AKP Tepebaşı İlçe Başkanı Ertuğrul Dindar geçtiğimiz günlerde ES TV'de katıldığı bir programda Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Muammer Karaman ile ilgili düşüncelerini söyledi.
DERSE GİRMEDEN EK DERS ÜCRETİ BİLE ALDI
Dindar, Karaman'ın AK Parti'den nemalandığını belirterek, onun Eskişehir kamuoyunda büyük tepkilere neden olan skandal olaylarını dile getirdi. Zaten Dindar'ın söyledikleri çoğu konuyu ben haber ve yorumlarında daha önce dile getirmiştim. Karaman kısa bir sendika başkanlığı döneminde o kadar büyük skandal ve yanlışlara imza attı ki artık kendisine savunacaklara tutunacakları bir dal bırakmadı. Okulda derse girmeden bırakın maaş almayı, hatta ek ders ücreti almayı bile içine sindirebildi. Milli Eğitim Müdürlüğü, sırf 'yandaş sendika başkanı' diye bugün hak, hukuktan bahsedip, mağduru Oscar'lık aktör performansıyla oynayan Karaman hakkında soruşturma açmamak için çok direndi. Ama ard arda yapılan haberler sonrasında istemeye istemeye onun hakkında derse girmeden maaş aldığı için soruşturma açmıştı. Bu soruşturmanın akibeti ne oldu?
ÖĞRETMENEVİ'NDE NEDEN SORUŞTURMA GEÇİRDİ?
Benim haberlerim sayesinde şehirde popülaritesinin arttığını sağda solda hep dile getiren sayın Karaman'ın, televizyonlarda sık sık boy göstererek, kendisini 'AK' göstermeye çalışması dikkat çekiyor. Kendisinden Dindar'ın son katıldığı televizyon programında onun için söylediği, Öğretmenevi Müdür Yardımcılığı dönemindeki marifetleri ve geçirdiği soruşturmalarla ilgili de televizyona çıkıp konuşmasını bekliyorum. O yılları hatırlayan eğitim camiası, Karaman'ın bu konuda yapacağı savunmayı büyük merakla bekliyor.
TOKMAK ELİNDEYDİ
İl Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen göreve geldiği günden beri hep Eğitim Bir-Sen'in dediğini yaptı. AK Parti Eskişehir Örgütü'nün bir-iki kişinin işi dışında hiçbir müdahalesi olmadı. Yani davul İl Milli Eğitim Müdürü Özen'in sırtında, tokmak ise Karaman'ın elindeydi. İstediği her atamayı yaptırdı. Eğitim Bir-Sen üyesi olan kişiler şartları tutmadığı halde kural ve mevzuatlar hiçe sayılarak şube müdürü ve yönetici yapıldı. Ben bu skandal olayları yapanları yandaşlıkla suçlarken, kendisi hiç konuşmuyordu. O günlerde çıkıp ta, 'Biz yandaş sendika değiliz' neden demiyordu? Çünkü o gün işine öyle geliyordu.
VİSKİ SATIN ALAN MÜDÜRÜN MERKEZE GELMESİNİ ENGELLEDİ
Kendisini İl Milli Eğitim Müdürünün üstünde gören Karaman o günlerde yüksek puan alan okul müdürlerine 'şu okulu isteme. Bu okul için şuna söz verdik' diye talimatlar yağdırıyordu. Karaman aynı sendikada olmalarına rağmen yıldızının bir türlü barışmadığı şimdiki Öğretmenevi Müdürü Abdulvahap Eyidil'in İnönü İlçe Milli Eğitim Müdürü olmasını kendisinin engellediğini adaylığını açıkladığı toplantıda ballandırarak anlatıyordu. Cemaatçi olduğunu hiçbir zaman saklamayan 3-4 okul müdürüne 75 ve daha üstü puan verildi. Eğitim Bir-Sen içerisinden bazı kişilerin 'Bu paralelcilere neden 75 puanın üzerinde verildi?' diye gösterdikleri tepkiye Şube Başkanı Muammer Karaman 'Onlar tövbekar oldu' yanıtını veriyordu. Aynı Karaman'ın ilçeden Eskişehir'e gelmek isteyen Okul Müdürü Ahmet Engin Çalışkan'a 'Sen yurtdışından gelirken, freeshoptan viski almışsın. Seni görenler olmuş. Bundan dolayı seni Eskişehir'e müdür olarak getiremem' demiş. Çalışkan'da Karaman'a, 'Biz de tövbe eder, tövbekar oluruz' yanıtını vermiş. Bu yaşananlar Eskişehir eğitiminin aylarca Milli Eğitim Müdürü değil de Eğitim Bir-Sen Başkanı tarafından yönetildiğini çok açık şekilde gösterdi.
YÜKSEK PUAN ALANLAR DİYET ÖDEDİ
Delege seçimlerinin yapıldığı sırada karşısında aday olmadığı için delegeleri kendi yazdı. Buna rağmen kongreye üç-dört gün kala karşısına parti destekli bir aday çıkınca, büyük paniğe kapıldı. AK Parti iktidarı sayesinde kendi üyelerine bol kepçeden yüksek puanlar verdirdiğini, şube müdürü olamayacak insanları şube müdürü yaptırdığını unutarak, 'Biz yandaş sendika değiliz' diyerek, insanların zekalarıyla alay etti. Mülakatta en yüksek puan alanlar, kongrede Karaman'ın listesine girerek, bol kepçeden aldıkları puanların diyetini ödedi. Eğitim Bir-Sen'in AK Parti'nin arka bahçesi olduğunu eğitim camiasında bilmeyen yok. Karaman, televizyon ve gazetelere çıkıp 'yandaş sendika değiliz' sözlerini, okuduğunu anlayabilecek kapasitesi olan hiç kimse inanmadı. Herkes gülüp geçti.
