Ne kadar da zor iyi bir yazı yazabilmek.

Güncel olayların bataklığına saplanıp kalmadan.

Mecliste ne oldu ne bitti…

Hangi siyasi hangi siyasiye ne dedi...

Kim kimi neyle suçladı…

Kim kime hakaret etti…

Falan filan…

***

Enflasyon ne oldu…

Tüketici fiyat endeksi ne durumda…

Pazarda ıspanağın kilosu…

Sonra dolar, altın nereye koşuyor…

(Cehenneme koşuyor! )

Bütün bunlara takılmadan iyi bir yazı yazabilmek.

Yüz yıl sonra da okunabilecek bir yazı.

***

Yerel gündeme de takılıp kalınmamalı iyi bir yazı yazabilmek için:

Belediye meclis toplantısında ne olupbitti…

Kim kime laf yetiştirdi…

***

Şehrin yüz yıllardır bir türlü bitmeyen sorunlarına da takılıp kalınmamalı iyi bir yazı yazabilmekse istediğimiz.

***

Eski bir tanıdık, bir türlü zamanında gelmeyen belediye otobüsünü şikayet edip duruyordu.

Plakasını falan da almıştı aracın.

'Yahu ne olursun şunu bir yaz! Her gün ağaç oluyorum durakta beklemekten.'

O böyle söyledikçe, hiçbir yazımı okumadığını daha iyi anlıyordum.

Kendi kendime kederleniyordum.

'İyi bir yazı yazacaksın da ne olacak. Hiçbir şey. Hiç!' diyordum.

'İyi bir yazıyı kim okuyacak ki,' diyordum.' Hiç kimse. Hiç.'

***

Üstat da gecenin son tramvayının son tramvay saatinden birkaç dakika erken hareket ettiğinden yakınırdı yazılarında sık sık.

Lokalden çıkıp tramvaya yetişebilmek için nefes nefese nasıl koşturduklarını anlatıp üstü kapalı şikayetçi olurdu kaçan son tramvaydan.

Oysa üstadın asıl kaçırdığı hayatın ta kendisiydi.

Kaçırdığı hayatın yanında, kaçırdığı, gecenin son tramvayının ne önemi vardı ki?

***

Otobüs durağa üç beş dakika geç gelmiş.

Yahut da sen otobüsün hareket saatini ıskalamışsın.

Iskalanan hayatın yanında ne önemi vardı ki bütün bunların?

Parmaklarımızın arasından kum taneleri gibi akıp giderken hayat.

Ne yaşadın ne yaşamadın?

Hiç.

Hiç.

Hiç.

***

Neyzen Tevfik'e,

'Bırak böyle işsiz güçsüz dolaşmayı,' demişler, 'ney üflemekle hiçbir şey olunmaz. Bak elin kalem tutuyor. Gel seni memur yapalım.'

Neyzen düşünmüş, düşünmüş ve,

'Memur olunca ne olacağım?' demiş.

'Hiçbir şey. Memur olunca memur olacaksın. Başka ne olacaksın ki?'

'Yani sonu hiç. Ben zaten hiç'im,' demiş Neyzen.

***

Ne ilgisi var şimdi bunun bu yazıyla?

Hiçbir ilgisi yok.

Hiç.