İktidara yakın olan ve yakın olmayan sendikalar da AK Parti hükümetini eleştiriyor.
Çalışanlar arasındaki ücret farkı o kadar açıldı ki, iktidara destek veren sendikaların da artık tahammülleri kalmadı.
Sendikaların başkanları üyelerinin oyları ile o koltuklarda oturuyor.
Nasıl ki cumhurbaşkanı ve milletvekilleri halkın oyları ile seçiliyorsa, onlar da üyelerinin oylarıyla o makamlara geliyorlar.
Halk, cumhurbaşkanı ve milletvekillerini 'ülkeme hizmet etsin' diye seçiyor.
Sendika üyeleri de 'benim hak ve menfaatlerimi korusun' diye onları göreve getiriyor.
* * *
Ancak bazı sendika başkanları o makamlara 'üyelerinin hak ve menfaatlerini' korumak için geldiğini unutarak(!) iktidarların yanlışlarına 'yanlış', çalışanların uğradıkları hak kayıplarına rağmen nedense 'Ben üyemi haksız uygulamalarınla ezdirmem' diyemiyor.
Neden?
Çünkü bazıları iktidara yakın durarak, yanlışlarını eleştirmeden, oturduğu koltuğa kendisini kimin getirdiğini unutarak sanki milletvekili veya belediye başkanı seçilebilir miyim beklentisine giriyor.
Veya oturduğu makamı amacının dışında kullanarak, iktidara şirin gözükerek müdür, genel müdürlük kaparım hayallerine kapılıyor.
* * *
2017 yılında gördük.
Hükümetle memur sendikaları arasında yapılan, 2018 ve 2019 yıllarındaki mali ve sosyal haklarının belirlendiği '4. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinin' son toplantısına yetkili sendika olarak Memur-Sen'in Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ile KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen katılmışlardı.
Hükümet adına toplantıya katılan Kamu İşveren Heyeti'nin Başkanı Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, hükümetin vermiş olduğu son teklifi açıklamıştı.
Yetkili sendika olan Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, 'Bugün ifade edilen 3.5+3.5 2019 için 4+5 teklifi elimize kalem veriyor içine mürekkep koymuyor. Bu teklifin kalemi verdiği gibi mürekkebi vermesi gerektiği açık. Teklif adaletin kapısını aralıyor kalkınmanın kapısını aralamıyor. Bu süreç gece 00.00 itibarıyla mutlu sonla bitebilir' demişti.
Yalçın, müzakere masasından uzlaşmayı imzalamadan kalkmış, saatler 00.00'ı gösterirken uzlaşmazlık tutanağının ertesi günü hakem heyetine gitmesine gönlü el vermediği için! Yüzde 3,5 zammın yüzde 4'e yükseltilmesi, kalemin de içine mürekkep konulmasıyla 0,5 puanlık artışı kabul ederek sözleşmeye imza atmıştı.
* * *
Bu imzayı atmadan önce ya birilerinden toplu sözleşmeye imza atması konusunda uyarı geldi ya da iktidara sorun çıkarmak istemedi!
'Son 20 yılın en sahadan habersiz
Bürokrat ve Bakanlığı ile çalışıyoruz'
Gelelim yazımın başlığına.
Memur-Sen'e bağlı Sağlık-Sen Eskişehir Şube Başkanı Hasan Hüseyin Köksal, son bir yıldan beri haklı oldukları konular hakkında hükümeti eleştiriyor.
Önce bu cesaretinden dolayı kendisini kutluyorum.
'Hükümet yanlısı, cumhurbaşkanı ile bakanlara eleştiri yapma cesareti olmayan Memur-Sen Memur Sendikaları Konfederasyona' diye eleştirilen konfederasyona bağlı Sağlık-Sen'in şube başkanın hükümeti eleştirmesi doğrusu ben dahil birçok kişiyi şaşırttı!
* * *
Yukarıda yazdım.
Hasan Hüseyin Köksal da, kamu hastaneleri ile kamuya bağlı sağlık kuruluşlarında görev yapan sağlık çalışanı sendika üyelerinin oylarıyla başkanlık koltuğunda oturuyor.
