Sabah FK Karagümrük maçını yazmak için bilgisayarımın başına oturdum ama öğleden sonra yönetimin basın açıklaması yapacağını okuyunca beklemeye karar verdim.
Basın açıklamasından sonra da maç için ne yazarsak yazalım hiç bir anlam ifade etmeyecekti. Maçı kazansak ne, kaybetsek ne olacaktı. Bizim sorunlarımız çok başka yerlerde idi. İkinci yarının başlamasıyla birlikte alınan puanlar birden bire camiaya umut aşılamış, neredeyse kaybolan heyecanımız yeniden canlanmıştı. Menemenspor maçından sonra bile umutlarımız devam ediyor, bu ligde bizde varız diyorduk. Yeni yönetim ile birlikte birlik ve beraberlik yeniden canlanıyordu. Bu başarı bazılarını rahatsız etmiş olmalı ki, yine dosyalar ortaya çıkmaya başladı. Demek ki Mustafa Akgören ve yönetiminin başarılı olmasından korkuyorlardı. Sanırım Eskişehir'de bu takım dip yapsın, küme düşsün, sonra bu borçları ödesinler, ondan sonra bu takım gene bizim olsun diyenler var. Kısacası bu kulübün altını oyanların olduğu apaçık ortaya döküldü. Önce bunlarla mücadele etmek gerekiyor.
Fakat herkesin unuttuğu bir gerçek var. Takımın küme düşmesi borçları bitirmez ama alacakları yıllarca bu kapıda bekletir. Dün 'imza vermeyenler' veya 'imza verme diyenlerin' eline de hiç bir şey geçmez. O nedenle yönetime diyorum. Önce bu insanlara boyun eğmeden, Eskişehirspor duruşundan taviz vermeden ilerleyin. Eskişehirspor düşmanlarının hala içimizde mevcut olduğunu üzülerek görüyoruz.
Biz yönetimin yapmış olduğu çağrıya gelelim. Yıllardır kılıç gibi ensemizde duran FİFA dosyalarını kapatmadan bu düşmanları da susturamayız. Onun için şehrin ciddi anlamda birleşmesi lazım. 1965 TL bazı insanlar için inanın çok cüz-i miktar. Hatta şehrimizde bunun 10 katını, 100 katını dahi verebilecek kişiler, firmalar, dernekler, odalar var.
Benim buradan haddim olmayarak yönetime naçizane iki tane önerim var. Bu toplanan yardımlarda mutlaka şeffaf olun. Bir ikincisini yapma şansınız olur. Bir de bu 1965 bağışını yapan herkese vergi levhası gibi, diploma gibi çerçeveyle asılabilecek bir belge verin. Bağış yapan esnaf, ticarethane, fabrika veya kişiler bunu dükkanlarına, işletmelerine asabilsinler. Bu belge bu kişilerin onur belgesi olsun. Ben alışveriş için girdiğim bakkalından, kasabına, kuyumcusundan, avukatına kadar aklınıza gelebilecek herkeste bunu göreyim ki onun nasıl bir Eskişehirli olduğunu bileyim. Şehrimizde 1965 TL'yi veremeyecek binlerce taraftarımız var. Onlarda bu belgenin ne kadar önemli olduğunu şehre hissettirebilirlerse asıl katkıyı gene onlar yapmış olurlar. İşte bu nedenle bu bağışı yapanlara verebileceğiniz en güzel hediye bu 'aidiyet duygusu' olur. Kısacası yardımlar lafta kalmasın. Bir amaca ve hedefe yönelik olsun.
Yazımıza son verirken takımımıza söyleyeceğimiz tek şey 'sportif başarının bu yardım kampanyalarını ateşleyecek en büyük etken' olduğunu unutmadan önümüzdeki maçlara hazırlanalım.