Her '1Mayıs' yaklaştığında anılar denizine dalar giderim…

O anılardaki bahar gözlü insanlarla hep birlikte 1 Mayıs Marşı'nı söylemeye başlarız. Hani o önce:

'Günlerin bugün getirdiği,/ Baskı, zulüm ve kandır…' diye başlayan ve sonra da:

' Yepyeni bir güneş doğar,/ Bizde ve tüm ülkelerde…' diyerek insanın içini umutla dolduran o güzelim 1 Mayıs Marşı'nı birlikte haykırırız.

Biz 68 kuşağının gençlik yıllarımızda insana ve emeğe duyduğumuz aşkın doruklara ulaştığı günlerdi 1 Mayıslar. Eşitlik, özgürlük, insan hakları ve demokrasi umutlarımızın coştuğu günlerdi.

Ülkemizde '1 Mayıs' denince akla ilk gelen şeyin 'yasak ve baskı' olduğunu daha gençliğe ilk adım attığımız o yıllarda anlamıştık. Osmanlı döneminde 1 Mayısların çok cılız geçtiğini; Cumhuriyetimizin 1930- 40'lı yıllarında ise 'Bahar Bayramı' olarak kutlandığını…

Ve 'Taksim'de 1 Mayıs kutlamalarını yasaklama paranoyasının 1951 yılında DP iktidarı döneminde başladığını;' o 68'li yılların yasaklara baş kaldıran ortamlarında öğrenmiştik.

1970'li Yıllarda 1 Mayıslar

Bence Türkiye'nin 1965- 1975'li yılları 'bağımsızlık, özgürlük, eşitlik, barış ve demokrasi' düşüncelerinin yani 'sol ideolojinin' toplumumuzda kök saldığı yıllardı. Bu bağlamda '1 Mayıs'ın işçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olduğu' bilinci de toplum içinde güçlenmeye başlamıştı.

1976 yılında uzun yıllardan sonra ilk defa 1 Mayıs, gerçek anlamına uygun bir biçimde ve DİSK'in öncülüğünde kitlesel olarak Taksim'de kutlandı. Eskişehir'den TÖB- DER'liler olarak katıldığımız o şölende coşkularımız tavan yapmıştı.

1 Mayıs 1977'de Taksim'deki can pazarında ise tüylerimiz diken diken oldu, içimiz kan ağladı…

1978 ve 1979 yıllarındaki 1 Mayıslar da acılarla ve coşkularla yoğrulmuş damlalar akıttı anılar denizimize.

Sonra Türkiye 1980 yılından 1996 yılına kadar uzun bir '1 Mayıssız yıllar…' yaşadı.

1 Mayıs 1998 ve Eskişehir

1 Mayıs 1998 tarihinin benim anılar denizimde çok önemli bir yeri var. Çünkü o gün Eskişehir'de 20 yıl aradan sonra ilk kez gerçekleştirilen 1 Mayıs kutlamasının hazırlığından sonuna kadar birinci derecede sorumluluk yüklenmiştim.

'Eskişehir Demokrasi Platformu' tarafından düzenlenen kutlamanın 'tertip komitesi' şu isimlerden oluşuyordu:

' Komite Başkanı İbrahim GEREDE, Azmi KERMAN, Murat KAHYAOĞLU, İsmet AYRANCI, Rahmi EMEÇ, Yücel ERİN, Ali BAŞ.'

1 Mayıs 1998 kutlamasının tertip komitesi tarafından yayımlanan kamuoyu bildirisinden bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum. O gün Odunpazarı Meydanı'nda binlerce kişi önünde okuduğum ve bugün artık arşivlerde sararmaya yüz tutmuş olan böyle bir belgenin günümüze de ışık tutabileceğini umuyorum:

' MAYIS'A ÇAĞRI!

1 Mayıs tüm dünyadaki işçi sınıfının BİRLİK, MÜCADELE ve DAYANIŞMA günüdür. Yani 1 Mayıs, işçilerin ve emekçilerin bayramıdır.

… Bugün dünyanın tüm çağdaş ülkelerinde bir bayram havası içinde kutlanan 1 Mayıs'ın, ülkemizde kutlanması yıllardan beri hep sorun olagelmiştir. Geçmişte ülkemizde yaşanan 'kanlı 1 Mayıslar, yasaklı 1 Mayıslar veya Bahar Bayramı saptırmalı 1 Mayıslar', Türkiye'yi dünya insanlık ailesi içinde küçük düşürmüştür…

Güzel Eskişehir'imiz, sosyal ve kültürel yönden Türkiye'ye örnek kentlerden birisidir. Ancak kentimizde son 20 yıldan beri 1 Mayıs kutlaması 'yapılamaması' önemli bir eksikliktir…

… 1 Mayıs 1998'i:

· Özgürlükçü, laik ve demokratik Türkiye,

· Sosyal hukuk devleti,

· Silahların sustuğu bir dünya

· Ve insanca bir yaşam, istemleriyle kutlayacağız,

Geliniz, 1 Mayıs'ı omuz omuza, hep birlikte, sevgiyle, dostlukla ve coşkuyla kutlayalım…'

1 Mayıs 1998 günü, Odunpazarı Meydanı'nda yapılan coşkulu bir mitingden sonra kitleler sorunsuz bir şekilde dağılırken, yaşamımın en mutlu anlarından birini yaşamıştım.

İşin ilginç yanı, mitingden sonra tertip komitesi olarak bizleri ilk kutlayan da sorumlu polis müdürü olmuştu…

1 Mayıs1998 kutlaması, Eskişehir'de önemli bir 'dönüm noktası' oldu. Sonraki yıllarda artık Eskişehir'de 1 Mayıs kutlamaları gelenekleşti.

Günlerin Bugün Getirdiği…

1998'den bu yana gençliğimizden 16 yıl daha gitti. Bugün aynadaki ağarmış saçlarımıza bakarak, sanki ' gençlik aşkına kavuşamaMAnın burukluğunu…' yaşıyor gibiyiz.

Çünkü ülkeme 'günlerin bugün getirdiği baskı, zulüm ve kan…' daha da artmaya başladı.

AKP'nin teokratik baskı rejimine doğru sorumsuzca sürdürdüğü uygulamalara uygun düşen akıl almaz 'Taksim inadı' ve diğer meydanlara getirdiği yasaklar, demokrasimizin yüz karası olarak önümüzde duruyor.

Diğer yandan, işçi ve emekçilerin bölük pörçük örgütleri tarafından 1 Mayıs meydanları 'taksim' edilmiş durumda…

Oysa demokrasi öğretisi 'Dünyanın Bütün İşçileri, BİRLEŞİN!..' diyor.

Ben de yaşlılığımın aklıyla ve gençlik anılarımın tüm coşkusuyla haykırıyorum:

'Tüm 1 Mayıs Meydanları, BİRLEŞİN!..'

Sevgiyle dostlukla.