19 Temmuz'da Görünüm'de kaleme aldığım 'AK Parti'nin Muhtemel Adayları' başlıklı yazımda 2019 yerel seçimlerinde kimlerin aday olabileceği ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuştum.

TELEFONLA ARADI
Yazımda; '30 Mart 2014 yerel seçimlerinde son anda aday yapılmaktan vazgeçilen Emin Nedim Öztürk'ün adı da tekrar Odunpazarı adaylığı için geçiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı yapan Eskişehir eski Milletvekili Öztürk iyi bir isim. Ancak, Ankara'da yaşaması, kendisi aday olmadığı seçim dönemlerinde Eskişehir'e gelip, parti çalışmalarına katılmaması onun hanesine eksi olarak yansıyor. Bence Ankara'da yaşayan Öztürk bundan sonraki şansını belediye başkanlığı için değil de milletvekilliğinde denemeli' diye yorumda bulunmuştum. 2007-2011 yılları arasında AK Parti Eskişehir Milletvekilliği yapan Öztürk, beni telefonla arayarak, yazımı okuduğunu belirtti.

'GÖREVDEN KAÇMAM'
Öztürk; 'Ben AK Parti'de milletvekilliği yapmış bir partili olarak, 'şuraya adayım' demem. Veya 'beni aday yapın' diye kulis yapmam. Partim bana görev verir. 'Belediye Başkan adayı ol' derse görevden kaçmam. Partimin bana verdiği görevi yerine getirip, aday olurum. Davam ve partim için taşın altına elimi sokarım. Ve seçimi kazanmak için var gücümle çalışırım' dedi. Mihalıççıklı olan Nedim Öztürk 2014'de Eskişehir'de kendisine seçim bürosu ararken, son dakikada aday yapılmaktan vazgeçilmişti. Bunda Birlik Vakfı ve dönemin Milletvekili Salih Koca'nın etkisi büyük olmuştu. Öztürk'ün yerine Nevzat Önder Odunpazarı Belediye Başkan adayı yapılmıştı. Önder, CHP adayı Kazım Kurt karşısında seçimi kaybetmişti. AK Parti'de Odunpazarı adaylığı için çok isim geçiyor. Bakalım bu isimlerden kim son virajı geçerek, aday olacak. Bunu bekleyip göreceğiz...



****

Merdiven altına
'Bir bilen' darbesi



Merhum Süleyman Demirel, 12 Eylül'de Zincirbozan sürgünündeyken yol arkadaşları onun mesajlarını iletirlerken, kendisiyle ilgili şifreli bir terim kullanırlardı. 'Bir Bilen böyle dedi. Bir Bilen böyle olsun diyor' şeklindeki mesajlardaki 'Bir Bilen' Süleyman Demirel'di. Eskişehir Lokantacılar Odası Başkanlığı soyadı gibi 'bu işi bilen ismi' olan Bahar Bilen'e gerçekten çok yakıştı. Bilen ilk adaylığını açıkladığında kayıtlı lokantacının ekmeğine göz diken 'merdiven altı' üretimlerle mücadele edeceğini söylemişti. Bilen, bu sözünü gerçekleştirdi. Lokantacılar Odası Başkanı Bahar Bilen, Federasyon Genel Başkanı Aykut Yenice ile birlikte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu ziyaret etti. Bilen bu ziyaret ile ilgili gönderdiği açıklamada; 'Bundan sonra ustalık belgesi olmayan lokanta açamayacak. Eğitimli ve işin ehli olan ustalar tarafından besleneceğiz' dedi. Bilen ve Federasyon Başkanı Yenice gerçekten halk sağlığı gibi hassas konuda önemli bir adımın atılmasını sağladılar. Onların İçişleri Bakanlığı nezdinde yaptıkları girişimler sayesinde artık ustalık belgesi olmadan Ticaret Odası siciline kayıt yaptırarak, merdiven altında gıda terörü estirenlere artık 'dur' denilecek.



