13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa Soma'da meydana gelen faciada 301 yiğit madencimiz hayatını kaybetti. Tüm Türkiye yasa boğuldu.
KÖTÜ GÜNDE
BİRLİK OLDUK
Başbakanlık Türkiye genelinde üç günlük yas ilan etti. 19 Mayıs Tören ve şenlikleri de iptal edildi. Millet olarak ihmaller zinciri nedeniyle meydana gelen iş cinayetinde ölenlerin acısını Somalılar ile birlikte yaşadık. Millet olarak bu kötü günde birlik olduk. Ulus olarak bu acıyı hep birlikte derinden paylaşmaya devam ediyoruz.
İPTAL EDİLDİ
Eskişehir Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen 20 Mayıs'ta tüm okullara resmi yazı göndererek, Manisa Soma'da yaşanılan olay nedeniyle tüm okul ve kurumlarda önceden planlanmış şenlik, konser ve yılsonu gösterilerinin yapılmayacağını belirtti. Bu kapsamda anaokulu ve anasınıfı öğrencilerinin de etkinlerinin iptal edilmesi dikkati çekti. Milli Eğitim Bakanlığı'nın sadece Eskişehir değil, tüm Türkiye genelinde bu etkinlikleri iptal ettiği belirtiliyor.
ANLAM VEREMİYORUM
Ben özellikle anaokulu ve anasınıfı öğrencilerinin yılsonu gösterilerinin iptal edilmesine bir anlam veremiyorum. Aslında yılsonu etkinlikleri iptal edilmeyerek, geleceğimiz olan çocukları bu korkunç olayın psikolojisinden biraz olsun uzaklaştırmamız gerekmez miydi? Çocuklardan yetişkin gibi davranmasını beklemek doğru bir olay mı? Milli Eğitim Bakanlığı bu iptal kararını alırken, çocuklara olumlu veya olumsuz etkilerinin olup olmayacağı konusunda uzmanlardan görüş aldı mı? 03-06 yaş arasındaki miniklerden kimse bu büyük acının yasını tutmalarını kimse bekleyemez. Yılsonu gösterileri için büyük bir heyecanla hazırlık yapan minikler bu iptal kararıyla hayal kırıklığına uğratıldı. Milli Eğitim'i yönetenler, o miniklerin sevinmelerinden neden rahatsızlık duydu?
DÜĞÜNDE MUTLULUK POZU VERMİŞLERDİ
Başbakan Erdoğan, Soma'da ki faciadan saatler sonra 19. Zoom Uluslararası Haber Görüntüleri Yarışması'nın ödül törenine katılmıştı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada, faciada ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa dilemiş, yapılan kurtarma çalışmaları hakkında bilgi vermişti. Konuşmasını bitirdikten sonra bir süre Başbakanlık kamerasını omzuna alarak çekim yapan Erdoğan'ın töreni yarıda bırakıp terk etmemesi eleştirilere neden olmuştu. Erdoğan törende kendisi için Haber Kameramanları Derneği tarafından hazırlanan videoyu izlemiş, ve birinci olanlara ödüllerini vermişti. Faciadan dört gün sonra AKP'li Bakan ve milletvekilleri bir iktidar partisi milletvekilinin düğününde mutluluk pozu vermişti. Bu mutluluk pozunu verenlerin okullar kapanana dek öğrencilerden ve özellikle miniklerden matem tutmasını istemesi doğru bir olay mı? İş cinayetlerine kaza, kader demeyi sürdürdükten sonra aylarca ağıt yakıp, yas tutsan ne olur?
ÖLÜMLERİ DURDURUN
Ülkeyi yönetenler, okullardaki yılsonu etkinliklerini iptal ettirmekle uğraşacağına 'insan hayatı bu kadar ucuz mu?' dedirten bu ölümleri durduracak yasalar çıkarmalıdır. Bu olayda ihmali olanlardan hesap sormalıdır. Madende yaşamını yitiren madencilerin ailelerine sahip çıkmalıdır. Çocuklarının eğitim masraflarını devlet olarak karşılayarak, onları kimsenin insafına bırakmamalıdır.
--
Cumartesi
Hikayeleri
TUZLU KAHVE
Kıza bir partide rastlamıştı.. Harika bir şeydi.. O gün peşinde o kadar delikanlı vardı ki..
KIPKIRMIZI OLDU
Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti. Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı, ama tam bir kibarlık gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular.. Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından konuşamıyordu. Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı.. 'Ben artık gideyim' demeye hazırlanırken, delikanlı birden garsonu çağırdı.. 'Bana biraz tuz getirir misiniz' dedi.. 'Kahveme koymak için..' Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı.. Kahveye tuz!.. Delikanlı kıpkırmızı oldu utançtan, ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı.
TADI AĞZIMDA
Kız, merakla 'Garip bir ağız tadınız var' dedi.. Delikanlı anlattı: 'Çocukken deniz kenarında yasardık. Hep deniz kenarında ve denizde oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben.. Bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem, çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi hatırlıyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarında oturuyorlar.. Onları ve evimi öyle özlüyorum ki..'
EVİNİ SAKINAN BİRİ
Bunları söylerken gözleri nemlenmişti delikanlının.. Kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı. İçini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmalıydı. Evini düşünen, evini arayan, evini sakınan biri.. Ev duyusu olan biri.. Kız da konuşmaya başladı.. Onun da evi uzaklardaydı.. Çocukluğu gibi.. O da ailesini anlattı. Çok şirin bir sohbet olmuştu.. Tatlı ve sıcak.. Ve de bu sohbet öykümüzün harikulade güzel başlangıcı olmuştu tabii.. Buluşmaya devam ettiler ve her güzel öyküde olduğu gibi, prenses, prensle evlendi. Ve de sonuna kadar çok mutlu yaşadılar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kasık tuz koydu, hayat boyu.. Onun böyle sevdiğini biliyordu çünkü..
BİR TEK KERE
YALAN SÖYLEDİ
40 yıl sonra, adam dünyaya veda etti. 'Ölümümden sonra aç' diye bir mektup bırakmıştı sevgili karısına.. Şöyle diyordu, satırlarında.. 'Sevgilim, bir tanem.. Lütfen beni affet. Bütün hayatımızı bir yalan üzerine kurduğum için beni affet. Sana hayatımda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu kahvede.. İlk buluştuğumuz günü hatırlıyor musun..? Öyle heyecanlı ve gergindim ki, şeker diyecekken 'Tuz' çıktı ağzımdan.. Sen ve herkes bana bakarken, değiştirmeye o kadar utandım ki, yalanla devam ettim. Bu yalanın bizim ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı defalarca düşündüm. Ama her defasında korkudan vazgeçtim. Simdi ölüyorum ve artık korkmam için hiçbir sebep yok..
EN BÜYÜK MUTLULUKTU
İşte gerçek.. Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın en büyük mutluluğu idi ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem, her şeyi yeniden yaşamak, seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da..' Yaşlı kadının gözyaşları mektubu sırılsıklam ıslattı. Lafı açıldığında bir gün biri, kadına 'Tuzlu kahve nasıl bir şey' diye soracak oldu.. Gözleri nemlendi kadının.. 'Çok Tatlı!..' dedi..
foto şaka
Başbakan Tayyip Erdoğan: Hüseyinciğim Adana'da millete 'gavat' dedin. Başıma dünya işler açtın. Ona rağmen seni kimseye yedirmedim. Merkeze almak yerine Sakarya'ya Vali yaptım.
Adana Valisi Hüseyin Avni Coş: Başbakanım tabii beni yedirmezsin. Müfettişken size az iyiliklerim olmadı.