Toplumca sanki 'ölümü görünce sıtmaya razı olmak…' gibi bir ruh hali içine girdik.

Savaş vampirlerinin pompaladığı medyatik yutturmacalar bizleri öylesine mankurtlaştırdı ki, birçok sorunumuzu unutur olduk…

Örneğin, sanki 'eğitim' diye bir sorunumuz yok…

'İçimizi dışımızı savaş pisliklerinin sardığı bir ortamda eğitimi düşünmenin sırası mı?...' diyebilirsiniz.

O zaman size ATATÜRK'ün şu güzel sözünü anımsatayım:

'Eğitimdir ki bir ulusu ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder…'

Son yıllarda toplumumuzda yaşanan sefaletin temel nedenlerinden birisi 'eğitim' değil mi?

Yaşamın tüm güzelliklerini yok eden 'savaş', ne yazık ki en önce ve en çok çocuklarımızı yakıyor. O nedenle 'ölümü de sıtmayı da başımızdan defetmek zorundayız...'

Defetmek için önce azim ve kararlılık gerekiyor. Sonra karınca kararınca da olsa, aklın ve bilimin yol göstericiliğinde uzun ince bir yürüyüşe çıkmak…

'AKP'NİN EĞİTİM KARNESİ'

CHP Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Gaye USLUER, AKP'nin unutturmaya çalıştığı eğitim sorunlarımızla ilgili olarak yaptığı doğru tespit ve değerlendirmelerle belleklerimize can suyu veriyor.

Okullarımızda birinci dönemin sona erdiği gün, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nun CHP'li üyeleri adına Sayın USLUER'in açıkladığı 'AKP'nin Eğitim Karnesi' çok anlamlıydı.

Bu açıklamadan ve karneden bazı alıntıları sizlerle paylaşmak istiyorum:

· '17 milyonu aşkın öğrencinin karne aldığı bugün maalesef Güney Doğu'daki 179 okuldaki 81 bin öğrenci bu heyecanı yaşayamamaktadır.'

· 'Dahası hizmet içi eğitim bahanesi ile öğretmenleri bölgeden çeken hükümet bölgede kalan öğrencilerin, çocukların can güvenliğini dahi sağlayamamakta her gün yeni çocuk ölümleri haberleri gelmektedir.'

· 'Yani AKP hükümeti eğitim konusunda 13 senedir, başladığı 1. sınıfı geçememekte devamlı sınıfta kalmaktadır.'

· 'Sahte öğretmenlerin atanması, Fatih projesini tamamlayamama, TÜRGEV gibi yandaş vakıflara eğitimi teslim etme, 644 bin öğrencinin okula devam etmemesi gibi onlarca konu AKP'nin eğitim karnesinin zayıf olmasının başlıca etkenlerindendir.'

·'Evrensel değerlere bağlı çağdaş eğitim süreklilik ister.'

·'Kayıtlı olmasına rağmen 644.448 öğrenci okula gitmemiştir.

AKP'nin Karnede '0 (sıfır)' aldığı dersler şunlar:

- Çağdaş Eğitim

- Mahkeme Kararlarına Uyma

- Liyakat Esasına Göre Yönetici Atama

- Bağımsız Karar Alabilme

- TEOG Sınavlarını Planlayabilme

Karnede AKP, ' Dindar ve Kindar Gençlik Yetiştirme' ve ' Cemaatlerle İlişkiler' derslerinden ise '100 (Yüz)' tam puan alıyor…

Sayın Gaye USLUER'i eğitim alanımızla ilgili çalışmaları için kutluyor, başarılarının sürmesini diliyorum.

'OKULUN TOPLUMSAL İŞLEVİ'

Küçük torunumuzun karne tatili dolayısıyla birkaç gündür eşimle birlikte Ankara'dayız. Dondurucu soğuklara rağmen çocuklarımızın ve dostlarımızın sıcaklığı içimizi ısıtıyor. Ayrıca katıldığımız bazı kültürel etkinliklerde de kara günlere inat umutlarımız ısındı.

Ankara'da 1993 yılından beri 24 – 31 Ocak tarihleri arasında geleneksel olarak yapılan 'Adalet ve Demokrasi Haftası' etkinlikleri sürüyor. Uğur Mumcu Vakfı'nın öncülüğünde, onlarca STK'nın katılımıyla Çankaya ve Yeni Mahalle Belediyelerinin katkılarıyla gerçekleştirilen bu etkinlikler, katılım ve kalite yoğunluğuyla Türkiye'ye örnek olacak özellikler gösteriyor.

'23. Adalet ve Demokrasi Haftası Etkinlikleri' içinde, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı (KEVAF) tarafından 27 Ocak 2016 Çarşamba günü, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde düzenlenen 'Köy Enstitüleri Işığında Okulun Toplumsal İşlevi' konulu paneli, EĞİT-DER Eskişehir Şubesi Başkanı Emin DAĞLI arkadaşımızla birlikte izledik.

Vakıf Yönetim Kurulu üyesi Tane Güral ÖZEK'in yönettiği panele konuşmacı olarak KEVAF Başkanı Erdal ATICI, Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cahit KAVCAR ve EĞİTİM SEN önceki MYK üyesi Öğretmen Cemal ÜNLÜ katıldılar.

Bir bilim insanı titizliğiyle eğitim tarihimizin kısa bir özetini yaptıktan sonra günümüz eğitim sistemini irdeleyen Cahit KAVCAR'dan beni etkileyen birkaç alıntı:

· 'Her devrim kendi eğitim sistemini kurmayı ve geliştirmeyi amaçlar. Bu bağlamda Cumhuriyetin ilk eğitim kurumları olan Hukuk Mektebi, Mülkiye Mektebi, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Köy Enstitüleri çok önemlidir.'

· 'Bir okul ancak içindeki öğretmen kadar iyidir.'

· 'Son yıllarda MEB tarafından dayatılan 4'lük sistem ve özellikle Arapça öğretim programı 'eğitimin dinselleştirilmesinin' açık örneğidir.'

·'Tarihin akışı hep olumludan yanadır, bu nedenle yılmak yok.'

KEVAF Başkanı Erdal ATICI'nın 'Köy Enstitülerinin Toplumsal İşlevi' konusunda yaptığı akıcı sunum ise bellekleri ve bilinçleri tazeleyen nitelikteydi.

1980'li yılların sonunda gencecik döneminde Eskişehir'de görev yapan ve öğretmen örgütlenmesinde birlikte çalıştığımız Cemal ÜNLÜ kardeşimizi de gurur duyarak izledim. Cemal'in 'yepyeni bir eğitim modeli gerekiyor' diye söze başlayarak ve 'öncelikle eğitimi aileyle buluşturmak gerekiyor' diye sürdürerek, coşkuyla ve kararlılıkla yaptığı sunum tüm izleyicilerin ilgisini çekti.

Cemal ÜNLÜ'nün sunduğu 'yeni eğitim modelinin' çağdaş eğitim çevrelerinde ilgi çekeceğine inanıyorum.

Unutmamak ve unutturmamak için anıları, bilinçleri ve umutları tazelemek ve paylaşmak gerekiyor.

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…