Geçen haftaki 'İnsan Makineye Karşı' başlıklı yazımda özellikle yapay zeka teknolojilerinin işgücü ve istihdam açısından yaratabileceği sorunların altını çizmiştim ve bu konuyla ilgili kendi yaklaşımı bu hafta detaylandıracağımı vurgulamıştım. Bu konuda benim yaklaşımım, Almanların Endüstri 4.0 yaklaşımı yerine, Japonların Toplum 5.0 yaklaşımıdır. Toplum 5.0 yaklaşımı, yapay zekanın ve diğer dijital teknolojilerin insan odaklı bir şekilde kullanılmasını hedefleyen bir yaklaşımdır. Toplum 5.0, Japonya'nın 2016 yılında ortaya attığı bir kavramdır ve Endüstri 4.0'ın insan odaklı bir versiyonu olarak değerlendirilebilir. Yapay zekanın yaratabileceği sorunlara karşı, Toplum 5.0'nin daha uygun olabileceği mutlaka değerlendirilmelidir. Böylece gelir dağılımının sermaye sahiplerinin lehine hızla bozulmasına engel olmak ve büyük toplumsal sorunların önüne geçmek mümkün olabilecektir. Toplum 5.0, yapay zekanın ve diğer dijital teknolojilerin toplumun refahını artırmak için kullanılması anlayışını temsil eder. Bu yaklaşım, teknolojinin sadece ekonomik verimlilik ve üretim süreçleri üzerinde odaklanmamasını, aynı zamanda insanların yaşam kalitesini iyileştirmesini hedefler. Yapay zeka ve diğer teknolojilerin insan merkezli bir şekilde kullanılması, toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı, insanların katılımını teşvik etmeyi ve toplumsal sorunlara çözüm üretmeyi amaçlar.
Bu konuyu biraz detaylandırmak gerekirse, Toplum 5.0'ın avantajları insan merkezli yaklaşıma sahip olmasıdır. Endüstri 4.0, üretim süreçlerindeki otomasyon ve verimlilik artışına odaklanırken, Toplum 5.0 insanların refahını ve toplumsal ihtiyaçları ön plana çıkarır. Toplum 5.0, teknolojinin insanların yaşam kalitesini artırmak için kullanılmasını teşvik ederken, yapay zekanın yanlış kullanımı veya etik sorunlarına dikkat çeker. Toplum 5.0'ın Endüstri 4.0'a göre bir diğer avantajı sosyal eşitsizliklerin giderilmesi konusundaki yaklaşımlarıdır. Yapay zeka ve otomasyon teknolojileri, bazı sektörlerde işsizlik riskini artırabilir ve beceri dönüşümü gerektirebilir. Toplum 5.0, bu sosyal eşitsizlikleri azaltmak için yapay zekanın kullanımında adalet ve kapsayıcılık ilkesine odaklanır. Toplum 5.0 yaklaşımında yapay zeka projelerinin toplumsal fayda sağlaması, insanların katılımı ve çeşitliliği teşvik edilmesi,fırsat eşitliği ve dijital uçurumun azaltılması gibi konular önemlidir. Ayrıca Toplum 5.0 cinsiyet eşitliği gibi konularda yapay zeka sistemlerinin ön yargılı veya ayrımcı kararlar alması konusunda regüle edici olabilir. Tüm bu çerçevede,Toplum 5.0, yapay zekanın kullanımında etik kurallara uyumu teşvik eder ve etik standartların belirlenmesi için toplumun katılımını sağlar. Toplum 5.0 yaklaşımında yapay zeka sistemlerinin şeffaf, hesap verebilir ve adil olması önemli bir odak noktasıdır.Yapay zeka kullanımı, kişisel verilere ilişkin sorunları da beraberinde getirebilir. Toplum 5.0'ın Endüstri 4.0'a göre bir diğer avantajı,kişisel verilerin gizliliği ve güvenliğine ilişkinilkelerin önemini daha fazla ön plana çıkarmasıdır.Toplum 5.0, Endüstri 4.0'a göre sürdürülebilirlik ve çevresel faktörler bağlamında da ön plana çıkan yaklaşımlara sahiptir. Yapay zeka ve diğer teknolojilerin kullanımı, çevresel etkileri de azaltma konusunda fırsatlar sunmaktadır. Toplum 5.0'ın sürdürülebilirlik ve çevresel faktörlerin dikkate alınması iklim değişiklikleriyle mücadele anlamında da önem taşımaktadır. Yapay zeka ve diğer dijital teknolojilerin yoğun bir şekilde kullanılması, enerji tüketimini artırabilir ve çevresel kaynakları daha fazla kullanabilir. Toplum 5.0 ise teknoloji kullanımında çevresel sürdürülebilirliği gözetir ve yeşil teknolojilere odaklanır. Örneğin, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynakları ve çevresel etkilerin azaltılması gibi konular, Toplum 5.0'nin hedefleri arasındadır.Yapay zeka ve diğer teknolojilerin sürdürülebilirlik açısından değerlendirilmesi önemlidir. Bu, enerji verimliliği sağlayan algoritmaların geliştirilmesi, çevresel etkilerin azaltılması için yenilikçi çözümlerin bulunması, geri dönüşüm ve atık yönetimi gibi konuları içerir. Toplum 5.0, teknolojik gelişmelerin çevreye olan etkilerini azaltmayı ve sürdürülebilir bir geleceği hedeflemeyi amaçlar.
