İl Milli Eğitim Müdürlüğü, müdürlüğü boş olan168 okulun isimlerini duyuruya çıkarmıştı. Listede yer alan okulların birinde müdürlük yapmak isteyenler 22 Eylül mesai bitimine kadar müracaatlarını yaptı.

MÜLAKAT BAŞLADI
Eğitim kurumu yöneticiliğinde değerlendirme sonuçlarına bağlı olarak (75 puan altında kaldıkları için) müdürlük görev süresi uzatılmayanlar, daha önce müdürlük görevinde bulunmuş olanlar ile öğretmenliğinde 8 yılı doldurmuş ve bugüne kadar müdürlük görevinde bulunmamış olanlar, şube müdürü ve daha üst kadrolarda görev yapmış olanlar okul müdürlüğü için başvuruda bulundu. Milli Eğitim Müdürlüğü ilan ettiği boş okulların üç katı sayıda kişiyi mülakata çağırmaya önceki gün başladı. Boş olan 168 eğitim kurumuna müdür olabilmek isteyen 504 kişi 23 Ekim Perşembe gününe kadar mülakata girecek. Mülakat sonuçları 24-28 Ekim tarihleri arasında açıklanacak. Yeni müdürler 13-18 Kasım tarihleri arasında yeni okullarında göreve başlayacak. İki sendika başkanı da okul müdürü olabilmek için mülakata girecek.
KARAMAN'IN OKUL
MÜDÜRLÜĞÜ KESİN
İlk değerlendirmede Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Muammer Karaman 18,19 puanla 108'nci, Eğitim-İş Şube Başkanı Ebru Subaşı Sungar 13,67 puanla 251'nci sırada yer aldı. Bakalım bu iki sendika başkanı mülakat sonucunda okul müdürü olabilecekler mi? Son yapılan rotasyonlarda sanki İl Milli Eğitim Müdürünün amiri pozisyonundaymış gibi görüntü sergileyen Karaman'ın okul müdürü yapılacağı daha şimdiden kesin. İktidar yanlısı bir sendikanın başkanına hangi Milli Eğitim yöneticisi mülakatta düşük puan verebilir. Bakalım Karaman, kendisini hangi okulun müdürü yapacak? Ebru hanımı ise 'Biz sendika ayrımı yapmıyoruz. Bakın Eğitim-İş Başkanını bile okul müdürü yaptık' demek içen müdür yaparlar mı? Ben bunun olacağını hiç sanmıyorum. Belki benim yazdığımı yanlış çıkarmak için Sungar'ı okul müdürü yapabilirler(!) Şu bir gerçek ki, Eğitim camiasında 'AKP iktidarında Eğitim-İş Başkanını okul müdürü yaparlar mı?' görüşü hakim.

İLK 50'DEKİ İSİMLER
MÜDÜR OLACAK MI?
İlk yapılan değerlendirmede ilk 50'nin içinde yer alan Eğitim Bir-Sen üyesi olmayan eğitimciler Harun Sever (3), Recep Şen (4), Ramazan Kılıç (8), İbrahim Bal (12), Erdem Uras (14) Yalçın Fazıl Eker (19), Hakkı Er (28), Timur Faruk Yatmaz (31), Canip Karatepe (33), Ömer Faruk Tuncer (34), Samet Yağcıoğlu (44), Veyis Kiracılar (50) mülakat sonrasında 168 okuldan birisine müdür olabilecekler mi? 75 Puan değerlendirmesinde olduğu gibi yine kıyıma mı uğrayacaklar? 168 okulun yine büyük çoğunluğunda iktidar yanlısı sendikanın üyeleri mi müdür olacak? İl Milli Eğitim Müdürü her zaman yaptığı gibi mülakatta da yine Eğitim Bir-Sen'in her dediğini yapacak mı?