****

YAMYAM FARELER

Eskiden gemicilikte fareler oldukça fazla baş ağrıtırmış. Kilere girip yiyecekleri talan ettikleri gibi ahşap gemileri kemirir ve geminin su almasına dahi yol açarlarmış. Özellikle İngiliz gemiciler bunun çözümü olarak önce bir fare yakalamışlar. Bir kafesin veya teneke kutunun içine koyup üstünü kapatıp, fareyi günlerce ışıksız ve aç bırakmışlar. Sonra yanına küçük bir fare koymuşlar. Kendi türünü yemeği öğretmek için sürekli bu tekrarlanmış. Sonra günü geldiğinde yamyamlaşan fare geminin içine bırakılır ve gemideki farelerden böylece kurtulurlarmış. Dünyaya dönüp bakın ve yamyam fareleri görmeye çalışın; bir türün yamyam olması için sadece aç bırakılması gerekmez, ona bir düşünceyi de radikal bir şekilde empoze edip diğer düşüncelerin içine salarak insanlığa, insana ait güzel düşünceleri bu yamyam düşüncelerin yok etmesini sağlayabilirsiniz. Normal insanlar 'Yahu bu insanlar neden birbirini boğazlar, neden kafa keserler, nasıl bu kadar kötülük yaparlar' diye tuhaf tuhaf sorular sorar. Ailede, okulda, cemaatlerde; kendileri gibi düşünmeyen, teni kendisinden farklı olan, kendi dini veya mezhebinden olmayan insanlara karşı 'kindar' yetiştirilen nesillerin yamyamlaşan farelerden hiçbir farkı yoktur. Tüm Dünya bu kötülükleri ve kötülük yapan insanları yok etmek istiyorsa; çocuklara küçük yaşlarda insan, doğa, hayvan sevgisi aşılamalıdır. İnsanlar, Yunus Emre'nin 'Yaratılanı severim yaratandan ötürü' sözünde olduğu gibi hiçbir ayrım yapmadan tüm yaratılanları sevmelidir…



***

Acılarınızı paylaşıyorum

Önce kentimizde Gazetecilik Mesleğine büyük katkıları olan abim Eyüp Kelebek'in annesi Güllü Kelebek (83) vefat etti. Sonra sevgili dostum Güllük Mahallesi Muhtarı Mesut Başaydın'ın annesi, CHP Odunpazarı İlçe Başkanı Akın Sallarel'in ananesi Revasiye Başaydın (86) yaşama veda etti. Anne Kelebek ile anne Başaydın birer gün arayla toprağa verildi. Güllü Kelebek ve Revasiye Başaydın'a Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Başta Eyüp Abi olmak üzere Kelebek ailesine ve başta Mesut Başaydın olmak üzere Başaydın ailesine baş sağlığı diliyorum. Acılarınızı paylaşıyorum...



***

NOSTALJİ

Eskişehir'i Tozdan Çamurdan
Kurtarmak İçin Dernek Kurdu



Yıl 1959. 59 yıl önce. Eskişehir Gazetecileri Aydın'a tayini çıkan merhum Vali Arif Özgen'i makamında ziyaret ediyorlar. 1950-1959 yılları arasında Eskişehir Valiliği yapan Özgen ile hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. Fotoğrafta Dönemin Eskişehirli Gazetecileri Celal Kağnıcıoğlu, Zeki Algür, İsmail Sadık Gaşan, Naci Gelendost, Erdoğan Bayraktar ve daha sonra 1975-1980 yılları arasında Eskişehir Senatörü olan Hikmet Savaş yer alıyor. Bu Siyah Beyaz Fotoğrafta yer alıp da tek hayatta kalan Hikmet Savaş'tır. Allah uzun ömür versin. Vali Özgen ve diğer gazeteci büyüklerimiz vefat etti. Onlara Allah'tan rahmet diliyorum. Vali Arif Özgen Aydın'da 1 yıl kaldıktan sonra 2 Mayıs 1960'da Tekirdağ Valisi oldu. Sadece 22 gün sonra 27 Mayıs ihtilali sonrasında görevden alındı. Vali Özgen zamanında 'Eskişehir'i Tozdan, Çamurdan Kurtarma Derneği' kuruluyor. Verem Hastanesi, Basma Fabrikası ve Düşkünlerevi yapılıyor. Eskişehir'de iz bırakan valiler arasında yer aldı.



****

FIKRA

PAZAR AKŞAMI


Genç, güzel, üstelik oldukça dekolte kırmızı bir elbise giymiş bir kadın, Pazar akşamı gittiği bir pub'da, bara doğru yürür.
Barmene yaklaşır, elleri ile barmenin saçlarını okşayarak:
'Bu barın sahibi sen misin ?' diye sorar.
'Hayır' der içi eriyen barmen, 'Barın sahibi bizim patron…'
Genç kadın elini barmenin dudaklarına götürür ve öpmesine izin verir.
'Patrona bir söyleyeceğim vardı…'
Barmen resmen erimiştir. Kendinden geçmek üzereyken sorar :
'Neydi patrona söylemek istediğiniz ?'
Kadın gülümser:
'Kadınlar tuvaletinde ne tuvalet kağıdı var, ne sabun var, ne de havlu…'