Sayı olarak bakıldığında ülkemiz hayvancılığının büyük kısmı küçükbaşlardan oluşmaktadır. Geçmişte Anadolu'da sık sık kuraklıklar yaşanmış, salgın hastalıklar ve çekirge zararları meydana gelmiştir. Bu zararlar bazı yıllar çok yıkıcı boyutlara ulaşmış, halkın beslenmesinde önemli yeri olan bitkisel ürünlerde, özellikle temel besin kaynağı olan tahıllarda büyük ürün kayıplarına neden olmuştur. Böyle yıllarda, kırsal kesimde yaşayan büyük nüfusun geçimine en büyük destek küçükbaş hayvanlar olmuştur. Normal ürün yıllarında da kırsal kesimde halkın esas et, süt, yoğurt ve peynir gibi ihtiyaçlarının en büyük kaynağı olan koyun ve keçi gibi küçükbaşlar, verdikleri yapağı, tiftik, kıl ve deri ile de insanların giyinme, örtünme, yatma ve serme gereksinimlerinin büyük bir kısmını karşılamışlardır.

Ülkemiz toprak varlığının oldukça önemli bir kısmı, insanların beslenme, giyim, ilaç, süs v.b. ihtiyaçlarını karşılamak için tarımı yapılan bitkilerin yetiştirilmesine yeterince elverişli değildir. Bu alanlar, çeşitli ürünlerin ekonomik düzeyde elde edilebildiği toprakların üçte birinden biraz daha fazla olup, büyük bir kısmı daimi çayır ve meralardan oluşmaktadır. Tahılların kuru koşullarda yetiştirildiği geniş alanlardaki çoğu tarlalar ise nadas yılında anızlı olarak bırakılmaktadır. Bu ikisi toplandığında tarım yapılabilir arazilerin yarısına yakın bir alan ortaya çıkmakta olup, buralarda bulunan bitki örtüsünün değerlendirilmesinde en iyi, en kazançlı sonucu küçükbaş hayvan yetiştiriciliği vermektedir.

Koyun ve keçi türleri, niteliği düşük mera ve çayırlardaki otları, kaba yemleri, nadas alanlarındaki anızları, kendi gelenleri ve bitkisel üretim artıklarını yiyerek düşük değerli bu maddeleri et, süt, yapağı, tiftik, deri gibi ürünlere çevirmektedirler. Nadas alanlarında, meralarda dolaştırılan koyun sürülerinin bıraktığı idrar ve dışkılar toprakların özelliklerini iyileştirmekte ve verim gücünü artırmaktadır.

Hayvancılık bayram, tatil dinlemeyen, insanın her gününü vermesi gereken çok meşakkatli bir iştir. Bu iş ya büyük bir sevgiyle ya da iyi bir kazanç nedeniyle yapılabilir. Son yıllarda görülen dalgalanmalar, hayvancılığın getirisini azaltmıştır. Kırsal kesimde yaşayan ve hayvancılıkla geçimini sağlayan üretici sayısında ciddi düşüşler olmaktadır. Genç kesimin kentlere göçünün bunda büyük etkisi vardır. Kırsal kesimde küçük bir üretici olarak yaşamanın ve bir yıldan ötekine ne ile karşılaşacağını, ne kazanıp, ne kaybedeceğini bilmeden ailesinin geçimini sürdürmenin sıkıntılarıyla kavrulmuş olan bugünün yaşlıları ise küçükbaş hayvanları hala bir sigorta olarak görmekte ve sayısı az da olsa bir miktar küçükbaş hayvan, özellikle de koyun sahibi olmayı istemektedirler. Ancak ailede bunu yapmak isteyen bir genç yoksa, tek çare bir çoban bulmaktır. Çoban bulma konusu gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Çobanlık kolay bir iş değildir. Hayvanlar her gün çok erken saatlerde otlatmaya çıkarılmalı bütün gün dağ, bayır demeden gezdirilmeli, korunmalıdır. Bunun karşılığını istemek onların hakkıdır, ayrıca hakları olan çok önemli diğer bir konu da sosyal sigortalı olmaktır. Her insan için tartışma götürmez konuların başında sosyal bir güvenceye sahip olması geldiğinden, bunun en kısa zamanda sağlanması gerekmektedir. İyi bir çoban kendisine verilen ücret çok tatmin edici olsa da, haklı olarak, daha düşük ücret verilen fakat sigorta olanağı olan başka işlere gitmektedir. Hatta bazıları sigortasız ve düşük ücretli olsa da kolay olan, kendini yormayacak ve özellikle kentlerde bulunan geçici süreli işleri tercih etmektedir. Bu durum bir çok kişiyi küçükbaş hayvan sahibi olmaktan vazgeçirmektedir. Diğer bir caydırıcı neden ise, hayvan sahiplerinin kendisine mecbur olduğunu düşünen bazı çobanların istediği aşırı ücret ve hayvanlara gösterdiği özenin düşüklüğüdür. Bu çobanların koyun sürülerini adeta mesaiye götürür gibi sabah 9-9:30 gibi bu iş için hayli geç olan saatlerde otlamaya çıkardığı, akşam yine erken bir zamanda geri getirdiği, yeterince beslenmeyen hayvanların verimliliğinde azalmalar olduğu ve hayvan sahiplerine düşük bir kazanç bıraktığı sıkça dile getirilmektedir. Hayvancılığımızın gelişmesi, maliyetlerin azalması ve ithalat yerine sürekli ihracat yapar bir hale gelebilmemiz için her faktörü ciddi olarak ele almamız gerekmektedir. Çoban konusu da hem büyük hem de küçükbaş hayvancılık için ivedilikle ve önemle ele alınması gereken sorunlar arasındadır.