ERTUĞRUL BAKİ
ÖNÜNDEKİ
321 KİŞİYİ
GEÇEBİLECEK Mİ?
İlk değerlendirmede 10,35 ile 431'nci sırada yer alan Eğitim Bir-Sen Eskişehir Şubesi Başkan Yardımcısı Ertuğrul Baki, önündeki 263 kişi ve ona artı olarak 2011 yılında yapılan Müdürlük sınavını kazandıkları için direk mülakata çağrılan 58 kişiyi sollayıp, ilk 168'e girebilecek mi? Ertuğrul Baki önündeki 321 kişiyi geçip, okul müdürü olursa, ortalık toz duman olur. Böyle bir olay yaşandığı takdirde birileri çıkıp, 'Baki bileğinin hakkıyla okul müdürü oldu' diye sakın demesin. Çünkü bu anlattıklarına kargalar bile güler. Yeni okul müdürleri belirlendikten sonra da sular durulmayacak. Eskişehir eğitimi yine mahkemelik olacak…

*

Cumartesi
Hikayeleri

HAYATA HEP GÜZEL BAKMAK

Hastanenin bir koğuşunda üç kötürüm bulunuyordu. Bunlardan koğuşa ilk gelen pencerenin önüne, ikincisi ortaya, üçüncüsü ise kapı kenarına yatırılmıştı.

GÖRDÜKLERİNİ
ANLATIYORDU
Ortadaki hasta iyimser bir adam olduğu için, neşeli konuşmalarıyla ötekileri eğlendiriyor ve kederlerini azaltmaya çalışıyordu. Soğuk bir kış gecesi, pencerenin yanındaki hasta öldü. Onu kaldırdıktan sonra ortadaki hastayı pencerenin önüne, kapının yanındakini de ortaya yatırarak, boşalan yere yeni bir hasta getirdiler.
Pencerenin önüne alınan iyimser hasta, dışarıda gördüklerini anlatmaya başladı. Yol kenarındaki parkı, dev çınar ağaçlarını, cıvıldaşan kuşları işlerine koşan insanları, neşeli çocukları ve karşı dağlardaki çiçek dolu tarlaları uzun uzun anlatarak, çaresiz durumdaki arkadaşlarını rahatlatıyordu. Adam kısa bir süre sonra, gelip geçenlere isimler takmaya başladı. Öteki hastalar, artık sabah işe gidenlerin, seyyar satıcıların ve akşam vakti yorgun argın eve dönenlerin öykülerini dinleye dinleye, onları gözleri önünde canlandırıyordu.

SİMSİYAH BİR DUVAR
Kısa bir süre sonra hastanenin ruha ağırlık veren havası dağılmış ve türlü geçmek bilmeyen can sıkıcı saatleri tatlı öyküler doldurmuştu. Bir gün ortadaki hastanın aklına bir fikir geldi. Eğer pencerenin önündeki hastaya bir şey olursa oraya kendisi geçecek ve onun öykülerini dinlemektense, dışarıdaki renkli ve canlı yaşamı kendi gözleriyle görecekti. Bu düşünce günlerce kafasına yer etti. Yattığı yerden hep bunu düşünüyor ve çareler araştırıyordu. Sonunda onu da buldu. Pencerenin önündeki hastaya bazen kalp krizleri geliyordu. Adam bu durumda komodinin üzerindeki ilacına güçlükle uzanıyor ve odada hasta bakıcı olmadığından ilacı kendisi alıyordu. Bir gece, pencere önündeki hastaya yine bir kriz geldiğinde, ortadaki hasta büyük bir gayretle doğrularak onun ilacını devirdi. Şişe yere düşmüş ve paramparça olmuştu. Ertesi sabah, pencerenin önündeki hastayı ölü buldular. Ve onu kaldırdıktan sonra, ortada yatan hastayı cam kenarına geçirdiler. Adam göreceği manzaranın heyecanıyla dışarıya baktığında beyninden vurulmuşa döndü.! Pencerenin bir kaç metre ötesinde, simsiyah bir duvardan başka hiçbir şey yoktu...

FOTO ŞAKA

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı: Necdet Bey, bakıyorum yeni okulunda eğitim dışındaki her şeye burnunu sokuyormuşsun. En iyisi seni taşımalı eğitimin başına getirelim. Böylece köydeki çocuklarımızı arkadaşının servis firmasına taşıttırarak, taşımalı eğitimin 'LİDER'i olursun!..
Meserret İnel İlkokulu Müdürü Necdet Gözal: Bakan bana 'LİDER'i olursun derken laf mı soktu? Ah Necdet ah! Okula iş yaptırdığın fotokopi, servis ve temizlik firmalarının sahipleriyle arkadaş olursan, sen daha çok laf yersin.