2017 yılının Kasım ayının başında Sinan Özeçoğlu ve yönetim kurulu üyeleri Eskişehirspor Kulübü yönetiminden istifa ederek 22 Kasım tarihinde olağanüstü genel kurul yapılması için karar aldılar.

Özeçoğlu, yönetim kurulu olarak istifa kararı aldıklarını açıkladığı basın toplantısında şunları söylemişti:

'Bir yandan takım kurmaya çalışırken, bir yandan da kulübün kronikleşmiş sorunlarıyla uğraştık. 3 puan silme cezasıyla karşı karşıya kaldık, ardından Sergen Yalçın görevi bıraktı. Ardından Yücel İldiz ile anlaştık. Bütün sorunlar için siyasi liderlerle görüşme yapıldı, görevde olduğumuz süre boyunca kasaya giren miktar 1 milyon TL. Ben ve arkadaşlarımın katkısı 17 milyon TL'dir. Gittiğimiz her kapıdan elimiz boş döndük. Kredimiz o kadar düşmüş ki, deplasmanda otele girmeden parası isteniyor.'

* * *

Söyledikleri harfi harfine doğru idi, ancak bu kadar çabuk pes edip gitmemeliydi.

'Eskişehirspor'u ayağa kaldıracak bir yönetim kurulu göreve geldi' diyerek şehir kulübe destek olmaya hazırdı.

Ancak başkan ve yönetimden biraz daha sabırlı olmaları beklentisindeydi.

2-3 ay daha dişlerini sıkmış olsalardı o yönetim belki bugün 250 Milyon civarında olan borcu SSK ve Vergi alacaklarının dışında sıfırlayabilirdi.

Veya an azından döndürülebilecek bir borç kalmış olabilirdi.

* * *

Son bir aydır Eskişehirspor'un eski başkanlarından Sinan Özeçoğlu'nun tekrar siyah-kırmızılı kulübe başkan olması için Eskişehir'de çok ciddi bir kamuoyu oluştu.

Taraftarların büyük çoğunluğu Özeçoğlu'na Eskişehirspor Kulübü Başkanı olması için baskı yaptılar.

Bunun üzerine Sinan Özeçoğlu, taraftarların 'sizi tekrar başkan görmek istiyoruz' talebi üzerine, Eskişehirspor Kulübü Başkanı Mustafa Akgören ile bir araya gelerek, kimlere ne ödendiğini, kimlerin ne kadar alacakları olduğunun listesini istedi.

Listede alacağı olan yerli ve yabancı futbolcuları, teknik adamları avukatları vasıtasıyla tek tek tarattı.

'Eskişehirspor Kulübünün size şu kadar borcu var. Kulüp çok zorlu günlerden geçiyor. Gider çok gelir yok. Kulüp başkanlığına aday olmak isteyen Sinan Bey size alacağınız karşılığında şu rakamı öneriyor. Eğer kulüp kapanırsa bu parayı da almanız zora girer' teklifinde bulundular.

Bazıları kabul etti.

Bazıları ise kulüpten aldıkları çekleri satarak paralarını aldıklarını, çekleri elinde olanlarla anlaşma zemini aranmasını belirtmişler.

Kimisi ise alacağının tamamının ödenmesi halinde muvafakatname verebileceklerini ifade etmişler.

Kendilerine ulaşılanlardan kimisi ise 'ben avukatıma vekaleti verdim. Avukatım ilgileniyor. Kendisiyle muhatap olun' diyerek tabiri caizse topu taca atmış.

Sinan Özeçoğlu, Avukatlarının alacaklılarla yapmış olduğu görüşmelerin sonunda hepsinden uzlaşma zemini bulamadıkları öğrenince aday olmaktan vazgeçti.

* * *

Alacaklı futbolcular, teknik adamlar, kuruluşlar herhalde kulübe Koç veya Sabancı Holdinglerin gücüne sahip bir ismin Eskişehirspor Kulübüne başkan olacağını düşünmüş olmalılar ki (!) alacaklarının tamamını istemişler.

Bunun yanı sıra Mustafa Akgören ile yönetimdeki isimler yaklaşık 10 aydan beri iyi kötü kulübü ayakta tutmaya çalışıyorlar.

En azından kulüpte sular akıyor, doğalgaz yanıyor, kulüpte yatıp kalkanlar ve personel için üç öğün yemek çıkıyor.

Personelin maaşları ödeniyor.

Ancak delik büyük, yama tutmuyor artık.

Bir taraf kapanırken, başka bir taraftan açılıyor.

* * *

Şehirden de artık geçmişteki gibi ciddi destekler gelmiyor.

Yaşanan pandemi sürecinde fabrikalar, küçük işletmeler zar zor ayakta durmaya çalışıyor.

Taraftarlar ağırlaşan hayat şartları nedeniyle evde çorbasını ancak kaynatabiliyor.

Odalar ve sivil toplum kuruşları bu yıla kadar az çok üzerlerine düşeni yapmaya çalıştılar.

Forma aldılar, seyircisiz oynanan maçlara bilet alarak, birkaç deplasman masraflarının karşılanabilmesi için aralarında para topladılar.

