Felsefe hocası derse girdi, 'Arkadaşlar bana pisliğin tarifini yapar mısınız?' dedi...
Birer birer cevap verdi öğrenciler ama hoca hiçbirinin cevabını doğru kabul etmedi.
'O zaman siz yapın tarifini hocam' dediler...
Hoca ayağa kalktı ve 'Pislik, bulunmaması gereken yerde bulunan şey veya kişidir!' diye bir tarif yaptı...
'Nasıl yani?' dedi öğrenciler.
'Çok basit arkadaşlar...' dedi.
'Örneğin annenizin saçını öper koklarsınız. Ama o saçın bir telini dahi yemek tabağınızda görseniz iğrenirsiniz ve o saç pislik olur.'
'Yine tabağınızdaki yemeğin yağına ekmek banarak yersiniz ama o yağın bir damlası bile elbisenizin üzerine damlasa o yağ artık bir pislik olur.'
'Ve bir kimse bulunmaması gereken bir makamda bulunuyorsa eğer, unutmayın ki o da bir pisliktir.' (Alıntı)
Diyanet İşleri Başkanlığı mealine göre Nisa suresi 58. ayeti kerimesinde, 'Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir' buyurulmaktadır.
Yine bu ayetin tefsirine göre; Hz. Peygamber Mekke'yi fethedince burada Kureyş kabilesinin çeşitli ailelerinde bulunan bazı salahiyet ve vazifeleri yeniden düzenlemiş, bir kısmını kaldırmıştı. Kaldırmadığı hizmetler arasında Mescid-i Haram ve çevresinin hizmetiyle su işleri vardı. Birinci hizmet Abdüddaroğulları adına Osman b. Talha'da, ikinci hizmet ise Haşimoğulları'ndan –aynı zamanda Hz. Peygamber'in amcası olan– Abbas'ta idi. Hz. Peygamber, vazifelerle ilgili yeni bir düzenleme yapmak üzere Kabe'nin anahtarını Osman'dan almıştı, amcası Abbas bu hizmetin de kendisine verilmesini talep etti. Bunun üzerine emanet ayeti geldi ve anahtar yine Osman b. Talha'ya teslim edildi.
Emanet, korunması istenen maddî ve manevi değerdir. Kişinin kullanıp sahibine iade etmek üzere aldığı eşya emanet olduğu gibi devletin hizmet makamları da emanettir.
Hz. Peygamber, 'Münafığın üç belirtisi vardır: Konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde yerine getirmez, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder' buyurarak emanete riayet etmeyenleri münafık vasıflı insanlar olarak tescil etmiştir.
Burada emanetin yerine getirilmesi, ehline verilmesi ve insanlar arasında adaletle hükmedilmesi yönündeki emirlerin muhatapları genel olarak bütün insanlar, özel olarak müminler ve daha özel olarak da yöneticiler gibi emanet ve adaletten kamu adına sorumlu olan şahıslar ve topluluklardır.
Yine Ahzab suresi 72. Ayeti kerimesinde, 'Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir' buyurulmaktadır.
Mü'minûn Suresi 8. Ayeti kerimesinde Müslümanın vasıflarından bazıları sayılmış ve 'Yine o müminler emanetlerine ve ahitlerine sadakat gösterirler' buyurulmuştur.
Emanete sahip çıkmakla mesul olan yöneticilerin emaneti mutlak surette işin ehline teslim etmesi gerekir. Zira ehil olmayanların idarede yapacağı kasti veya ihmali her türlü hatadan da sorumlulukları doğabilir. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi 'Kişi sevdikleriyle beraberdir'.
Günde yüz kere alenen 'ben Müslümanım' demekten ziyade, adaletle idare etmek, emaneti ehline vermek ve sadece Allah'a kul olabilmektir önemli olan.
Lütfen ehli olmadığınız veya üstesinden gelemeyeceğiniz her göreve ve sorumluluğa kişisel çıkarınız, hırs ve egonuz nedeniyle talip olmayın, birileri size bu görev ve sorumluğu teklif ettiğinde de kabul etmeyin. Her şey olması gerektiği yerde ise temiz ve güzeldir. Allah'tan korkun, haddinizi bilin ve temiz kalın...