Eskişehir’e bakın; her yerde onlar var. Caddelerde, parklarda pedal çeviren, ağaçlara, direklere kilitlenmiş bisikletler...

Şehrin dokusuna işlemiş bu manzara, bir soruyu da beraberinde getiriyor: Peki, kim bu bisikletçiler? Kaç kişiler? Aslında daha da önemlisi, biz, bu iki tekerlekliler topluluğunda kaç kişiyiz?

İlk bakışta göze çarpan, en görünür olanları; kaskları, renkli formaları ve profesyonel gözlükleriyle yollara hükmedenler: Bisikletçiler. Onlar kar, kış, gece, gündüz tanımazlar; bisiklet onlar için bir ulaşım aracı değil, bir yaşam biçimidir. Geçenlerde soğuk ve yağmurlu bir akşamüstü, arkadaşlarını bekleyen bir grupla karşılaştım. Kulak misafiri olduğum sohbette, bilmem kaç yüzüncü hafta akşam turunu tamamlamak üzere olduklarını söylüyorlardı. “Gerçek bisikletçi kim, görsünler,” diye gururla ekliyordu biri. Diğeri, “Salgında da yasakta da ara vermedik ya!” diye atıldı. Bir başkası, “Yılda kaç km pedal çeviriyorsun abi?” diye sorduğunda, aldığı cevaplar “15.000”, “Benimki 20.000” oldu. İşte onlar, en bisikletçiler... Cesur, korkusuz ve yorulmak bilmeyen bu ekip, belki de şehrin 100-200 kişilik çekirdek kadrosu.

Asıl Kalabalık Olan İkinci Küme

Ancak bisiklet kültürünün asıl omurgası, gerçek Bisikletliler olarak adlandırabileceğimiz ikinci bir küme. Onlar, bisikleti gündelik hayatının bir parçası haline getirenler. İşe, okula, markete, pazara pedal çeviren; aracını her fırsatta bir ağaca ya da direğe kilitleyenler onlar. Hafta sonu keyif için tura çıkan, bisikleti hayatına zaman zaman dahil edenler de bu grupta. Sayıları binleri aşan bu kitle, bisikletin ulaşım aracı olarak benimsendiğinin en somut kanıtı. Keşke bir araştırma yapılsa ve tam sayılarını bilsek.

Görünmeyen Dev: Potansiyel Bisikletliler

Üçüncü ve en büyük kitle ise henüz sahne arkasında duranlar: Potansiyel Bisikletliler. Onlar on binlerle ifade ediliyor, ama görünmüyorlar. Bisiklet kullanmaya hevesli, ancak korkuyorlar. Ve son derece haklılar; zira trafiğin yarattığı tehditler maalesef ölümcül olabiliyor. İşte tam da bu noktada, belediyenin görmesi ve harekete geçmesi gereken asıl kitle bunlar.

Bizden Bir Şey Olmaz!

Biz, zaten bisikleti hayatının merkezine koymuş olanlar, bisiklet yolları için çabalamak zorunda değiliz. Ne yollara ihtiyacımız var bizim, ne de bu uğurda mücadele etmeye niyetimiz. Ancak mesele sadece biz değiliz. Mesele, üç-beş yüz Bisikletçi veya üç-beş bin Bisikletli de değil. Mesele, on binlerce Potansiyel Bisikletli için güvenli bir alan yaratmak. Henüz bisiklete binmeyi aklından bile geçirmeyen yüzbinlerce Potansiyel Bisikletli için...

Son Söz

Bisiklet yollarını, sadece bisikletçiler, bisikletliler için değil, bu görünmeyen yüzbinler için yapmalıyız. Onlar hazır. Sıra, şehrin onlara bu imkanı sunmasında.