Nazım Hikmet, “Kuvayi Milliye” adlı dev eserinin “Kurtuluş Savaşı Destanı” bölümü şöyle başlar;

“Onlar ki toprakta karınca,

Suda balık,

Havada kuş kadar çokturlar

Korkak cesur cahil,

Hakim ve çocukturlar...

.

.

.

Ve ana avrat küfreden ki onlardır;

Destanımızda yalnız onların maceraları vardır...”

Nuri Kurtcebe tarafından resimlenmiş bu destan...

Nazım Hikmet’in eseri, zaten başlı başına bir efsane...

Nuri Kurtcebe’nin çalışmasıyla da gerçekten çok etkileyici ve farklı bir hal almış...

Eserde Kurtuluş Savaşı döneminde, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde “sıradan insanların” hikayeleri anlatılır...

Karayılan’ın Hikayesi,

Kambur Kerim’in Hikayesi,

Arhaveli İsmail’in Hikayesi gibi bölümleri var...

***

Kaç gündür, bazı televizyon kanallarında (bazı kanallarda asla) gece yarısı ucuz et-kıyma almak için Et ve Süt Kurumunun önünde sıraya giren emeklilerin haberleri yapılıyor...

Daha önce de değinmiştim;

Gece saat 1’de sıraya girenler var...

Sabah namazından önce gidiyorlar, isimlerini yazdırıyorlar, oradan sabah namazı kılmaya gidiyorlar...

Örneğin Sivas’ta...

Sivas’ın o soğuğunda, gece saat 1, bilemediniz 2...

Sabaha karşı saat 5...

Diyeceksiniz ki,

Nazım Hikmet’in destanımsı eseriyle, gece yarısı sıraya giren emeklilerin ne ilgisi var...

Bence çok ilgisi var...

Nazım Hikmet,

Kurtuluş Savaşı’nı anlatıyor...

Bu insanlar, hayatta kalma savaşını...

Birbirinden hiçbir farkları yok...

Nazım yaşıyor olsaydı, onlarla ilgili neler yazardı bilmiyorum ama hayal edebiliyorum...

***

Akşam haberlerinde, ülkenin dört bir yanındaki illerde, büyükşehirlerde adayların yaptıkları seçim çalışmaları veriliyor...

İktidar partisinin adayları, döner kesiyor...

Ama o döneri kimin, kaç liradan alıp yediğinden tık yok...

200-250 lira daha ucuz et için sabaha karşı sıraya giren emekli, 150 lira ödeyip o döneri yiyebilir mi acaba?

10 bin lira maaş alan emekli, bir ayda evine kaç kere et götürüyordur sizce?

Bunun peyniri var, zeytini var, ay çiçek yağı var...

Fethi Giray şiirinde ne diyor;

“Şaşıyorum!

Ekmeklerin bu kadar küçülüp,

Çocukların bu kadar büyüdüğüne...”

Gerçekten de şaşıyorum,

İnsanlar hayatta kalma mücadelesi verirken,

Odunpazarı’na teleferik yapacağından söz edenlere...

Şaşıyorum,

İnsanlar, pazar tezgahlarından kalanları toplayıp eve götürmeye çalışırken,

15 katlı kavşak yapmaktan söz edenlere...

Şaşıyorum...