Çocuk gelin sorunsalı, çocukluk döneminde, toplumsal cinsiyet üzerine kurulan kadın rolünün çocuğa benimsetilmesi ve yasal evlilik yaş sınırının altındaki kız çocuklarının evliliğini ifade etmektedir.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) raporlarında, Covid-19 salgını başlamadan önce, önümüzdeki on yıl içinde 100 milyon çocuğun zorla evlendirileceği vurgulanıyordu. Ama şimdi bu rakamın çok daha yükseklere ulaşacağı ve milyonlarca kız çocuğunun erken yaşta evlendirilme riski ile karşı karşıya kalacağı öngörülüyor.
'GELİN DEĞİL,ÇOCUK!..'
Türkiye'nin de onayladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 1.maddesi, 18 yaşından küçük herkesi 'çocuk' olarak tanımlamaktadır.
Bir bireyin soyut düşünceyi de kapsayacak şekilde düşünebilmesi, karar verebilmesi ve sorumluluğunu üstlenerek yaşayabilmesi için bedensel, ruhsal ve zihinsel olarak belirli bir olgunluğa gelmesi gerekir. Çocuk yaşta yapılan evlilikler, bu süreçlerin sağlıklı olarak tamamlanmasına olanak tanımadığından bireyin yaşamı boyunca çok yönlü fırsat eşitsizliği altında hırpalanarak acılar çekmesine neden olmaktadır.
TÜRKİYE'DE DURUM;
2020 yıl sonunda, 83 milyon 614 bin 362 kişi olarak belirlenen Türkiye nüfusunun 22 milyon 750 bin 657'sini (%27,2) çocuklar oluşturuyor. Kız çocuklarının çocuk nüfus içindeki oranı ise %48,7'ye ulaşıyor.
TÜİK verilerine göre; 2019 yılında 17 047, 2020 yılında ise 13 014 kız çocuğu erken yaşta evlendirilmiş.
Türkiye'de evlenme istatistiklerine göre 16-17 yaş grubunda olan 'kız çocuklarının evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı' 2019'da %3,1, 2020 yılında ise %2,7 olarak belirlenmiş.
Bu oran illere göre değerlendirildiğinde; 2019 yılında Ağrı ilinin %13,2 ile kız çocuk evlenmelerinde en üst sırada yer aldığı görülüyor. Bu ili, %13,0 ile Muş ve %10,6 ile Kars izliyor.
Kız çocuk evlenmelerinin toplam evlenmeler içindeki oranının en düşük olduğu iller ise %0,2 ile Tunceli, %0,7 ile Bayburt ve Rize, %0,8 ile Trabzon.
Sayısal açıdan bakıldığında; Gaziantep 1245 kız çocuğunun evlendirilmesiyle ilk sırada yer alıyor. Tunceli, Bayburt ve Gümüşhane ise kız çocuklarının en az sayıda evlendirildiği iller.
Anadolu'nun ortasında 'çağdaş bir vaha' olarak övündüğümüz Eskişehir'de bile geçen yıl 74 çocuk gelinin resmi evliliği belirlendi.
Geçen sene 15 yaşın altında 142 , 15-17 yaş arasındaki 9 bin 714 'çocuk gelinin' doğum yapması ise sorunun utanılacak, acımasız bir başka yönünü adeta yüzümüze çarpıyor.
Türkiye'de 'çocuk gelinlerin ve çocuk annelerin' gerçek sayısının yukarıda belirttiğim sayıların çok üzerinde olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Çünkü, dini nikahla kıyılan evliliklerin kayıt altına alınmamış olması ve 18 yaşının altında hakim kararı dışındaki evliliklerin saptanmasıyla taraflara ve nikahı kıyanlara ceza verilmesi, gerçek bulgulara ulaşmayı neredeyse olanaksız kılmaktadır.
'İLK GÖZDEN ÇIKARILANLAR!..'
Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilerek gelin edilmelerinin arka planında sosyokültürel ve ekonomik nedenler, toplumun gelenek ve görenekleri ile dini inanışların çarpıtılarak yaşatılmaya çalışılması gibi birçok faktör bulunmaktadır.
2012-2013 eğitim öğretim yılında hayata geçirilen 4+4+4 eğitim sistemi ile kız çocuklarının açıktan eğitime devam etmelerine yönelik düzenlemeler yapılması kız çocuklarının okullaşma oranını olumsuz etkiledi. Kız çocuklarının okullaşma oranı 2019-2020'de %93'e kadar geriledi.
Salgın sürecinde yaşanan iş ve gelir kayıpları ile eğitime erişim açıklarının günahını(!) kadınlara ve çocuklara yükleyen; cinsiyet ayrımcılığını körükleyen, kız çocuklarını 'gözden çıkarılacakların' en başına yerleştiren düşüncelerin giderek yaygınlaştığını görüyoruz. Siyasi destekli bu 'kafalara' baktığımızda; kadınların ve çocukların toplumsal yaşamda hak ettiği yerde konumlandırılmalarını sağlayan laik cumhuriyetimizin, aydınlanma devrimlerinin önemini ve başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kurucu kadroların değerini 'umarım' çok daha iyi anlıyoruz!..