Anayasa’nın 56. Maddesi şunu emreder: “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir.”
★
Anayasa’nın emrine ve verdiği ödeve uyduğumuz söylenebilir mi?
Çevreye ve insan sağlığına karşı bugüne kadar göstermiş olduğumuz hastalıklı bakış, Anayasa’yı pek de önemsemediğimizi ortaya koyuyor.
O kadar çok örnek var ki bu konuda…
Kaz Dağları bunlardan sadece bir tanesi.
İliç’i unutmak mümkün mü?
Yanı başımızda, Eskişehir’de kurulan siyanürlü dev atık havuzlarını da aklımızdan çıkarmayalım.
★
Bir tehdit ile daha uzun süredir cebelleşiyoruz.
Tepebaşı ile Mihalgazi ilçelerine altın ve gümüş madeni açmak istiyorlar.
Önceki deneyimlerimizden biliyoruz ki bunu vahşi yöntemlerle yapacaklar; açıldıktan sonra madenin denetimi ise “ağam paşam” mantığıyla ilerleyecek.
Hep söylerim. Madenler bir ülkenin zenginliği ve geleceğidir. Ve bu zenginlikler halkındır! Fakat zararı faydasından çoksa, yabancılara peşkeş çekilecekse, denetim zafiyeti yaşanacaksa ve modern yöntemlerle inşa edilip işletilmeyecekse, o madenin yerin altında kalması çok daha hayırlıdır.
★
Tepebaşı ile Mihalgazi ilçelerinde açılmak istenen madenler ile ilgili uzmanların görüşlerini incelediğimizde, söz konusu madenlerin faydasından çok zararının olacağını net ifadelerle söyleyebiliriz.
Bu konudaki son açıklama Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder’den geldi. Güder, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından, bahse konu maden projelerine ilişkin ÇED raporuna yapılan itiraz ve sunulan önerilerin, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na iletildiğini duyurdu. Bununla beraber Güder, itirazların göz önünde bulundurularak sürecin derhal durdurulmasını istedi.
Bunu isterken de gerekçesini şöyle sundu:
SAKARYA HAVZASINA VURGU YAPTI
“Proje hayata geçtiği takdirde doğal varlıklarımız ve yaşam alanlarımız üzerinde geri dönüşü imkânsız olumsuz etkilerin meydana geleceği görülmektedir. İklim krizi, su kriz, gıda krizi başta olmak üzere birçok krizi bir arada yaşadığımız bir dönemde doğal varlıklarımızı korumak öncelikli görevimizdir. Bu proje sadece Eskişehir’i değil, Sakarya Havzası’nda yer alan tüm illeri ve ülkemizi ilgilendirmektedir.”
★
Başkan Güder’in ifadelerini okudunuz. Anlaşılacağı üzere Tepebaşı ve Mihalgazi ilçelerine kurulmak istenen madenlerin çevre ve halk sağlığına tahribatı yüksek etkiler bırakacağını savunuyor ve ilgili bakanlığın projeyi vakit geçirmeden durdurmasını talep ediyor.
Talep haklı.
İtiraz dilekçeleri ve bilimsel gerekçeler ortada.
O halde bakanlığın yapması gereken belli.
Süreci hızla sonlandırmak.
Yok, “itirazları değerlendirdik, ÇED raporu itirazlar dikkate alınarak güncellenecek” kararı çıkarsa, bu karar Eskişehir’in ve dahi Sakarya Havzası etkileneceği için Türkiye’nin hayrına olmaz.
★
Diyelim ki bakanlık süreci durdurmadı ki büyük bir olasılıkla karar bu yönde çıkacak…
O halde ne yapmalıyız?
Hukuk kanallarını sonuna kadar kullanmalı, Anayasa’dan gelen haklarımız çerçevesinde kamuoyu baskısını artırmalıyız.