Her ne kadar anımsatmaya gerek olmasa da, böyle bir yazıya giriş yapabilmenin yolu, kısa bir girizgah yapmaktan geçiyor…
30 Mart 2014 yerel seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablo, kimseyi memnun etmemiş gibi görünse de, yine de beklenmeyen bir durum değildi…
Böyle bir sonucun çıkması, en güçlü olasılıklardan biriydi…
Cumhuriyet Halk Partisi, Yılmaz Büyükerşen ve Ahmet Ataç'ın katılmasıyla şehir merkezinde güçlenmiş, güçlenmekle kalmamış 'kazanma ihtimali en yüksek parti' konumuna ulaşmıştı…
Odunpazarı'nda ise, milletvekili Kazım Kurt'un aday olması, belli kesimlerin memnuniyetsizliği ile karşılanmış olsa da, mevcut durum orada da CHP'yi en güçlü parti konumunda tutuyordu…
Nitekim şehir merkezi açısından beklenen gerçekleşti ve CHP üç belediye başkanlığını da kazandı…
Odunpazarı ve Tepebaşı'nda belediye başkanlıkları yanı sıra CHP meclis çoğunluklarını da kazanınca, icra ve karar mekanizmaları arasında olası bir sürtüşme olasılığı ortadan kalktı…
Büyükşehir'de ise durum hiç de öyle değildi…
Zira yeni Büyükşehir Yasası ile ilçe belediye başkanları ve meclis üyeleri Büyükşehir Meclisi'ne katılınca, beklendiği gibi kırsalda daha fazla oy alan AKP, Büyükşehir Meclisi'nde çoğunluğu ele geçiriyordu…
Böyle bir durumda, her iki kesim de temkinli olmayı tercih ediyor, karşılıklı nabız yoklamaları yapılıyordu…
Zira, Eskişehir'in hafızalarındaki 2004-2009 döneminde yaşanan sıkıntılar hala taptaze duruyordu…
Nisan ayı Meclis toplantıları böyle bir ortamda gerçekleştirildi…
Tepebaşı ve Odunpazarı meclisleri daha sakin geçerken, bütün gözlerin üzerinde toplandığı Büyükşehir Meclisi merakla bekleniyordu…
***
Bazen önyargılarla, bazen yanlış bilgilendirme ve yönlendirmelerle, bazen de farklı nedenlerle, AKP'li üyeler de CHP'li üyeler de birbirlerine biraz önyargılı yaklaştı…
Zira her iki taraf da, karşı tarafın kendileri ile ilgili izlenimlerinin 'tereddütlü' olduğunun ayırdındaydı…
Nisan ayında yapılan her iki toplantı da, böyle bir iklimde yapıldı…
Karşılıklı nabız yoklamalarla…
***
İsterseniz şimdi neler olabileceğinden çok neler olması gerektiği üzerine konuşalım biraz da…
Öncelikle Büyükşehir Meclis üyeleri, zaman ilerledikçe birbirlerini daha yakından tanıyacak, birbirlerini daha iyi anlamaya başlayacaklar…
Gerek meclis toplantılarında, gerek komisyon toplantılarında, gerekse daha farklı nedenlerle sık sık bir araya gelecek olan AKP'li ve CHP'li meclis üyeleri, karşılarındakilerin de tek derdinin birbirlerine gol atmak olmadığını, kimsenin kimseyi kandırmaya çalışmadığını anlayacaklar…
Her ne kadar farklı dünya görüşlerine sahip olsalar da, her iki kesim de hedeflerini 'Eskişehir ve Eskişehir'in geleceği' olarak belirledikleri ve bu yönde çaba harcadıkları takdirde, birçok ortak noktada buluşabileceklerini görecekler…
Zira 2009-2014 dönemindeki meclis çalışmaları bize gösterdi ki, Meclise gelen ve karar altına alınan gündem maddelerinin belki de yüzde 90'a yakın bölümü 'oybirliği' ile kabul edildi…
Elbette görüş ayrılıklarının yaşandığı konular olmadı değil, o dönem oldu, önümüzdeki dönemde de olacak…
Bazen önceliklerden, bazen yol ve yöntemden, bazen de parti disiplininden kaynaklanan nedenlerden ötürü görüş ayrılıkları olacak, tartışmalar yaşanacak, belki de gerilim yükselecek, kamuoyuna 'kavga' şeklinde yansıyacak toplantılar yapılacak…
***
Bence işte o noktada,
'Doğru gerekçe ve doğru yöntem' önem kazanacak…
Kamuoyu aklı ve vicdanı, haklı ile haksızı çok iyi ayırt eder…
Haklı olmak kadar, bu haklılığı doğru anlatmak, siyasetin güdümüne çok fazla girmemek, bilimsel gerçeklikler, kabul edilmiş ahlak ölçüleri çerçevesinde kalmak; kamuoyunun dikkatle izleyeceği şeyler olacak…
Siyasetin, kazanmanın, çoğunluğun, yetkinin bir amaç olmadığı, yalnızca bir araç olduğu unutulmadan; tek ve değişmez amacın Eskişehir'in yararına ve Eskişehir halkının mutluluğuna hizmet olduğu hiç akıllardan çıkartılmayacak…
Bizler, hem gazeteciler hem de kamuoyu olarak;
Her birinin kendi alanlarında etkin ve yetkin isimlerden oluşan Belediye Meclislerimizin kararlarını ve uygulamalarını farklı noktalara çekip yargılamak hakkına sahip olmamakla birlikte, kendi görüş ve değerlendirmelerimizi paylaşacağız…
***
İnsanların olduğu gibi şehirlerin de hafızaları vardır…
Bu şehrin hafızası da hiçbir şeyi unutmaz…
Bunu defalarca gösterdi, bundan sonra da gösterecek…
Elbette aklının ve vicdanının sesine kulak vererek…