Eskişehir 1999 depreminden önce 3. Derece deprem bölgesindeidi.Marmara ve Düzce depremlerinden sonra 2'inci dereceye alındı.
Şehrin altının suyla kaplı, alüvyonlu zemin üzerinde çok sayıda bina olması, olası 6 ve üzerinde şiddetli depremde ciddi sıkıntı yaşanabilir.
Anadolu Üniversitesi Uydu ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü'nün eski müdürü ve Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Can Ayday, uzun süredir üzerinde yaptığı çalışmayı tamamladığını geçtiğimiz aylarda açıklamıştı.
Olası büyük bir depremde Eskişehir merkezinde ve dış ilçelerin hangilerinin daha fazla sorun yaşayacaklarını belirlemiş.
Ayday, Kent merkezinin içinden kendi adı ile anılan Eskişehir Fay Zonu geçtiğini, il sınırı içinde deprem tehlikesi açısından Tepebaşı, Alpu, Mahmudiye, Mihalgazi ve İnönü ilçelerinin ilk 5 sıra içine girdiğine dikkat çekmiş.
Beylikova ve Mihalıççık
az tehlikeli ilçeler
Eskişehir il sınırı içinde deprem tehlikesi açısından Tepebaşı, Alpu, Mahmudiye, Mihalgazi ve İnönü ilçeleri ilk 5 sıra içine girmekte. Deprem tehlike haritası yorumlandığında Eskişehir il sınırları içinde tehlikeli yerlerin kuzeybatı tarafı olduğu görülüyor.
Bu ilçelerde deprem oluşturabilecek aktif fayların yanı sıra, 1901 yılından günümüze kadar olan depremlerin dış merkez noktaları da bu ilçeler sınırları içinde yer alması. Deprem sırasında açığa çıkan enerji bu ilçeler içinde geniş alanlar kaplayan alüvyon adı verilen birim üzerinde bulunan yapıları daha fazla etkilemekte ve yıkımlara neden olmakta.
Beylikova ve Mihalıççık ilçeleri ise az tehlikeli ilçeler olarak belirlendi.
Odunpazarı, Seyitgazi
ve Çifteler ORTA RİSKLİ
Odunpazarı, Seyitgazi ve Çifteler ilçeleri ise, orta tehlikeli ilçeler sınıfında görülüyor.
Prof. Dr. Can Ayday'a göre, Tepebaşı ve Odunpazarı arasındaki fark Odunpazarı ilçesinin genellikle Tepebaşı ilçesine göre kayalık zemin üzerinde olmasından kaynaklanmakta.
Can Hoca, buna karşın Tepebaşı ilçesinin büyük kısmı alüvyon zemin üzerinde yer aldığını, yapılan bu deprem tehlike haritasının öncelikle uygulamacılara ön bilgi vermek amaçlı olduğunu hatırlatıyor.
BU HARİTAYA GÖRE ÖNLEMLER ALINMALI
Bugüne kadar Eskişehir'in 'Deprem Haritasının' olmadığından yakındık.
Nerede ne gibi önlemler alınması konusunda bir veri yoktu.
Prof. Dr. Can Ayday'ın hazırlamış olduğu, 'Eskişehir ve ilçelerinin deprem tehlike haritası' Eskişehir'de alınması gereken önlemler konusunda yol gösterici olacak.
Bundan sonrası elbette ki Eskişehir'i yönetenlerin yapacakları çalışmalara kaldı.
KENTSEL DÖNÜŞÜME BİRANEVVEL BAŞLANMALI
Özellikle ilk yerleşim yeri Odunpazarı İlçesi olduğu için çok eski binalar mevcut. Bu binaların kimisi 'ha yıkıldım ha yıkılacağım' diyor.
Kimisi ise 'Kentsel Dönüşümü' bekliyor.
Bu binalarda oturanların çoğunluğu dar gelirli insanlar.
Bu nedenle bırakın evini yenilemeyi, tadilat bile yaptıracak güçleri yok. Devlet 'kentsel dönüşüm' için kredi veriyor. Veriyor vermesine de bugünkü ekonomik şartlarda insanlar alacakları krediyi nasıl ödeyecek?
Saadet Partisi İl Başkanı aynı zamanda İnşaat Mühendisi olan Fesih Bingöl, ada bazında kentsel dönüşüm yapılarak, kat artırımlarına da izin verilmesi halinde müteahhitlerin vatandaşların cebinden para çıkmadan binaların yenilebilecekleriönerisi yaptı.
Bu yöntem üzerinde çalışma yapıla bilinirse, kentsel dönüşüme hiç kimse karşı çıkmaz.
Konunun uzmanlarından edindiğim bilgilere göre 5 yıl içerisinde Eskişehir'de riskli binaların yüzde 90'ı yenilenmiş olur.
* * *
KAYIT PARASI TARİHE GEÇİYOR!
Her yıl okullar eğitim-öğretim yılına başlarken okul idaresi veya Aile Birliği tarafından istenen yüksek miktardaki bağış bir diğer adıyla 'kayıt' parası gündeme gelir. Bazı okullar makul bir bağış talep ederken bazı okullarda ise istenen rakamlar dikkat çekerdi.
2022-2023 eğitim-öğretim yılının başında İl Milli Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, 'Okullar bağış veya kayıt parası istemeyecek. Kayıt parası adı altında bağış toplayan okul idarecileri hakkında soruşturma açılacak. Bakanlık her okula öğrenci sayısına göre ödenek gönderecek' denmişti.
Ancak buna rağmen bazı okullarda bağış veya kayıt parası istendiği şikayetleri geldi. İl Milli Eğitim Müdürlüğü de şikayet gelen okullara müfettiş gönderilerek inceleme yapılacağı açıklaması yaptı.
