Bilindiği gibi 'iktidar olma' bir siyasal partinin temel hedefidir.
Günümüzün demokratik dünyasında siyasal partiler için iktidar olmanın tek yolunun 'seçim' olduğu ise tartışmasız bir gerçekliktir.
Yani siyasal partilerin izlemeleri gereken tek yol; halkla bağlarını güçlendirmek ve dolayısıyla halkın çoğunun oylarını alarak iktidara gelebilmektir…
Sözün özü, siyasetin temelidir 'halkla bütünleşmek…'
KURAMSAL GERÇEKLERLE ÇELİŞEN TÜRKİYE TABLOSU
Toplumbilim kuramının gerçeklerine göre, sol düşüncenin temelini 'emek' oluşturur. Bu bağlamda sol partilerin öncelikli hedefi de toplumdaki emekçi/dar gelirli kitlelere ulaşmak ve onların oy desteğini sağlamaktır.
Oysa ülkemizdeki emekçi, dar gelirli ve yoksul kitlelerin büyük çoğunluğu sol/ sosyal demokrat partilere değil de sağ partilere oy veriyorlar. Yani ortada çelişkili bir durum var. Günümüzde AKP, MHP ve hatta bir anlamda BDP'ye verilen oylar bu çelişkinin açık örneğidir…
Bu çelişkili durumun nedenleri olarak ülkemizdeki sol partilerin:
* Halkımızın geleneksel değerlerine ve sivilleşmeye gereken önemi vermedikleri,
* Askersel/ bürokratik devlet yönetimine kararlılıkla karşı çıkmadıkları,
* Ülkemizdeki etnik ve dinsel kökene dayalı kesimlerle sıcak ilişkiler kuramadıkları…
* Toplumsal psikolojik etkenlerle 'yenilmişlik' duygusuna kapılmamak için kararsız seçmenlerin güçlü görünen sağ partilere oy vermeleri… gibi ileri sürülebilecek görüşler ne yazık ki bu çelişkiyi ortadan kaldırmıyor…
Ve bu yüzden ülkemizdeki solcular çoğu seçim sonrasında Şair Orhan Veli KANIK'ın o şiirini bir kez daha anımsıyorlar:
'Sarhoş oldum da/ Seni hatırladım yine,/ Sol elim/ Acemi elim,/ Zavallı elim!...'
HALKA AÇILMAK MI, SAĞA AÇILMAK MI?...
Çok uzun süreden beri 'halka açılma' konusunda CHP'ye yöneltilen iki eleştiri var.
Birincisi daha çok CHP dışındaki soldan kaynaklanıyor ve şöyle diyor: 'CHP sağcılaşarak halka açılıyor…'
İkinci eleştiri ise şöyle özetlenebilir:'CHP, halkın geleneksel değerlerine ters düşmeyecek bir söylem ve örgütlenme çizgisi geliştirmeli…'
Bence bu eleştiriler değerlendirilirken, 'bir sosyal demokrat parti olan CHP'nin çok sesli özelliği' unutulmamalıdır. Ve bu tür eleştiriler CHP'nin halka açılma konusunda değişik projeler üretmesine engel olmamalıdır…
CHP'DE 'SARIGÜL- YAVAŞ- SAVAŞ' KARARI
CHP'nin belediye başkanlığı için İstanbul'da Mustafa SARIGÜL, Ankara'da Mansur YAVAŞ, Hatay'da Lütfü SAVAŞ isimlerini aday göstermesi üzerine konuyla ilgili yoğun tartışmalar yapılıyor.
Bence bu kararla ilgili tartışmaların çoğu sübjektif (öznel) yaklaşımlardan kaynaklanıyor. Üstelik ülkemizde siyasal zeminin çok kaygan olduğu ve bu alanda bu tür 'gel- git olaylarının' çok yaşandığı da görmezden geliniyor.
Unutmayalım ki'siyaset bir anlamda risk alma sanatıdır…' Ve CHP'nin bu üç ilde daha iyi sonuç alabilecek başka bir seçeneği de yoktur.
Ayrıca CHP Genel Merkezi aldığı bu tür radikal kararlarla 'halkın sempati duyduğu adaylarla oyları CHP'ye çekmeyi ve AKP'nin sandık meşruiyetini sarsmayı hedefliyor…'
Böyle bir kararı 'CHP sağa açılıyor(!)…' diye insafsızca eleştirmek ise başka hedefleri akla getiriyor…
CHP'Yİ ELEŞTİRMENİN ÇEKİCİLİĞİ….
CHP'nin çeşitli politikaları ve bu arada 'halka açılma girişimleri' özellikle CHP dışındaki sol çevreler tarafından ağır eleştirilere/suçlamalara hedef oluyor.
Oysa halka açılma sorunu salt CHP'nin değil, aynı zamanda sosyalist solun da temel bir sorunudur. Örneğin Türkiye tarihindeki seçimlerde sosyalist sol partiler( TİP'in 1965'teki tarihsel başarısı dışında) bindelik oy oranlarını bir türlü aşamıyorlar. Yani sosyalist sol da kuramsal düşüncelerini bir türlü halk kitleleriyle paylaşamıyor, halka açılamıyor…
Durum böyleyken ülkemizdeki radikal sol çevrelerin (özellikle seçim dönemlerinde) 'CHP'yi eleştirmenin dayanılmaz hafifliğine kapılmaları…' bence onları halktan daha da uzaklaştırıyor…
Diğer yandan, kendileri solcu olmayan hatta tescilli sol düşmanı olan birilerinin suçlamalarına karşı ise tüm CHP'liler partilerine sahip çıkmalı ve '… o yar benim kime ne?...' diyebilmeliler.
ESKİŞEHİR GÜZELLİĞİ
Eskişehir'in son 15 yılında 'sosyal demokrat belediyecilik konusunda Türkiye'ye ve dünyaya örnek olan başarılar' yaşandı.
Eskişehir'deki bu olgu, 'eğer doğru yapılırsa sol düşüncenin halkla nasıl bütünleşebileceğinin de somut örneğidir…' Yani 'Yürek solda atar' diyenlerin ortak başarısıdır bu…
Biliyoruz ki Eskişehir'in geleceğinde, 'birikimli, halkın güven duyduğu ve uyumlu çalışacak yerel yöneticilerle' bu güzellikler daha da büyüyecektir.
Eskişehir güzelliğinin Türkiye'yi sarması dileklerimle…
Sevgiyle dostlukla.