Artık onlar da 'bizden başka kimse yok mu, etimiz ne budumuz ne?' demeye başladılar.

İktidar partisinden de destek yok.

Sinan Özeçoğlu'nun Kulüp Başkanı olduğu dönemde Türkiye Cumhuriyeti'nin son Başbakanı Binali Yıldırım, siyah-kırmızılı kulübü ziyaret ederek 'inşallah ne şekilde destek olabiliriz bir araştıralım' demişti.

Yaptıkları araştırma sonunda herhalde Eskişehirspor'a destek verecek kurum ve kuruluş bulamamış olmalılar ki (!) destek gelmedi.

* * *

Sonuç olarak Sinan Bey, bir kez kulüp başkanı olarak elini taşın altına koymak istedi.

Ama buna alacaklı olan futbolcular, teknik adamlar izin vermedi.

Böylelikle Eskişehirspor'u belki de düştüğü yerden kaldıracak isme ve yönetimin önüne aşılması mümkün olmayacak engeller çıkardılar.

* * *

Marketler çoğaldı, bakkal ve manavlar kapandı

Son yıllarda sayıları o kadar hızla arttı ki, bazı semtlerde, mahallerde nerede ise 5-6'yı bulan süper marketler açıldı.

Tıpkı AVM'lerin açılmasıyla yavaş yavaş yok olan mahalle bakkalları gibi, büyük marketlerin de sayılarının artmasıyla uzun yıllar alışveriş yaptığımız bakkal ve manavlar tek tek kepenk kapatmaya başladı.

İç Anadolu Bölgesi'nin özellikle sebze ve yeşillik ambarı Eskişehir.

Yıllarca halk tarafından 'Sakarı' denilen Sarıcakaya ve Sakarıılıca, Mihalgazi'de üretilen sebzeler ile yeşillikler satıldı Eskişehir pazarlarında.

Ankara ve İstanbullu kabzımallar bu bölgeleri keşfederek ürünleri daha tarlalardan çıkmadan bağlıyorlar.

Kimileri ürünü dahi görmeden parasını peşin verdikleri için Sarıcakaya, Sakarıılıca ve Mihalgazi'nin ürünleri Eskişehir'e gelmemeye başladı.

Eskişehirlilerin ihtiyacını karşılamak adına Yeşil Sakarya Üreticiler Birliği ile Eskişehir Sebze Meyve Üreticileri Birliği yöneticileri Esentepe ve Sakintepe'nin kırsalındaki tarlalarda ve seralarda yetiştirilen günlük sebzeler ile yeşillikleri semt pazarlarında satıyorlar, marketlerde satılmıyordu.

* * *

Bu sorunun çözümü için Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan, Eskişehir'de sebze-yeşillik satan marketleri ziyaret ederek yöneticilerine, bu tür ihtiyaçlarını Eskişehir'den karşılamaları teklifinde bulunmuş.

'İstanbul'dan 3-4 günlük ürün getireceğinize biz size günlük taze ürün verelim. Nakliyeyi de marketlerinize kadar biz yapalım. Nakliye parası da vermeyeceğiniz için daha ucuza ürün satarsanız' demiş.

Bu ziyaretler sonunda bazı marketlerin yöneticileri ikna olmuş ve anlaşma yapılmış.

Burnunun dibinde tazesi yetişirken, Eskişehir halkının da marketlerdeki solmuş sebze ve meyveleri alacaklarını sanmıyorum.

Marketler eninde sonunda Eskişehir ürünlerini satmak zorunda kalacaklar.

* * *

Tramvay SSK ve Otogara da gitmeli

Önceki gün Yenikent Mahallesinde Piri Reis Durağında tramvaya bindim. Gültepe durağında ise yanıma bir bayan oturdu.

'Sizi tanıyorum, gazetecisiniz. Yıllardır tramvayı bekledik. Ancak güzergah çok ters, aktarma için Osmangazi Üniversitesi durağında beklemek zorunda kalıyoruz. Hiç olmazsa yarım saatte veya saat başında Çankaya'dan kalkan tramvay SSK veya Otogara direkt gitmeli. Ben de SSK veya Otogar istikametine gideceksem işim de çok acil değilse o tramvayı beklerim. Emek-71 Evler Mahallerinde yaşayanlar nasıl direkt çarşıya tek tramvayla gelebiliyorsa bizler de tek tramvay ile çarşıya veya otogara da gidebilmeliyiz' diye dert yandı.

Aslına bakarsanız bayan haklı…

Çankaya'dan, Yenikent'ten Eskişehir Osmangazi Üniversite'ne gelen yolcu, aktarma yapmak için en az 5 dakika bekliyor. Bu süre bazen 7-8 dakikaya çıkıyor. Yarım saatte olmasa bile saatte bir Çankaya-SSK veya Çankaya Otogar arasında direkt sefer yapılması halinde bu sorunu çözecektir.

Vatandaşların bu önerisi ESTRAM Yetkilileri tarafından dikkate alınmalıdır.

* * *