Kızılinler bölgesinin termal sağlık turizminin merkezi yapılması için yirmi yıldır bekliyoruz.

Kızılinler bölgesinin termal sağlık turizminin merkezi yapılması için yirmi yıldır bekliyoruz.

Yirmi yılın sonunda önemli bir gelişme yaşandı. Eskişehir Rumeli Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (ERİAD) hazırladığı projeyi değerlendiren bakanlık arsa tahsisini yaptı.

Geç olsun ama güç olmasın derler ya; bu tahsis hem çok gecikti hem de fazlasıyla güç oldu.

Arazi tahsisinin yapılması önemli bir gelişme ancak sürecin daha yeni başladığını söylemek zorundayım. Hem geç hem de güç olan tahsis sürecinden daha zor bir süreç orta yerde duruyor.

Neden bunu ifade ediyorum?

Çünkü bu aşamadan sonra ilgili bakanlığın karmaşık olan süreci kolaylaştırması, özellikle maddi koşullar konusunda yardım etmesi ve tüm şehir dinamiklerinin (kamu kurumları, belediyeler, STK’lar) bir araya gelmesi zorunlu.

Biliyorsunuz, Türkiye’de bürokratik işler saç baş yoldurur, maddi konuların çözümü yine ‘maddi beklentilerin karşılanması’ ile olur! Öbür taraftan Eskişehir özelini değerlendirdiğimizde, bu şehrin en önemli sorunlarından bir tanesinin bir araya gelip ortak paydada buluşarak iş yapamaması olduğu gerçeğini unutmamalıyız.

Uzatmayayım, derdimi anlattığımı zannediyorum.

Ben derdimi anlattım da, asıl dertlenen kişinin ne düşündüğünü kamuoyu oldukça merak ediyor.

ERİAD Başkanı Rüştü Şentuna’dan bahsediyorum.

Başkan Şentuna ile bir görüşme yaptım. Arazi tahsisi ilanından sonra gerçekleşecek olan süreci değerlendirmesi için kamuoyunun cevap bulmaya çalıştığı soruları kendisine yönlendirdim.

Diyor ki Şentuna:

ARSA TAHSİS ÜCRETLERİ GERÇEKÇİ OLMALI

“Önümüzdeki süreç oldukça karmaşık. Bundan sonra ihtiyacımız olan en önemli şey birlik ve beraberlik. Bir de elbette bakanlığımızın desteği yatırım için hayati önem taşıyor. Çünkü bu proje sadece bir derneğin ya da bir kişinin yapabileceği bir iş değil. Bakın, bugün Yatırım İşleri Daire Başkanlığı tarafından şartname yayınlanacak. Şartname bedeli çok yüksek olursa Kızılinler yine boş kalır, bunu net olarak söylüyorum. Örneğin arazi bedeli 10 TL iken bakanlık 30 TL gibi bir tahsis ücreti belirlerse bu işin içine kimse girmez. O nedenle herkesten kolaylaştırıcı olmasını bekliyoruz. Buraya ilk yatırım muhakkak yapılmalı, sonrası çorap söküğü gibi gelecek.

ÇEŞİTLİ MUAFİYETLER BEKLİYORUZ

Şimdi bu iş pahalı ve bürokratik aşamaları zor bir iş. Bütçe konusunu bilhassa öne çıkarıyorum; az önce arazi tahsis ücretleri konusunu söyledim. Bunun yanında çok çeşitli teminat bedelleri var. Bakanlıktan alınacak çeşitli izinler var. Yani bu işi yapmak için deli olmak lazım. Biz kendimizi deli olarak kabul ettik, o nedenle Eskişehir için uğraş veriyoruz. Uğraş verirken de özellikle ekonomik olarak kolaylık istiyoruz. Örneğin çeşitli konularda muafiyetler bekliyoruz ki bu konu şu anda tam bir muamma.

KİMSEDEN PARA İSTEMİYORUZ

Tabiidir ki bakanlığımız dışında valiliğimiz, ilgili il müdürlüklerimiz ve belediyelerimiz de muhakkak bu işin içerisinde olmalıdır. Çünkü orada büyük bir altyapı ve üst yapı seferberliği başlatılması zorunlu. Bunun yanı sıra örneğin imar planında oranın yolları yok. Su dağıtım organizasyonu yok. Şimdi tüm bu iş ve işlemlerle ilgili belediyelerimiz ve diğer kamu kurumlarıyla dirsek temasında olmalıyız. Şunu da söyleyeyim: Bakın bizim hiçbir kurumdan maddi bir beklentimiz yok, kimseden para istemiyoruz. Sadece bürokratik anlamda destek istiyoruz, işin hızlandırılmasını talep ediyoruz.

DAYANIŞAMAZSAK BU İŞ OLMAZ

Birlik olur ve bu işi başarırsak inanın Eskişehir yeni bir kimlik daha kazanacak. Bizim projemiz şu an 250 yataklı ancak kapasite artırımıyla 500 yatağa kadar çıkabiliyor. Sadece ilk adımı atmamız, ilk tuğlayı koymamız yetecek. Daha sonra gelecek yatırımcılar ben eminim çok daha büyük projelere imza atacaklar. Ama dayanışamazsak, ortak paydada buluşamazsak ve diğer şehir ve daha başka lobilerin engellemelerini püskürtemezsek bu iş olmaz, yirmi yıl daha sadece konuşmakla yetiniriz.”

ERİAD Başkanı Rüştü Şentuna’nın ifadeleri bu şekilde.

Şentuna özetle, önümüzdeki sürecin karmaşık olduğunu, bakanlığın yatırımcıyı teşvik etmek için işin maddi boyutunu kolaylaştırması gerektiğini, belediyelerin sürece dahil edilmesinin zorunlu hale geldiğini ve projenin hızlanması noktasında birlikte hareket edilerek bürokratik işlerin önünün açılması gerektiğini kaydetti.

Yazımı sonlandırırken projenin gerçekleşmesinin koşulu olan altın kelimeyi ifade etmek istiyorum: Birlik!

Siyaset kurumu kamplaşmaya devam eder ve ‘dışlama’ gibi bir hataya düşerse, bu iş olmaz.

Ama gözlerimizi yaşartacak bir tablo belirir, merkezi hükümet herkesi kucaklar ve samimi bir yaklaşım içerisine girerse, Eskişehir bu işin altından alnının akıyla çıkar.