Kayyum abi, ben bu muhaliflere hep söylüyorum, kayyum iyidir bak, diye.

Ama muhalifler işte.

Muhalif olacaklar ya illa.

'Çarşı her şeye karşı.'

Tutturuyorlar, kayyumun nesi iyi diye.

Nesi iyi olacak, duyumunu arttırır insanın.

Pis pis, manalı manalı sırıtıyorlar.

'Hele don gömlek sabahları, tıraş olacağını duyarsın' değil mi, diyorlar.

Ne alaka?

Evet Kayyum abi, ben de öyle diyorum zaten.

Ne alaka, diyorum.

Saygılar Kayyum abi.

Hürmetler.

***

Ağızlarında bir Edip Cansever.

Şair miymiş neymiş.

Kayyum abi, sen o kadar önemli devlet işleriyle uğraşırken…

Bunların uğraştığı şeye bak.

Şiir şair zamanı mı şimdi?

***

Hele o kameraların karşısında kükreyişin yok mu Kayyum abi.

'Terbiyesiz herif, işine son verdim senin!' deyişin.

Gel de gözyaşları içinde kahraman ecdadımızı hatırlama.

Nasıl fethetmişti Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u…

Aynen öyle işte Kayyum abi.

***

Ah Kayyum abi ah!

Bu muhalif münafıklar karşısında kükreyip sel gibi coşası geliyor insanın.

Çok kızıyorum bunlara Kayyum abi, çok.

İleri geri konuşuyorlar.

Otuz bin lira maaş alacakmışsın bu kayyum işinden.

Alır alır, diyorum.

Saygılar Kayyum abi.

Kolay mı bir gazeteyi, televizyonu fethetmek?

Aslanlar gibi kükremek.

***

Yalnız Kayyum abi, bir şey söylüyorlar ki…

İşte o çok zoruma gidiyor.

Güya anneler vaktinde yatıp uyumayan çocuklarına,

'Kapat gözlerini, kayyum geliyor,' diyormuş.

Çok yaramazlık yapan çocuklarına,

'Yaramazlık yapma, yoksa seni kayyuma veririm,' diyorlarmış.

***

İnanmıyorum Kayyum abi, inanır mıyım hiç.

İnanmıyorum da söylüyorlar işte.

Saygılar Kayyum abi.

Hürmetler.

Bu millet gurur duyuyor seninle.

***

Bırakalım kayyumu mayyumu şimdi.

'Hey gidi duyumuna yandığımın dünyası!'

Değer mi bütün bu hay huya?

Edip Cansever'in o güzelim şiirini de harcamayalım kayyum yüzünden.

Bu yazdan kalma güneşli Pazar sabahı bir bardak çay eşliğinde, süt gibi temiz sevgilimizin yahut da eşimizin sıcacık elini tutarak Edip Cansever'in 'Buz Gibi 'şiirini okuyalım.