İnceleme yapıldı mı? Eğer bağış adı altında velilerden 'kayıt parası' alan okullar var mı? Var ise bu okul idarecileri hakkında bir işlem yapıldı mı? Bu konuda bir açıklama yapılmadı.
* * *
Ben de kızım Melisa'nın ilkokula gittiği yıllarda üç yıl Aile Birliği başkanlığı yaptım. Okulun ihtiyaçlarının bazılarını çevremi kullanarak karşıladım. Ancak her zamanda aynı kapıya gidilemeyeceği için velilerden küçük miktarlarda bağış topladım.
Toplanan para miktarını ve nerelere harcandığını sömestre tatili öncesi ve yaz tatiline girmeden önce liste yaparak okulun giriş kapısına asardım. Veliler de toplanan bağış paralarının nerelerde kullandığını bilirdi.
Bu şeffaf uygulamayı gören bazı veliler ise talep edilen miktarın üzerinde bağış yaparlardı.
Bu uygulamayı yapan bir okul görmedim, duymadım.
'HER OKULUN BÜTÇESİ VAR'
İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak önümüzdeki yıldan itibaren okullarda kayıt parası veya bağış adı altında velilerden kesinlikle para istenmeyeceğini söylemiş.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın her okula ihtiyacı kadar bütçe çıkardığını belirten Töre'nin açıklaması şöyle:
'Her okulun öğrenci sayısı ve fiziki yapısına göre bütçesi var. Yani, velinin parasal desteğine ihtiyaç yok. Önümüzdeki yıldan itibaren kayıt parası diye bir olay olmayacak. Kayıt parası artık tarihe karıştı'.
* * *
Milli Eğitim Bakanlığının her okula öğrenci sayısı ve fiziki yapısına göre bütçe yapmış. Artık okul idarecileri veya aile birlikleri kayıt dönemlerinde veya eğitim-öğretim yılı içerisinde velilerden artık para istemeyecekler.
Bu sayede hem okul idarecileri hem de Aile Birlikleri velilerle karşı karşıya gelmekten kurtulmuş olacaklar.
Ancak İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre'yeacizane bir öneride bulunmak isterim. Basın açıklamalarınızı veliler duymamış olabilirler. Her okulun giriş kapısına ve sınıflara 'kayıt parası veya bağış adı altında artık velilerden kesinlikle para alınmayacak' diye sizin imzanız bulunan yazılar astırırsanız hem veliler hem de öğrenciler bilgilenmiş olur.
Ola ki kayıt döneminde ve yıl içerisinde bağış talep edilmesi halinde 'Milli Eğitim Müdürünün kesin talimatı var. Kayıt parası ve bağış toplanmanız yasak' diye okul idarecilerini veya aile birliklerini uyarabilirler.
* * *
kıssadan hisse:
SEVGİ
Rahip mezarlıktaki işini bitirmek üzereydi. O anda elli yıllık karısını kaybeden 78 yaşındaki adam:
'Onu ne kadar çok sevdim' diyerek çığlık çığlığa ağlamaya başlamıştı. Yaşlı adamın yaşlı sesi törenin asil sessizliğini bozmuştu. Mezar başındaki diğer aile bireyleri ve dostlar şok olmuşlardı, utanç içindeydiler. Yetişkin çocukları alı al moru mor babalarını yatıştırmaya çalıştılar:
'Tamam, baba. Seni anlıyoruz'.
Yaşlı adam gözlerini dikmiş kazılan mezara yavaş yavaş inen tabuta bakıyordu…
Rahip törene devam etti. Törenin sonunda, aile bireylerini ölüm töreninin kapanışı olarak tabutun üstüne toprak atmaya çağırdı. Yaşlı adam hariç hepsi sırayla toprak attılar.
Yaşlı adam hala:
'Onu ne kadar çok sevdim' diye sesli sesli konuşuyordu. Kızı ve iki oğlu konuşmasını engellemek istediler, ama o devam etti:
'Onu sevmiştim!'
Kalabalık mezarlığı terk etmeye hazırlanırken, yaşlı adam gitmemekte direniyordu. Gözlerini mezara dikmiş bakıyordu.
Rahip yaklaştı : 'Kendinizi nasıl hissettiğinizi biliyorum, ama gitme zamanı geldi. Buradan ayrılmalı ve kendimizi hayatın akışına bırakmalıyız' dedi.
Yaşlı adam çaresizlik içinde bir kez daha; 'Onu ne kadar çok sevdim' diyerek söylendi.
'Beni anlamıyorsunuz' dedi rahibe: 'Ama ben bunu ona sadece bir kere söyleyebildim.'
- - - - -
Zil çalmadığı sürece zil değildir.
Şarkı söylenmediği sürece şarkı değildir.
Sevgi gönlümüzde tutsak olsun diye yaratılmamıştır.
Sevgi insanlara verdiğiniz sürece sevgidir.
(alıntı)
* * *
FIKRA:
Çift Katlı Otobüs
Temel ile Dursun iki katlı otobüsle Trabzon'a gidiyormuş. Sigara içmeyen Temel üst kattan, içen Dursun da alt kattan bilet almış. Yolda canı sıkılan Temel cep telefonuyla alt kattaki Dursun'u aramış.
-'Ula Dursun aşağıda havalar nasıl?'.
Dursun:
-'Bizim şoför şekerleme yapayi, otobüs de sağa sola yalpalayipdurayi.'
Temel de yukarıyı özetlemiş:
-'O da bişey mi hemşo, burada şoför bile yok. Otobüs çendiçendinecideyi.'
* * *