiye almalı.

Yoksa yarın çok geç olabilir.

* * *

ESKİŞEHİR'DE 258 BİN KİŞİ AŞILANDI

Türkiye genelinde Koronavirüsle mücadele kapsamında uygulanan toplam aşı miktarı 15 milyon dozu geçti. Aşılama takviminde de yeni bir aşamaya geçildi ve 60 yaş ve üstü ile eşlerinin aşıları yaplıyor.

Risk grubunda bulunan kişiler de aşı olabiliyorlar. Bu grubun içerisinde gazeteciler de bulunuyor.

Tek şart 'Basın Kartı' sahibi olması.

Benim gazetecilik mesleğine başladığım yıllarda basın kartı sahibi olanlara 'devlet' tarafından verilen bazı hakları vardı.

'Telefon konuşma ücreti. Trenler, uçaklar yüzde 50 indirimli' idi.

O nedenle basın sektöründe çalışmaya başlayanlar belirli bir süre sonra 'basın kartı' almak için hemen müracaatlarını yaparlardı.

Şimdiler de ise telefonlardaki indirim kaldırıldı.

Uçak ve trenlerde 'basın' indirimi yüzde 15'e düşürüldü.

Bu nedenle 'basın kartı' sahibi olmanın ayrıcalığı kalktı.

Gazetecelik mesleğini yapanlarda 'basın kartı' almak için müracaat bile yapmadılar.

Bugün sektörde çalışanların yarısının 'basın kartı' yok.

Faal olarak mesleği yapıyorlar.

'Basın Kartı' olan gazetecileri Sağlık Bakanlığı, 'öncelikle aşı olacak kişiler' kapsamı içerisine aldı.

Doğru olan da buydu.

Çünkü meslektaşlarım akşama kadar haber peşinde koşarken, çok sayıda kişilerle muhatap oluyorlardı.

Ancak yanlış olan şu.

Bugün gazetecelik yapan ancak 'basın kartı' sahibi olmayanlarda var.

Onlar; 'öncelikli aşı olacaklar' kapsamı dışında tutuldu.

O arkadaşların gühanı 'basın kartı' olmaması mı?

Onlarda 'basın kartı' olan meslektaşlarım gibi haber peşinde koşuşturuyorlar.

Bu yanlış hiç vakit geçirmeden ivedilikle düzeltilmeli.

Sigortası 212'ye göre yatıyorsa 'basın kartı' olmasa da onlara da aşı yapılmalı.

ESKİŞEHİR'İN 3/1 AŞI OLDU

Eskişehir'de ilk doz aşı uygulanan kişi sayısı 146 bin 356 olurken, ikinci doz programında ise 112 bin 88 kişi aşılandı. Toplamda ise bu sayı 258 bin 444'e ulaştı.

Eskişehir'in toplan nüfusu 888 bin 828.

Nüfusun 154 bin 452'si 0-19 yaş grubunda.

Bu grubu aşı olmayacaklar sınıfında tutarsak geriye 734 bin 376 kişi kalıyor.

Bunun da 258 bin 444'ü aşı olduğuna göre geride 495 bin 932 kişi kaldı.

Bu hızla aşılama devam edecek olursa Haziran veya Temmuz ayı sonunda 0-19 yaş grubun üzerindeki 495 bin 932 kişi aşılanmış olur.

Daha sonraki aylarda ise 10-19 yaş gurupları aşılanabilir.

9 ve altındaki yaş gruplarındaki çocukların aşılanmasının gerekip gerekmediğini bilmiyorum.

Ancak onların sayısı 100 bin civarında.

Onlarında 50 bini 0-4 yaş grubunda.

Şehir nüfusunun yüzde 90'ının aşı olması halinde o gruptaki çocukların aşı olup olmaması çok önemli değil.

Çünkü bulaş riski yüzde 5'lere inmiş olacak.

Bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi alanlar da risk grubu olarak aşılanıyor. Morbid obez tanısı alanlar, malign tümörü olanlar, kanser ve diyaliz hastaları ile down sendromlu tanısı olanların da aşıları yapılıyor.

Aile bireylerinin aşılanmasıyla 0-4 yaş aralığındaki çocuklara virisün bulaşma riski de nerede ise sıfır.

Yeterki aşının Türkiye gelmesinde yani tedarikinde bir sıkıntı yaşanmasın.

* * *

Boş Kayık

Zen ustalarının en büyüklerinden olan Lin Chi, gençlik yıllarında yaşadığı anısını ne güzel dile getirmiş.

Bir gün kayığıyla göle açıldığı gecelerden birinde meditasyon yapıyormuş. Birden kayığına bir şeyin çarpmasıyla kendine gelir. ve gözlerini açar. Açar açmaz gördüğü manzara bir kayıktır. Çok öfkelenir. Tam içindeki adama bağırıp öfkelenecekken, birden kayığın boş olduğunu farkeder. Eee şimdi o öfkeyi nereye gönderecek. Kimse yok ki. Akıntının sebep olduğu bu olayda kime kızsın.

'Öfkemi boş bir kayığa yansıtamazdım. Öfke hala orada duruyordu. Gözlerimi kapatıp derin derin nefesler alıp öfkemi geri çağırdım. O boş kayık benim ustamdı artık. Benim derin farkındalığım olmuştu.' der ve ekler.

- - - - -

Ne zaman biri beni öfkelendirecek olsa aklıma o boş kayık gelir ve BU KAYIK DA BOŞ derim. (OSHO)

Siz siz olun enerjinizi öfkelenerek boşuna harcamayın.

(alıntı)