Sevgili okurlar; Allahüteala'nın yeryüzünde affetmediği günahların başında insanların zayıflara, çaresizlere ve aciz olan kimselere eziyet etmesi gelir.

Yakın tarihimizde bize örnek olacak zalimlere göz attığımız zaman dünya genelinde Kaddafi'yi, Irak'ta Saddam'ı ve daha bir çok ülkede zalim idarecilerin sonlarının ne olduğunu hayretler içinde görürüz.

Geçmiş dönemlerde en büyük zalimlerden olan Firavun'u Allahüteala, önce denizi açıp O'nun ordusunun biraz yürümesine izin vermiş, daha sonra ise denizde gark etmiştir. Hazinelerinin anahtarlarının 15 deve yükünden fazla olduğu Kur'an'da yazılı olan Karun ise tanrılık iddiasında bulunup daha sonra Allah tarafından gönderilen sivrisineğin burnuna girmesi neticesi, kafama balyozla vurun ki sinek çıksın diye kafasına balyozla vurdura vurdura helak olup gitmiştir.

Saddam ile Kaddafi ise yakalanarak biri tuvalette, biri hücrede ecellerini tamamlamışlardır.

İslam'da ve diğer dinlerde Allah kendi haklarını kendinde saklamış ama kullarının birbirlerine geçen haklarına asla karışmamış, kendi yarattığı halde hakların helalini kullarına bırakmıştır.

İnsanoğlu yaşantısında önce ailesine, sonra insanlara zulüm yapmaktan şiddetle kaçınmalıdır. İbadetlerin hesabını yaradanına verirken, kulun hesabını da ancak kulak vererek kurtulabilir. Ermenek'te bekleyen 18 canın hesabını kim verecek? Onlara zulmedeni kim bağışlamaya yetkilidir? 20 lira kazanma yerine 10 lira kazanmayı yeğlese de öncelikle onların güvenliğini sağlasa, helalinden az kazansa daha iyi olmaz mıydı?

Bir yetimin feryadını, ahını kim dindirebilir? Bir babanın yerini kim tutabilir, onun şefkatini başka kim verebilir? Bütün bunların hesabını kim verip de cennete gidecektir?

Onlar da bunu bilerek fani hayat için bir yetimin gözyaşını dahi dikkate almalıdır. Zulümle kimse abad (ihya) olmamıştır. Bir patron işçisine zulümle bir şey yaptırırsa (hakkını vermezse) isterse 20 cami, 50 okul yaptırsın İslam inançlarına göre cennet yüzü göremez. Hz. Muhammed AS. 'Güleryüz sadakadır' buyurmuştur. İşlerimizi yaptırırken asık sura ve gücümüz olsa bile kaba kuvvetle değil de nezaket ve hoşgörü ile iyi sözlerle işimizi yaptırmamız, Allah katında aynı zamanda sadaka yerine geçecektir.

'Kim zulmederse nefsine zulmeder' sözü bize çok şeyleri zaten anlatmaktadır. Zulmün ilk başlangıcı Hz. Adem'in oğlu Kabil'in kardeşi Habil'i öldürmesiyle ve şeytanın ığvasıyla (kandırma) başlamıştır ve günümüze kadar da dünyanın her tarafında devam etmektedir. Saltanatta bir gün fazla kalabilmek için kendi halkına varil bombası atan Beşar Esad acaba nasıl can verecektir? Bütün bunları sağ olursak bekleyip göreceğiz.

Mısır'da özgürlük istiyorlar diye gerçek mermilerle kardeşi kardeşe vurduran Sisi'nin akıbeti de diğer zalimlerden farklı olmayacaktır. Ama yüce Rabbim ne kadar müsaade edecektir, onu da kendi bilir.