Seçim günü geldi çattı. Kuşkusuz demokrasi tarihimizin en çok konuşulan seçimlerinden biri olacak. Her seçimde seçmenin tercihini genelde ekonomik gerekçeler belirlerken PKK ve HDP'lilerin haddi aşan açıklamaları yüzünden bu seçimlerde ekonomik gerekçeler ikinci planda kaldı. Millet İttifakı'nın hem ekonomi, hem güvenlik, hem de dış politikada somut projeleri net bir şekilde ortaya konulamadı. Bu yetmezmiş gibi Anayasa'mızın ilk dört maddesinde vücut bulan kırmızı çizgiler aşıldı.

Kandil'deki terör baronlarının ilk kez seçim öncesi peş peşe yaptığı açıklamaların gölgesinde bir seçime gidiliyor. Tabii bu arada FETÖ mensuplarının da açıktan verdiği destek var. Millet İttifakının bu konuda da sert tepki göstermesi beklenirken KHK ile ihraç edilen FETÖ mensuplarını da sevindirecek vaatler yapıldı.

Herkese vaatler yapılırken sessiz çoğunluk olan Türk milletinin hassasiyetleri ve kırmızı çizgileri hep göz ardı edildi. Bu seçim bu yüzden çok farklı algılanıyor. Kimse patatesin soğanın fiyatını konuşmuyor. Toplumun önemli bir kısmında üniter yapıya yönelik ciddi bir tehdit olduğu algısı var.

Özellikle Avrupa ve Amerika'nın da basın yoluyla seçimlere birkaç hafta başlattığı Erdoğan karşıtı yayınlar da halkta ters etki yarattı. Türkiye'yi sömürge ülkesi veya üçüncü dünya ülkesi olarak göstermeye çalışan emperyal güçler bize demokrasi dersi vermeye çalışıyor.

Çin'de uzun zaman önce Tiananmen meydanında bir tankın önüne çıkıp dikilen bir kişiyi demokrasi kahramanı ilan ettiler. Fakat 15 Temmuz 2016 tarihinde savaş uçaklarına helikopterlere tanklara direnen ve can veren 251 insan ve 2 binden fazla gazimizin gösterdiği direnişi görmezden geldiler.

15 Temmuz'da korkusuzca tankların önüne çıkıp can veren sivil vatandaşlar ve tabii ki Ömer Halis gibi kahramanlar tüm dünyaya demokrasi dersi verdi. Avrupa ve diğer batılı güçler bu millete demokrasi dersi veremez. Demokrasi konusunda ders almak için ise15 Temmuz tarihine bakmaları yeterli.

Şimdi 14 Mayıs tarihinde yapılacak seçimlerde yine aynı demokrasi anlayışı ve bilinci ile gerçekleşecek. Seçim sonrası iç karışıklık çıkarmaya yeltenenler olursa bu millet onlara bir kez daha gereken demokrasi dersini verecektir. Herkes seçim sonuçlarına saygı göstermek zorunda. Avrupa ülkelerinde seçimlere katılım oranı çok düşük. Türkiye'de ise her zaman çok daha yüksek oranda katılım olmuştur.

Türkiye'de gerçekleşen genel seçimlere en yüksek katılım %93,38 ile 1987 yılında gerçekleşmiştir. En son gerçekleşen 2018 genel seçimlerine katılım oranı %86,24'tür.
2015 yılında genel seçimler tekrarlanmıştır. 2015 Haziran'da %83,92 2015 Kasım'da %85,23 oranında katılım gerçekleşmiştir.
Son bir hatırlatma; Seçimde, seçmene iki oy pusulası verilecek. Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimlerine ilişkin iki oy pusulası tek zarfa konulacak. Yanlış oy kullandığını düşünen ve yeni pusula isteyen seçmene yenisi verilmeyecek.
14 Mayıs seçimleri şimdiden ülkemize ve milletimize hayırlı olsun…