Eylül 2023 verilerine Türkiye’de 15 milyon 751 bin 971 emekli var.
11 milyon 259 kişi, yasaya göre yaşlılık aylığı yani emekli aylığı, yaklaşık 4 milyon 300 bin kişi de dul, yetim, malul ve iş göremezlik maaşı alıyor.
Yuvarlak rakamlarla konuşursak 16 milyon emekli var, aileleriyle; yine yuvarlarsak yaklaşık 30 milyon kişi demek ve bu 30 milyon Türkiye seçmenlerinin yarısı demek.
Öyleyse emekliler birlikte hareket edebilirse Türkiye’deki tüm seçimlerin kaderini değiştirir mi?
Kuşkusuz değiştirir.
O zaman ne olur, en düşük emekli maaşı 7 bin 500 Lira olur mu?
Olmaz!
Çünkü bu gücü kimse öteleyemez ve emekliler insani yaşam ücretine kavuşur.
Peki, bu gün emekliler bu gücü neden oluşturamıyor.
Söyleyelim;
Emekliler henüz Avrupa’daki emekliler gibi sendikal güvenceye sahip değil. Yani hükümetler ile emekli sendikaları ücret pazarlığı yapmıyor.
Neden yapmıyor?
Nedeni gayet açık,
Anayasa herkesin sendika üyesi olabileceği yazılı olduğu halde, Türkiye olarak imza atmış olduğumuz, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre de emeklilerin sendika kurmasında hiç kısıt olmamasına rağmen, sırf yasal düzenleme yapılmadığı için, bahane üreterek, hükümet emekli sendikalarını ücret pazarlığına dahil etmiyor.
Yasal düzenleme yapmak çok mu zor?
Hiçbir zorluğu yok, isteseler hemen yarın yasa çıkarırlar. Ayrıca hiçbir parti bu yasanın çıkmasına itiraz etmez, edemez!
Ayrıca, Anayasaya göre, imzalamış olduğumuz uluslararası sözleşmelerdeki hükümler kanunla düzenlenmemiş ise, sözleşme aynen uygulanır diyorsa, hükümet neden bu kolay yolu seçmiyor da, üstelik bu sendikalara kapatma davaları açıyor?
Bunun nedeni de belli,
Çünkü 16 milyon emekli çok büyük bir güç. Her seçim dönemi alabileceği kararlar ile beğenmediği iktidarı, önüne gelen ilk seçimde sandığa gömer de ondan.
Şimdi Avrupa’ya da bir göz atalım.(*)
İtalya, Lüksemburg ve Malta’da çalışanlar emekli olduktan sonra bağlı oldukları konfederasyon bünyesindeki emekli sendikalarına üye oluyorlar.
Özellikle İtalya’da güçlü emekli federasyon ya da sendikaları var. 4,5 milyon üyeli İtalyan CGIL konfederasyonunun 2,5 milyon üyeli ISP adında bir emekliler sendikası bulunuyor.
İtalya’daki emekliler sendikası, hükümet ve işveren tarafıyla emekli aylığı pazarlığı yapıyor.
İtalyan hükümeti, “kemer sıkma” önlemleri kapsamında emekli aylıklarından kesinti yapılmasını ve 1.500 Euro’nun üzerinde emekli aylığı alanların maaşlarında enflasyon oranında artış yapılmasını önleyen bir yasayı yürürlüğe koymuştu.
İşçi konfederasyonları ve emekliler sendikalarının mücadelesi sonucunda Anayasa Mahkemesi, 30 Nisan 2015 tarihinde aldığı bir kararla bu yasal uygulamayı durdurdu. Hükümet de, emeklilerden yapılan kesintileri geri ödedi.
Fransa, Danimarka, İsviçre, İspanya, Portekiz ve Kıbrıs Rum Kesimi’nde ise ayrı bir emekli federasyonu çatısı altında örgütlenebiliyorlar.
Finlandiya, İrlanda, Almanya, Avusturya, İngiltere, Belçika, Norveç, Hollanda ve İzlanda’da daha önce çalıştığı işkolundaki sendikaya emekli olarak da üyeliği devam ediyor.
Belçika’da işçi emekli olduğu zaman sendikasından ayrılmıyor, hükümetle pazarlık yapıyor, işsizlik parasını da sendikalar veriyor. Devlet de sendikalara katkı sağlıyor.
* (Kaynak: Tüm Taşıma İşçileri Sendikası ve Atilla Özsever/ gazeteduvar.com.tr)
…
Şimdi, bir büyüğümüz, emeklilerin örgütlenmesiyle ilgili olarak köşe yazısında, kendine göre ilginç tespitler yapmış ve akıl yürütmüş. Yazısındaki, cevap vermeyi gerektiren bazı bölümlerini inceleyelim.
Diyor ki; “Çünkü uygulamada artık toplu sözleşme ve grev yapma olanağı ortadan kalkan emekliler için sendikal hakların bir anlamı kalmamıştır”.
Bizde kendisine soralım, kamu emekçilerinin de grev hakkı yoktur, ancak; sendikaları vardır. Mesela Hak İş, Türk İş en son hangi grevleri yapmıştır? Hatırlıyor mu?
Demek ki grev yoksa sendika olmaz mantığı yok hükmündedir. Zira grev dışında birçok yaptırım metotları vardır. Emeklilerin sendika ısrarı, talepleri doğrultusunda toplu sözleşme masasına oturma hakkı elde etmektir.
Yine diyor ki, “Emekliler örgütlenmesi “meslek/ işkolu” temeline dayalı olmalıdır. Genel demokrasi mücadelesine bu temelden katkı yapılmalıdır”.
“Örgütlenme “dernek” biçiminde olmalı”.
Bizde cevap vermeye devam edelim. Bilim veya meslek örgütlülüğü tavsiye ediyor, iyi de adı üstünde, onlara üye olmak da güzeldir. Ama onların işi ekonomik demokratik talepler değildir ki. Daha doğrusu sınıfsal anlamda bir örgütlülük değildir, oysa emeklilerin sorunu tam da sınıfsaldır.
Emekli derneklerine de değinmek gerekirse, emekliye fayda sağlayanlar muhakkak vardır, genelde kanarya sevenler derneği gibiler, ayrıca, yıllardır o derneklerin başındakilerin maaşlı oldukları unutulmamalıdır. Hem de emeklilerin maaşından direk kesilen aidatlarla, devletten aldıkları da cabası.
Son olarak da söyleyelim,
Örgütlenen ve örgütlenmeye çalışan bütün emekli sendikaları (Tüm Emeklilerin Sendikası, DİSK Emekli Sen, Emekliler Dayanışma Sendikası ve diğer emekli sendikaları) kapitalizmin, değeri peşin ödenmiş, emek değerini değersizleştirmesine karşı sınıfsal çıkarın savunma aracıdır.
Bilgi eksikliğinden veya Google’a bakma fırsatı bulamadığından, fikir beyan eden bu abimize sağlık ve sıhhat dileyerek onu da aydınlatmış olduğumuzu(kaynak ta göstererek) düşünerek konuyu noktalayalım ve emeklilerin sorunlarının çözümünün sendikal örgütlenmeden geçtiğinin altını bir kez daha çizelim.