Hayatta her şey yoluna girmeye başladığı zaman bazen işler eskisinden daha da kötüye gidebiliyor. Böylesi durumlarda tepetaklak oluyor insan.
Yaşam dünyanızda zihniniz ve duygularınız arasında dengeyi tutturacak formülü bulduğunuz bir zamanda, karşılaştığınız bir sorun bu dengeyi altüst edebiliyor. Üstelik bu sorun, geçmişte söz konusu dengeyi sağlayamadığınız için ilgili zaman diliminde yaşadıklarınızdan kaynaklanıyorsa, işin içinden çıkılamaz bir duruma giriliyor.
Hayatta aldığımız kararlarda ve tüm insan eylemlerinde belirleyici olan beyin fonksiyonları, tamamıyla duygular ve zihin arasında kurduğunuz dengeye bağlı. Bu dengeyi kurabilen insanlar, tüm ilişkilerinde ve en önemlisi kendi yaşamlarında başarıyı yakalayabiliyor.
Aksi durumdaysa çok ağır bedeller ödemek zorunda kalıyoruz. Bu bedeller, kişisel yaşamımızla ilgili olduğu kadar siyasal, ekonomik ve sosyal tüm ilişkilerinizi etkiliyor.
Böylesi durumlarda insanının umutsuzluk ve çaresizlik hissini yaşaması oldukça doğal. Tam her şey güzel olacak derken, geçmişte duygusal zekanızı ve bilişsel yeteneklerinizi doğru bir biçimde kullanamadığınız için olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Bunun karşılığında da bedel ödemeniz oldukça doğal.
Burada dikkat edilmesi gerekense ödediğimiz bedelin ağırlığına ve kusurlarımıza takılı kalmadan yeniden ayakta kalma çabası göstermek. Yaşadıklarımızdan öğrendiklerimiz, bizleri bir daha geçmişteki hataları tekrarlamamayı sağlamalı. Bunun için de insanın bir birey olarak önce kendisini tanıması gerekiyor.
Kendisini tanıyan ve bir noktada tanımlayabilen insan, herhangi bir kolektivite içerisinde sağlıklı kararlar alabilir. Bu noktada eksiği bulunanlar ise verdikleri yanlış kararlarla içinde bulundukları ve temsil ettikleri kitleyi felakete sürükleyebilir.
“İyi” Bir Tarihçi
Tarihte şahsi menfaatleri ve kişisel hırsları nedeniyle toplumları felakete sürükleyen liderler buna verilecek en net örnektir. İyi bir tarihçi, tüm yapısal koşullarla beraber söz konusu kişilerin karar almasında etkili olan bireysel faktörleri göz ardı etmemelidir.
Edward H. Carr’ın ifadesiyle tarihçi, çağının insanıdır. Tarihsel olguları, kendi perspektifinden ve bulunduğu çağın koşullarından görecektir. Ancak iyi bir tarih araştırmacısı, tüm olay ve olguları söz konusu dönemin koşullarıyla ve ilişkileriyle birlikte değerlendirebilendir.
Dahası, iyi bir tarihçi beynindeki duygusal fonksiyonlarla zihinsel fonksiyonlar arasında dengeyi kurabilendir. Dolayısıyla tarihçi, olayları ve olguları içinde bulunduğu toplumun değer yargılarından arındırarak değerlendirmelidir.
Son olarak, 10 Ekim Ankara Gar katliamında yaşamını yitiren herkesi saygıyla anıyorum. Sorumluların hesap vereceği günlerin gelmesi umuduyla...