'Çalınmadık kapı,
Girilmedik gönül bırakmayacağız...'
'Şehrimizin ve ilçelerimizin hak ettikleri hizmetleri alabilmeleri için çalışmaya devam edeceğiz...'
'Durmaksızın çalışacağız...'
'İlçelerimizin ne kadar sorunuz varsa,
Şimdiden tespit ediyoruz...'
'İlçemizin kullanma ve içme suyu sorunu varsa (!)
Onu da yine biz çözeceğiz...'
'Onlar her zamanki gibi oldukları yerden eleştirirler,
Biz ise icraat yaparız...'
'Teşkilatlarımız ile birlikte bir olacağız...
Diri olacağız...
Allah yar ve yardımcımız olsun...'
***
Yukarıdaki sözler,
AKP İl Başkanı Zihni Çalışkan'ın AKP Han İlçe Danışma Toplantısında yaptığı konuşmadan kimi ayrıntılar...
Partilerin il ya da ilçe danışma toplantılarını az çok bilirim...
Toplantı başladıktan sonra ilk 10-15 dakika basına açık olur...
Daha sonra, varsa, basın mensuplarına teşekkür edilir,
Toplantının kalan bölümü basına kapalı yapılır...
Bunu en başından kabul etmekle birlikte, iktidar partisi il başkanının diğer ilçelere yaptığı ziyaretlerde ve konuşmalarda da başka bir şey söylediğini okumadım ben...
Merkez Tepebaşı ve Odunpazarı İlçe Belediyelerinin dışında Eskişehir'in 12 ilçesi daha var...
Bu ilçelerin başta şehir merkezi ile bağlantı yolları olmak üzere, çok fazla sorunu var...
Acaba diye soruyorum kendime...
Acaba iktidar partisi bu ilçelerin sorunlarını tek tek tespit ediyorlar mı?
Ulaşımdan tarıma,
Tarımsal giderlerden tarımsal ürünlerin gelir getirmemesine,
Sağlık sorunlarına,
Eğitim sorunlarına,
Çevre sorunlarına karşı ne kadar duyarlılar?
İlçelere gitmeden önce bu sorunlar belirlenip, belli başlı çözüm yolları sunuluyor mu?
Bundan daha önemlisi,
Sorunların belirlenip, listelenmesi bir yana,
O sorunların çözümleri için 'tutulacak sözler' veriliyor mu?
Yoksa,
Alpu Ölüm Yolu için hep söyledikleri gibi,
'O yolu yapmak boynumuzun borcu' diyerek, ipe un mu seriyorlar?
***
Siyaset,
TDK Sözlüğüne göre, basit anlamıyla;
'Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış...'
Aynı zamanda politikayla da eş anlamlı...
Bu kadar düz ve basit bir anlamı olan siyasetin, bizim halkımızın gözündeki ve gönlündeki anlamı hiç de olumlu değil...
'Siyasetçi seçim zamanı gelir,
Bir sürü şey söyler, vaatler verir ve gider...'
Sonra, ara ki bulasın...
'Hani Eskişehir-Alpu Yolunu yapacaklardı?'
'Hani şöyle birkaç okul,
Bir güzel hastane yapacak, doğal gaz hattı getireceklerdi?'
Halk bir dahaki seçime kadar bu ve buna benzer soruları sorup durur birbirine...
İşte o yüzden de siyaset kurumu,
Ülkenin en az güvenilen kurumlarının başında geliyor...
Bu gerçeklik, şehir merkezlerinden ziyade kırsalda çok daha can yakıcıdır...
***
Zira asıl oy potansiyeli şehir merkezleridir...
Partilerin üst düzey yöneticileri, hatta hükümet temsilcileri ilçelerdeki halkla pek az kere yüz yüze gelirler...
Kırsal da asıl yük,
İktidar partisinin temsilcilerinin omuzlarındadır...
Diğer partiler için de öyledir...
O durumlarda da,
Özellikle iktidarların yerel temsilcilerinin ilçelerde istedikleri kadar vaat verme, vatandaşın her isteğine 'olur' demek gibi bir rahatlıkları vardır...
Aynı şey yerel seçimler ve adaylar için geçerli değildir...
Büyükşehir Belediye Başkanı olsun, İl Belediye Başkanı ya da İlçe Belediye Başkanı olsun, sürekli ve ulaşılabilir noktadadır...
Öyle olunca da,
Yapacaklarını vaat ederken çok daha temkinli olmalı, gerçekleştirilebilir şeylerden söz etmelidir...
***
Bu açıdan bakıldığında ben şahsen,
AKP İl Başkanı Zihni Çalışkan'ın, Han İlçe Danışma Toplantısı'nın basına kapalı olan bölümünde de farklı ve yeni şeyler söylediğini düşünmüyorum...
Bu elbette bir tahmin, bir öngörü...
Çünkü Han İlçesinin devlet tarafından karşılanması gereken en büyük gereksinimi nedir?
Sahip olduğu tarihi mirasın hakkıyla değerlendirilmesi...
Frig Vadisi ve Han ilçesi yerleşiminin altında olduğu söylenen yeraltı şehrinin ortaya çıkarılması...
Peki bu il başkanının vereceği sözle gerçekleşebilecek bir şey mi?
Belediyeler aracılığıyla yapılabilecek bir şey mi?
Değil...
Direkt Bakanlık ve Devlet kurumları eliyle olması gerekiyor...
Bugüne kadar da devlet Han'a bu konuda bir dirhem destek olmadığına göre;
Zihni Çalışkan ne yapsın,
Siyaseten birkaç söylemekten başka?