Son birkaç gündür gazeteciler gündemde...
Daha doğrusu hedefte...
Bir televizyon kanalında muhabir olarak çalışan Fatmanur Boylu, bir şarküteride haber yaparken, küçük bir çocuğa ve annesine soruyor...
'Karne hediyesi olarak akşam et yemeği mi var?'
'Evet...' diyor annesi...
Sonra çocuğa yöneliyor;
'Şimdi bana, annem karne hediyesi olarak et aldı der misin?'
Çocuk da aynen tekrarlıyor...
Haber patlıyor, yüz binlerce paylaşım...
Sonra yayıncı kuruluş muhabir hakkında soruşturma açıyor...
Ham görüntüler izleniyor,
'Haberde yönlendirme yapılmıştır' diyerek kadın muhabirin işine son veriliyor...
*******************
Türk basın tarihinde yaşanmış ve yaşanacak nice benzer olaydan yalnızca biri...
Yayıncı kuruluş, birilerini kızdırmayı göze alamadığı için,
Dahası böyle bir haber yüzünden bedel ödeyeceğini, örneğin bazı ilanların kesileceğini, RTÜK'ten ceza yiyeceğini filan düşündüğü için gazetecinin işine son veriyor...
Tabi gazetecinin işine son verince,
Et fiyatları anında düşüyor...
200TL'nin üzerine çıkan kıymanın fiyatı yarıya iniyor...
Kuşbaşı acayip ucuzluyor...
Biftekler, pirzolalar havalarda uçuşuyor,
Vatandaş daha çok alabilmek için birbirini eziyor...
Bu mudur yani?
Et fiyatlarındaki aşırı artışın çözümü;
Böyle bir haber yapan gazeteciyi işten çıkarmak mıdır?
Neden bu ülkede kimseler 'gerçeklerle' ilgilenmiyor?
*******************
İkinci olay...
MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye sorulan bir soru...
Alınan cevap, maruz kalınan tavır...
Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu, Bahçeli'ye Sinan Ateş cinayetiyle ilgili bir soru yöneltiyor...
Ve neredeyse orada linç edilmeye kalkılıyor...
Bahçeli'nin korumaları tarafından itilerek uzaklaştırılıyor gazeteci...
Hatta, kargaşada korumalardan birinin elinde bir mikrofon kalıyor...
Bahçeli, 'işine bak, işine bak' diyerek uzaklaşıyor...
Gazeteci zaten orada işine bakıyor...
Onun görevi soru sormak ve o da işini yapıyor...
Gazetecilikte benim bildiğim şeylerden biri,
Bir soru karşısında,
Verilen ya da verilmeyen, söylenen ya da söylenmeyen ve dahi gösterilen her türlü tepki bir cevaptır...
Devlet Bahçeli de,
Bu tepkiyle aslında soruya cevap vermiştir...
*******************
Yıldız Yazıcıoğlu'nun işine ne zaman son verilir, bilemem...
Ama gazetecinin kaderi bu...
Yazı yazarsın,
Niye yazdın bunu derler...
Haber yaparsın,
Niye yaptın derler,
Soru sorarsın,
İşine bak hadi derler...
Daha olmadı, birilerinden para mı aldın derler...
Aba altından sopa gösterirler,
Hatta komplocu ilan etmeye kalkarlar...
Baktılar olmuyor, işten attırmaya kalkarlar...
İşte gazetecinin kaderi bu...
Kimseler gerçeklerle ilgilenmez...
Yaşanan olaylar, yolsuzluklar, usulsüzlükler, hatalar önemli değildir...
Önemli olan, bunları gazetecinin haber yapması ya da yazmasıdır...
Bu da Türk basınının, bugün geldiği noktanın özetidir...