Görünen o ki, önümüzdeki birkaç yıl insanlık ve makine etkileşiminin çok üst seviyeye taşınmasına bağlı ciddi riskler içeren yeni bir devrin başlangıcı olacaktır. Bu devrin başlangıcı sürecinde, Toplum 5.0 yaklaşımı gibi insan odaklı bir perspektif benimsemek, bu riskleri azaltmak ve teknolojiyi insan ve toplum lehine kullanmak için bir yol sunar. Yapay zeka ve diğer dijital teknolojilerin insanların refahını artırmak, sosyal eşitsizlikleri azaltmak, kişisel verilerin gizliliğini ve güvenliğini korumak, çevresel sürdürülebilirliği sağlamak ve etik standartları önemsemek amacıyla kullanılması gerektiğini vurgular.Bu bağlamda, Toplum 5.0'nin prensiplerini benimseyerek yapay zekanın gelişimini yönlendirmeli ve toplumun ihtiyaçlarına ve değerlerine uygun şekilde kullanılmasını sağlamalıyız. İnsanların yaşam kalitesini iyileştirmek, eşitsizlikleri azaltmak ve çevresel sorunlara çözüm bulmak için yapay zekanın potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.Bu süreçte, kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği ve paydaş katılımı önemlidir. Etik kuralların belirlenmesi, yapay zeka sistemlerinin şeffaf, hesap verebilir ve adil olması için çabalar gösterilmelidir. Ayrıca, eğitim ve beceri geliştirme alanında yatırımlar yaparak insanların teknolojiye uyum sağlamasını ve yapay zeka çağında rekabet edebilmesini desteklemeliyiz.Toplum 5.0 gibi insan odaklı bir yaklaşımı benimseyerek, teknolojiyi kontrol altında tutmalı, insan refahını ve toplumsal faydayı merkeze almalıyız. Bu noktada, yöneticiler, politika yapıcılar, teknoloji şirketleri ve toplumun genelindeki bireyler olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Yapay zekanın etik kurallara uygun bir şekilde kullanılması için yasal düzenlemeler yapılmalı ve denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Ayrıca, eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına önem vermeliyiz. İnsanları yapay zeka teknolojileri hakkında bilgilendirmeli, farkındalıklarını artırmalı ve bu alandaki becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmalıyız. Böylece, yapay zekanın sunduğu fırsatları daha iyi değerlendirebilir ve potansiyel risklere karşı daha hazırlıklı olabiliriz.Son olarak, işbirliği ve diyalog önemlidir. Farklı paydaşlar arasında iletişim ve işbirliği kurarak, yapay zekanın etkilerini ve kullanımını tartışmalı, ortak çözümler üretmeliyiz. Sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, teknoloji uzmanları ve endüstri temsilcileri arasında düzenli olarak yapılan toplantılar ve çalıştaylar, bilgi ve deneyim paylaşımını sağlayarak daha iyi bir anlayış ve işbirliği ortamı oluşturabilir. Tüm bu çabalar, yapay zekanın insan ve toplum lehine kullanılmasını sağlayacak ve olası riskleri minimize edecektir.Bu şekilde, yapay zekanın potansiyel tehditlerini azaltırken, onun sağladığı fırsatları en iyi şekilde değerlendirerek ilerleyebiliriz.
İnsan makine etkileşimi ile ilgili bu iki yazılık serinin sonunda yapay zeka devi OpenAi'nın CEO'su Sam Altman'ın görüşlerine yer vermek istiyorum. Altman 'şu anda tanık olduğumuz tablo hesaba katıldığında, önümüzdeki on yıl içinde yapay zeka sistemlerinin birçok alanda uzman becerisi gerektiren düzeyi aşacağı ve günümüzün en büyük şirketlerinden herhangi biri kadar üretken biçimde faaliyet gerçekleştireceği öngörülebilir' diyor.Yapay zekanın tehditlerini minimize etmek içinnükleer enerji örneğine atıfta bulunan Altman, yakın gelecekte insanları ve doğayı radyasyonun zararlı etkilerinden korumak amacıyla imzalanan küresel nükleer güvenlik ve koruma çerçevesini gözeten Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na (IAEA) benzer bir yapay zeka yönetim birimine ihtiyaç duyacağımızı dile getiriyor.Sonuç olarakgeleceğin şekillenmesinde yapay zekanın etkisi giderek artacak. Bu nedenle, insan ve makine arasındaki etkileşimin sağlıklı ve dengeli bir şekilde yönetilmesi büyük önem taşımaktadır. İnsanlar olarak, yapay zekanın gelişimini sadece teknolojik bir ilerleme olarak değil, aynı zamanda toplumumuzun ve geleceğimizin şekillenmesinde etkili bir araç olarak görmeliyiz.İnsan odaklı bir yaklaşım benimsemek, yapay zekanın potansiyelinden en iyi şekilde yararlanırken, insanların refahını, sosyal adaleti, çevresel sürdürülebilirliği ve etik değerleri gözetmemizi sağlayacaktır.
Herkese iyi haftalar diliyorum.