Yeni bir kent ve gelecek sizce nasıl olabilir? İşte bir Suudi Arabistan örneği…Bir Suudi vizyon…Bir yaşam alanı…Meta biçiminin ve teknolojinin üst seviyede kullanıldığı bir sanatsal cephe. Delilik dediğimiz soyut kavram bu projenin yanında anlamsızlaşır. Einstein, Newton, NicolaTesla gibi bilimsel düşünürlerin başarıları bu distopik projenin yanında kaybolur, araştırmaları erir, unutma hakkını kendinde bulur. Yeni bir kent tarifinde geniş bir skaladan bahsedelim isterseniz... Bizler sokakları çöplerle dolu (Büyükşehir) bir kent içinde paranoyak bir ruh halinde dolaşırken, adamlar yapmış; Arabistanyani…İşte bir Arabistan versiyonu; THE LİNE… Dijital bir çağın ilk başlangıç noktası. Metropol değil, Megapol hiç değil. Salt zihinsel süreçlerle okuyamadığımız, hayalini bile kuramadığımız sürrealist bir oluşum, bir yaşam. Soyutlama ve kapalılık yaklaşımları etkisiyle birbirine paralel konumlu 500 metre yükseklikte iki duvar düşleyin. Aralarında sadece 200 metrelik bir alan var. İki aynalı cephe yürüyüş yollarıyla birbirine bağlanacak. İç mekan dikey olarak inşa edilecek.Yeşil bir yaşam, alışveriş merkezleri, eğitim alanları… Araba yok, trafik yok. Tek bir araç var; 170 km mesafe içinde 500 km hızla yol alan bir ulaşım aracı. Yüz tanıma sistemi, özerk hukuk sistemi ile güvenliği yapay zekalar sağlayacak. Bir ütopya dürtüsü ile daha güvenli yaşam alanı seçilmiş olabilir. Ancak başka bir hukuk çerçevesi içinde toplumların kendilerini bloke etmesi ne kadar da anlamsızlaşıyor. Diğer yandan ise THE LİNE yürüyüş alanları ve parklarıyla, tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarıyla sıfır karbon emisyon vadediyor. Küresel karbon salınımı Paris İklim Anlaşması seviyelerine çekilmezse 2050 yıllarında yaşamımız tehdit altına girecek.Arabistan bu projeyi neden üstleniyor? Bu dev duvarlar neden yapılıyor? Elbette ki toplumların karşılaşacağı en büyük düşman; iklim… Bu düşmanın bir de KARBON AYAK İZİ var. Yani doğaya verdiğimiz zarar CO2 emisyonu üzerinden ölçeklendiriliyor. Gerçekleştireceğimiz eylemler sonucunda çevreyi ne kadar kirlettiğimizi bize hatırlatıyor. Ne kadar çok özel aracımızı kullandık, plastik kullandık; sokağa attık? Ne kadar çok uçak yolculuğu yaptık? Ne kadar çok doğal gaz kullandık? Hepsi karbon ayak izinde kayıtlı.İklimlerin değişmesiyle, dünyanın uç iklim bölgeleri olarak bilinen muson, çöl bölgeleri, kuzey ve güney bölgelerinde yıllar sonra insanların yaşayamayacağı biliniyor. Güney Afrika'nın birçok kentinde, Pakistan ve Hindistan'ın içme suyu rezervlerinin bitme noktasına geldiği, Arap coğrafyasındaki mega kentlerin aşırı sıcaklıktan dolayı önümüzdeki 20 yıl içinde yaşanmaz hale geleceği ile ilgili duyumlar her gün geliyor. İşte tüm bu bilgilerle hezimete uğramış yapbozun parçalarını birleştirelim; THE LINE bozulmuş iklime karşı korunaklı bir atmosfer yaratarak duvarların içinde yaşayacak. Sloganı ise; 'Kendi kendine yetmesi, insanlar için ekoloji dostu olması' Aslında bu tarz kentlerle, sıfır karbon emisyonu, tamamen yenilenebilir enerji sistemi ile kentler daha sağlıklı ortama dönüştürülebilir. Suudilerin en güçlü teorisi ise 'New WondersForThe World'yani; Dünya İçin Yeni Harikalar yapmak istiyorlar.Peki özgür bırakılmış gerçeklik böyle mi olmalı? Umulan geleceğin izdüşümü 2 milyon nüfuslu toplumu aynalı duvarlara sıkıştırıp tarihe geçmek midir THE LİNE?