Sorun yaşayan sağlık çalışanlarının, üyelerinin sorunlarını sendika genel merkezine, onlar da çözemiyorlarsa bakanlara iletmek en tabi görevi.
Sağlık çalışanlarının yaşadıkları sorunları sıralamış:
1- Sağlık çalışanları da bütün devlet memurları ile aynı haklara sahip olmak istiyor. 2- Ayın 15'i gelince öğretmene, polise, astsubaya, imama, memura ne kadar maaş veriliyor ise sağlık çalışanlarına da aynısı verilmeli.
3- Kamu da çalışan memur ve işçiler yıllık izin kullanınca aylık maaşı (kazancı) düşmüyor. Ancak sağlık çalışanları üç parçada maaşını aldığı için yıllık izne çıkınca hemen aylık kazancından kesinti yapılıyor ve geliri düşüyor. Bir sağlık çalışanı kendisine eş değer meslek grubundan öğretmen, asker, polis ve imam 400 TL ile 1,900 TL eksik alıyor.
4- 2020 yılının enflasyonu yüzde 14,60 oldu. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Aralık 2020'de aylık bazda yüzde 1,25. Bundan dolayı seyyanen zam isteyenler var. Biz zam istemiyoruz. Aynı kadro derecedeki meslek grubumuz ile aynı maaş tek kalemde ödensin yeter.
5- Covid 19'un yıl dönümü gelirken Sağlık Bakanlığı ve üst düzey bürokratları kör, sağır, dilsizi oynuyor. Görmüyorum, duymuyorum, yapmıyorum demek sağlık sistemine büyük zarar verecek. En büyük bedeli ödeyen, en çok ezilen meslek grubu olmamıza rağmen anlaşılmıyor olmak gerçekten çok üzücü.
6- 2023, 2053 hedeflerine koşan güçlü Türkiye'de çalışmayan, sahayı bilmeyen Sağlık Bakanlığı tarafından bütün sağlık çalışanları sisteme küstürülüyor. Özlük hakları, sözleşmeli personel isimleri altında farklı istihdam tipleri, kamu dışı çalışanlar, 112'de çalışan 4/d'li şoförler. '% 100 ödeme yapıyoruz diyerek' vatandaşın gözünde alınmayan paralar üzerinden yıpratılan meslek grubu olduk. 'Paragöz sağlıkçılar' diyorlar. Bir hemşire 2800 TL maaş alıyor. Ek ödemelerle toplam geliri 3600 TL oluyor ise kimse bize bu süreçte para mı istenir demesin.
7- Sadece küçük bir hatırlatma yapmak gerekirse Eskişehir'de hemşire grubunda 23 hizmet yılı ortalaması ile çalışıyoruz. Emekli olanların yerine acil atama bekliyoruz. Ağır iş yükü Avrupa'daki meslektaşlarımıza göre zaten beş kat fazla.
8- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı çalışanlarını yazmaya inanın utanıyorum. Size en yakın bir huzurevi ve ya çocuk esirgemede memur var ise konuşun derim.
Mesele para, zam değil.
9- Bütün meslek grupları esnek çalışıp el ense yaparken, sağlık çalışanları izin kullanamadı. Emekliliği gelenler emekli olamadı. İstifa etmek isteyenlere 'yasak' konuldu. Hasta olsak bile çalışmak zorundayız.
10- Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca göreve geldiği ilk gün 'yasa hazırlıyoruz' demesinin üzerinden iki sene geçti, biz hala aynı noktadayız.
11-Sözün özü zam falan istemiyoruz. Ayın 15'inde aynı kadro derecede olduğumuz meslek grupları ile aynı maaşa razıyız. Son 20 yılın en sahadan habersiz Bürokrat ve Bakanlığı ile çalışıyoruz. Sağlık çalışanları hiç bu kadar yok sayılmamıştır. Bakanlığın üst düzey yöneticileri, taşranın ballı börekli 663 sözleşmeli yöneticileri için sorun yok ama 30 yıllık hemşire ile 30 yıllık öğretmen arasında kadro derece eşit olmasına rağmen 800 TL fark var. Var mı anlamayan?
