Abicim,
Dün bir yazı yazdım;
Keşke yazmaz olsaydım…
Arayan arayana…
Ne cep telefonum sustu bir saniye,
Ne de gazeteninki…
Bir elimde cep telefonu, diğerinde telefon ahizesi…
Ben ne gazeteciymişim, ne paha biçilmez bir köşe yazarıymışım…
Kendim bile şaştım kaldım bu işe…
***
Abicim,
Ne övgüler, ne övgüler…
'Eskişehir'deki tek gazeteci sensin' dedi, bir tanesi…
Hele bir tanesi dedi ki,
'Bizim partinin genel merkezinde senden başkası konuşulmuyor…
O güzel yazında ortaya koyduğun öneri öylesine benimsenmiş ki,
Bütün belediye başkan adaylarına bu projeyi hayata geçirmeleri için senet imzalatmışlar…'
Bir başkası da şunu söyledi;
'Ben zaten senin ne cevher olduğunu biliyordum canım…
Hele dünkü yazın,
Hele dünkü yazın…
Çerçeveletip evimin duvarına asacağım…'
Tabi ben her birine cevap veriyorum;
'Aman efendim lütfettiniz,
Teşekkür ederim…
Ben sizler için varım…' a kadar götürmüşüm işi bir ara…
'Biraz alçakgönüllü ol' dedi, gazetedeki arkadaşlardan biri;
Bir diğeri hemen karşı çıktı abicim…
'Yok yok alçakgönüllü olma o kadar, gerçek zannederler…'
Baktım uzayacak tartışma, hepsini kovdum…
'Ben tek başıma yaparım her şeyi' dedim…
'Ben, ben, ben, ben, ben, ben…'
Kendimi bir anda Terry Gilliam'ın 'Brazil' filminde hissettim, eni konu…
Zavallı Sam'in çaresizliğini ta iliklerimde hissettim…
***
Abicim,
Nerelerden girdik nerelerden çıktık değil mi?
Dedim ya,
Keşke yazmasaydım o yazıyı…
Benim sevgili okurlarım şimdi benden, 'hep daha iyi yazılar' bekleyecekler…
Şimdi ben nereden bulup yazacağım o yazıları abicim…
Hatta hepsi telefonu;
'Senden hep böyle güzel yazılar bekliyoruz' diye kapatıyorlardı…
'İşte' dedim kendi kendime;
'Ben buyum işte…'
Egom doldu doldu, öyle bir doldu ki, şişti kaldı…
***
Abicim,
Bundan sonra bu şehirde ben ne dersem o olur…
Ben bir yazarım,
Herkes başını önüne eğer ve kaderine razı olur…
Beyaza siyah derim, herkes inanır…
Olmazı oldurur,
Durmazı durdurur,
Duymazı duyururum…
Zaten bunlar beni anlamaz abicim…
Bunlar utanmaz, aptal, şapşal, hiçbir şeyden anlamaz boş kafalıdırlar…
Hele biri çıkıp beni eleştirmeye kalksın…
Bak ne yaparım ben ona…
Doğduğuna pişman ederim şerefsizim…
***
'Ben ne mi diyorum?'
Asıl sen ne diyorsun abicim?
Abicim, sen bile anlamıyorsun beni…
Abicim sen ne kalın kafalı adamsın…
Sen nasıl benim düşündüğüm gibi düşünmez, sen nasıl benim yazdıklarımın tersini düşünürsün?
Sende hiç mi kafa yok abicim?
Abicim…
Abici…
Abic…
Abi…
Abi…
Aaaaa?
'Sen de mi abicim?'