Cumhurbaşkanı adayını örgüt denetiminde ön seçimle belirleme kararı alan CHP’de seçim takvimi belirlendi.
“Erken seçim, iktidar ve yeniden demokrasi” olarak özetlenen “devrim” niteliğindeki bu süreç sadece CHP açısından değil demokrasi tarihimiz açısından da tam bir sınav niteliğinde olacak.
İKTİDARIN EN ZAYIF DÖNEMİ!..
RTE/AKP/MHP iktidarı tarihinin en zayıf dönemini yaşıyor. Halkın desteğini kaybetmeye başladığını gören iktidar bu nedenle üç önemli hamle yapıyor; Birincisi, Suriye’de yaşanan gelişmelerin ardından bir yandan “dipsiz kuyuya benzeyen” Öcalan merkezli barış (!) çıkışı yapılırken, bir yandan da AKP karşıtı Kürt yurttaşların muhalefet cenahından kopartılmasına yönelik baskılar yoğunlaşıyor.
İkincisi, CHP’nin parti içi çelişkileri sürekli gündemde tutularak iktidara yönelik demokratik muhalefetin en etkili öncü gücü zayıflatılmaya çalışılıyor.
Üçüncüsü, özelikle Ekrem İmamoğlu ve yerel yönetimler üzerinden açılan davalar ile CHP’nin ana konulardan uzaklaşıp sürekli savunmada kalmasına çalışılıyor.
“HEM VARIM, HEM YOKUM!”…
Mansur Yavaş’ın “CHP’li üyelerin katılacağı bir ön seçimde kazanmasının Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasından çok daha zor olacağını” daha önce paylaşmıştım. Mevcut koşullarda CHP’nin üye bazlı ön seçiminde İmamoğlu’ndan başkasının birinci çıkma olasılığı bulunmuyor. Zaten Mansur Yavaş bu gerçeği iyi bildiği için parti içi yarışa girmeme kararı aldı. Ama anlaşılan Cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçmeye de niyeti yok. İşte sıkıntı (!) tam da burada başlıyor.
ASIL SORU NEDİR?
Ön seçime katılmayacağını açıklayan Mansur Yavaş’ın bazı sözleri CHP’ye yönelik “seçim tuzaklarına” kapı aralıyor. Özellikle “Ben her halükarda adayım, anketlerde önde çıkıyorum, gün ola devran döne (…)” gibi söylemler yalnız CHP karşıtlarını değil CHP içindeki bazı “müzmin muhalifleri de” çok sevindirmiş gibi görünüyor.
Mansur Bey, seçimin yapılacağı güne kadar koşulların çok değişebileceğini düşünüyor. İktidarın “en fazla çekindiği” Ekrem İmamoğlu’nun yargı kararı ile siyasi yasaklı olması durumunda elbette CHP’liler Mansur Yavaş’ı Cumhurbaşkanı adayı olarak kabullenirler. Ancak asıl soru; Ekrem İmamoğlu’nun yasal engelleri aşarak seçimlere katılması halinde Mansur Yavaş’ın hangi yolu izleyeceği sorusudur.
TUZAĞA DÜŞMEYİN!..
Bu süreçte CHP’ye kurulan “en büyük tuzak”, ön seçimden önde çıkabilecek olan Ekrem İmamoğlu ile “yüz bin imza toplayarak” aday olabileceği konuşulan Mansur Yavaş’ın aynı anda Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılması olacaktır.
İki CHP adayı ile girilen bir seçimde, CHP ve muhalif seçmenler ikiye bölünecektir. Üstelik, CHP örgütü bu durumda etkili bütünsel bir seçim kampanyası yürütemeyecek, çok ciddi parti içi kavgalar, kırgınlıklar yaşanacak ve büyük bir olasılıkla seçim kaybedilecektir.
Umarım, CHP’lilerin şimdilik (!) sevdiği ve saydığı bir kişi olan Mansur Yavaş bu politik oyuna alet olmaz. Aksi takdirde kaybedilen bir seçimin sorumlusu ve “bir böleni olarak” artık CHP’de politika yapması ve hatta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı bir daha kazanması bile mümkün olma