En son galibiyeti 2020 senesinde almışız. Yazıyı kaleme aldığımız tarih ise 2021, yani üstünden yıl atlamış. Utanılacak bir tablo ile karşı karşıyayız. İlk yarının son maçı ve en büyük rakibimizler oynuyorduk. Puan farkını üstteki takımlarla 9 puana düşürme şansımız olacaktı. İkinci yarının başında Ankaraspor ile evinde, hemen arkasından Adanaspor ile deplasmanda oynayacaksın. İki haftada puan farkını 3 e düşürme şansın vardı. Sonrası Allah kerim der, ateşi yakardık.
Herkes yazıya neden umutla başladığımı, bu futbolla hala bir umudumuzun olduğunu mu düşünüyorsun diyerek beni eleştirenleriniz olabilir. Ben eldeki verilere bakarım. Puan cetvelini açın düşme potasının üstündeki ilk takım olan Adanaspor'un puanına ve iki hafta içerisinde oynadığı maçlara bakın ne demek istediğimi anlarsınız.
Bir yönetim ve teknik kadro her zaman geleceğe bakmalı. Boluspor maçına hazırlanırken önündeki tabloyu görecek ve galibiyette ne kazanacağını görecek, gösterecek ve anlatacaksın. Aslında bu kadar kolaydı bu maça motive olmak. Sizleri bilmem ama ben bu maçtan mutlak galibiyet bekliyordum. Çünkü tablo aslında karamsar değildi. Ufak bir kıpırdanma ile tablo tersine dönebilirdi.
İki haftadır ortalıkta yönetimin transferi açmak için girişimlerde olduğu yazılıp çiziliyor. Biz bunu teyit edemedik. Aslında bu dönemde transferi açmak daha kolay, çünkü vergi borçları yapılandırıldığı için, vergi borcu yazısı almak gerekmeyecek. Eskişehirspor'da amatöre doğru yol aldığı için alacaklılarda imza vermekten çekinmeyeceklerdir. Ama bunun için gayret ve istek gerekli. Geçmiş yıllarda Kaan Ay Başkanımız 3 milyona Cemali'nin satışından gelen para ile bunu geçekleştirmişti. Çünkü o zaman yönetime talip olan başkan adayı Av.Mustafa Topkaya'da transferi açıyordu. Rekabet bazı şeyleri kolaylaştırıyor. O zamanlar vakit darlığından geleceğe yönelik bir transfer politikası izlenememişti. Ama maalesef o takımda korunamadı.
Sonuçta geçmişe takılı kalıp, geleceği kaybetmeyelim. Önümüzde bana göre güzel bir tablo vardı. Ama bunu camiaya anlatmayıp, transferi açmak için gayret gösteriyoruz beyanatları camiayı sadece oyalıyor.
Göreve geldikleri geçen yıl ilk yarının son Boluspor maçından önce teknik direktörümüz Coşkun Demirbakan'ı göndermekte sakınca görmeyen yönetimimiz, bu sene ilk yarının son maçı öncesi bu cesur kararı nedense alamadı. Bursaspor maçındaki mağlubiyet sonrası camiada kazanlar iyice kaynamıştı. En azından son maça yeni teknik direktör heyecanı ile farklı hazırlanabilirdik. Çünkü çok ciddi anlamda dönüm maçı ve bir anda yönümüzün değişebileceği bir maçtı. Ne yazık ki hiç kimse değerlendiremedi.
Futbolcular 4-5 aydır tek bir kuruş alamıyorlar. Duyduklarımıza göre takım içinde son derece huzursuzluk varmış. Böyle bir ortam varsa bunun nedenleri çok açıktır. Yönetimsel zafiyetler vardır. Sportif direktör ve teknik kadro iç huzuru sağlayamıyordur. Kısacası görevini yapması gerekenlerin görevleri hatırlatılmayınca ve gerekli müdahale yapılmayınca sonuçları işte böyle oluyor.
Göreve geldiklerinin üzerinden yaklaşık 14 ay geçen yönetimimiz üç tane teknik adam değiştirmiş, ama 11 ay,30 hafta galibiyet yüzü göremedik. Artık asıl sorunun sadece teknik direktörler olmadığını görmek gerekir.
Sonuçta küme düşmek dünyanın sonu değil. Elbette bir sürü nedenleri var. Ama bunun bedelini ödemesi gerekenler de var. Sadece İlhan Var'ı göndermekle bu vebalin altından kalkılmaz. O nedenlerden sadece bir tanesidir. Şimdi herkes sorumluluğunu alsın ve küme düşürenler parmağını kaldırsın.