SALİH KOCA'YI NİYE ARADI?
Seçimden bir gün önce yine televizyona çıkarak, AKP Eskişehir Örgütü'ne ayar vermeye çalışan Karaman, birkaç saat geçmeden Milletvekili Salih Koca'yı arayarak, 'Bülent Üzmez sizden izin almadan nasıl Tepebaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nden istifa eder' diyebiliyordu. Karaman kendince kurnazlık yaparak, Birlik Vakfı'nın sevmediğini iyi bildiği Ertuğrul Dindar'a göndermelerde bulunuyor, asıl başkan adaylığından çekilmesini isteyen İl Başkanına tek bir söz söylemiyordu. Son güne kadar hep yanında yer alan Ahmet Berberler ve Şahin Kılınç'ın Dündar Ünlü'nün talimatıyla Bülent Üzmez'in listesine girdiğini bilmesine rağmen ona karşı yanlış bir kelime kullanmaktan çekiniyordu.
İBRAHİM ATICI İÇİN GAZETECİLERİ NEDEN ARADI?
'Sendika işlerine karışmayın. AKP'ye İlçe Başkanı seçmiyoruz' diye Ertuğrul Dindar'a sert çıkan Karaman, Süleyman Reyhan'ın istifasından sonra İl Başkanlığının belirlenmesi sürecinde eski has dava arkadaşı İbrahim Atıcı'nın il Başkanı olabilmesi için gazetecileri arayıp, onun lehine haber yapmaları için ricacı olduğunu çabuk unutmuştu. Karaman'ın kongre sürecinde İHH ve YUDER gibi radikal İslamcı örgütleri kendisine kalkan olarak kullanması ise dikkat çekti.
BAKAN AVCI İDDİALARADUYARSIZ KALMAMALI
AKP Tepebaşı İlçe Başkanı Ertuğrul Dindar'ın son açıklamalarından sonra bence artık söz bitti. Eski bir Milli Eğitim Müdürü olan iktidar partisi ilçe başkanı bile artık eğitimcilere yapılan bu haksızlıklar karşısında konuşmak zorunda kalıyor. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı kendi memleketinde kendi İlçe Başkanı tarafından da dile getirilen bu iddialara duyarsız kalmamalı. Adaletsiz yapıldığı için Eskişehir eğitiminde çalışma barışını bozan okul yönetici değerlendirmeleriyle ilgili soruşturma açmalıdır.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
BOZANLI MEHMET ALİ'Yİ KAYBETTİK
Alpu-Bozan- Osmaniye ve Çevre Köyleri Kültürel Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Mehmet Ali Yavuzdoğan dün vefat etti.
SİYASETTE KENDİNİ SEVDİRDİ
İsmet İnönü Caddesi'nde kalp krizi geçirip, yere yığılan Yavuzdoğan, ambulansla hastaneye kaldırılırken, yolda yaşamını yitirdi. Yavuzdoğan'ın naaşı bugün Bozan Çarşı Camii'nde kılınacak öğle namazı sonrasında toprağa verilecek. Mehmet Ali'yi DYP muhabirliği yaptığım sırada tanıdım. Partililer kendisine 'Bozanlı Mehmet Ali' derdi. Bozan'ın eski Belediye Başkanı merhum Osman Güngör ile kongrelerde çok rekabet yaparlardı. Güngör bir adayı desteklerse, Mehmet Ali karşısındaki adayın yanında yer alırdı. Alpu ve Bozan delegelerini kendi destekledikleri adaya oy vermeleri için yarışırlardı. DYP gücünü yitirince bu partide politika yapanların büyük çoğunluğu AKP ve CHP saflarına katıldı. Mehmet Ali iktidar partisini değil de muhalefeti tercih etti. Yıllardır CHP'de siyaset yaptı. Verdiği emek ve çalışkanlığı ile bu partide de kendini sevdirdi.
BUGÜN TOPRAĞA VERİLECEK
Alpu-Bozan- Osmaniye ve Çevre Köyleri Kültürel Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanlığı yaptı. Kendisiyle bu dernekte de aynı yönetimde görev yaptık Yavuzdoğan'ın naaşı bugün Bozan Çarşı Camii'nde kılınıcak Öğle Namazı sonrasında toprağa verilecek. Cemal Süreya , 'Özlemek, ölmekten sadece iki harf fazla be çocuk' demişti. Sevgili dostum Mehmet Ali'yi hep özlemle anacağız. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı Cennet Olsun. Ailesinin acısını paylaşıyorum.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım: Yıldırım senin hakemin hem de Kadıköy'de benim manevi oğlum olan Emre'yi nasıl oyundan atar?
Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören: Hakem, ceza sahası dışında elle oynayan kalecini oyundan atmadı. 90+3'de lehinize uydurma penaltı verdi. Ve hala size yaranamadı mı? Fenerbahçe maçlarını en iyisi Avrupalı hakemlere yönettirelim de, bakalım senin manevi oğlun onlara parmak sallayabilecek mi?