* * *
Bakalım Sağlık-Sen Eskişehir Şube Başkanı Hasan Hüseyin Köksal'ın bu açıklamasını sendikasının genel başkanı nasıl yorumlayacak?
Eğer hoşlarına gitmediyse ya dikkatini çekecekler, ya da disipline verecekler.
Aman Hasan Hüseyin, sakın bir daha hükümeti veya bakanları eleştirme!
Tarım Bakanı'nı eleştirdi diye Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt MHP'den ihraç edildi.
Senin de bu haklı taleplerin Genel Başkanın veya Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanının hoşlarına gitmeyebilir.

* * *

GENÇLER DE YAŞLILAR DA SOKAKLARDA
Sokak kısıtlamasının olduğu cumartesi ve pazar günleri 'basın kartım' olmasına rağmen Eskişehirspor maçlarının olduğu günler ile çok zorunlu olmadıkça evde kalmayı, kurallara uymayı tercih ediyorum.
Geçtiğimiz cumartesi günü Eskişehirspor Kulübü Başkanı Mustafa Akgören'in 12.00'de basın toplantısı, saat: 16.00'da da Altayspor ile maç olması nedeniyle 19.00'a kadar dışarıda idim.
Sokak kısıtlaması olmasına rağmen insanlar sokak ve caddelerde cirit atıyor. Marketlerin ve manavların önünde sıra bekleyenler var. Yollarda ise sanki normal günlerde olduğu gibi çok sayıda araç gördüm.
* * *
Yaklaşık bir ay kadar öncede gazetelerde okudum.
Taşbaşı civarındaki balıkçıların önünde uzun kuyruklar oluşmuş.
Bazı insanlar kısıtlamaya uyarak evinden çıkmazken, bazıları da elini kolunu sallaya sallaya sokaklarda dolaşıyor.
* * *
Dün de benzer manzaraları Hamamyolu'nda, Adalar'da gördüm.
Yaşlısı da, genci de ya banklara, ya da Adalarda Porsuk Çayı'nın kenarına oturmuş sohbet ediyorlar.
Bazılarında maskeler çene altında, bazılarında ise kolunda.
Aralarındaki sosyal mesafe de hak getire.
* * *
Gerek Valimiz Erol Ayyıldız gerekse İl Emniyet Müdürümüz Engin Dinç'in bu konuda ne kadar hassas olduklarını, taviz vermediklerini de biliyorum.
Elbette ki her vatandaşın başına bekçi, polis dikecek değiller.
Vatandaşların konulan kurallara uymaları gerekir.
Ama uymuyorlar.
Son günlerde vaka sayısı Türkiye de yeniden tırmanışta…
Sebebi de kurallara uymamak ve 'sanki salgın bitti' gibi davranmak.
Gerçi Eskişehir de ciddi bir artış söz konusu değil.
Ama kontroller biraz daha sıklaştırılacak olursa, olası salgının yayılmasının da önüne geçilmiş olunur.
* * *
İl Emniyet Müdürümüz Sayın Engin Dinç ile Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanları zabıta, bekçi, polis kolluk kuvvetlerinin denetimlerini biraz daha sıklaştıracak olurlar sokaklarda, caddelerde gezenleri uyarırlarsa salgının yeniden yayılmasına engel olabilirler.
Bu uyarılardan sonra onların da kısıtlamalara uyacaklarını düşünüyorum.
* * *
DERVİŞ HIRKASI
Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman'a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler.
Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır.
Ve ona sorar;
'Bu kuş senden şikayetçi, neden kanadını kırdın?
Derviş kendini savunur;
-'Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı. Ben suçsuzum' der.
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki;
-'Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikayet ediyorsun?'.
Kuş kendini savunur:

-'Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez. Bunlar Allahtan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.'
Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.
-'Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın' diye emreder.
Kuş o anda;
-'Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın'
diyerek öne atılır.
-'Neden?' Diye sorar Hz. Süleyman.
Kuş sebebini şöyle açıklar:
-'Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın. Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasınlar.'
(alıntı)