Avusturyalı yazar Stephan Zweig’ın bir kitabı var… ‘Yıldızın Parladığı Anlar’ isminde…

Yazar kitapta tarihte iz bırakmış kimi isim ve olaylara, küçük rastlantıların nasıl etki ettiğini anlatır…

Örneğin Napolyon’un Waterloo Savaşında yenilmesinin nedeni,

Başka bir cepheye gönderdiği komutanının,

Asıl savaşın yaşandığı cepheye geri dönüp dönmemek konusundaki kararsızlığıdır…

Geri döner ama çok geçtir…

Napolyon birkaç saat için savaşı kaybeder…

Bu yenilgi Napolyon’un sonu olur…

Kitabın bir başka bölümünde,

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden söz edilir…

Zweig’e göre,

Osmanlı askerlerinin surlardan içeri girmeleri,

Köylülerin alışveriş yapmak amacıyla şehre girip çıkmak için kullandıkları küçük bir kapının açık unutulmuş olmasıdır…

Bir kişinin ancak girip çıkabileceği kapı, o telaş içinde unutulmuş,

53 gün boyunca açık kalmış,

Sonunda askerler tarafından tesadüfen bulunmuştur…

Belki de surlara ilk Osmanlı sancağını diken Ulubatlı Hasan o kapıdan girmişti, kim bilir…

Kitapta bunlara benzer 10’dan fazla olay kaleme alınır…

Küçük tesadüflerin insan hayatını ve dünya tarihin nasıl değiştirdiklerini anlatan…

***

Kendi hayatımızda da öyle değil midir?

Fark etmeden bulunduğumuz bir yer…

Verdiğimiz bir karar,

Söylediğimiz bir söz…

Ya da vermediğimiz kararlar;

Söylemediğimiz sözler…

Hepsi hayatımızda olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğurabilir…

O anda sezinlemediğimiz,

Ama sonra iyi ki yapmışım ya da yapmamışım dediğimiz şeyler…

***

Bazı insanlar içinse, bu anlar çok daha belirleyicidir…

Hayatlarını tepeden tırnağa değiştirir…

Hep hayalini kurdukları şeye,

Tek bir kişinin ağzından çıkacak bir sözle sahip olabilir ya da hayallerini sonsuza dek bitirir…

Milletvekilliğinde de böyledir…

Bundan sonra da böyle olacaktır…

Birisi için yıldızın parladığı an,

Bir başkası için yıldızın söndüğü an olabilir…