Bildiğiniz üzere Sivrihisar’a bağlı Kaymaz Mahallesinde uzun süredir altın ve gümüş madeni işletiliyor.
Özellikle altının topraktan ayrıştırılması için siyanür kullanılıyor. Ayrıştırma sırasında ve sonrasında ortaya çıkan siyanür içeren zehirli atıklar ise atık depolama tesisine gönderiliyor.
★
Siyanür ve madenin yarattığı diğer olumsuzluklar sebebiyle, Kaymaz ve çevresinde yaşayan pek çok yurttaşımız kansere yakalanarak yaşamını yitirdi. Gazeteci ve Aktivist Ayşegül Hümmet, yaptığı araştırmalar sonucunda, bölgede kanser nedeniyle her yıl ortalama 25 yurttaşımızın yaşamını yitirdiğini ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra Kaymaz ve çevresinde meydana gelen doğa talanı ve dolayısıyla ekolojik çöküntü, siyanür tehdidinin başka bir boyutunu gözler önüne seriyor.
★
Madeni işleten şirket, geçtiğimiz yıl, madenin alanını genişletmek ve ilave siyanürlü atık depolama tesisi yapmak için harekete geçmişti. Ancak mahkeme itirazları değerlendirerek ÇED olumlu kararını iptal etmiş, 30 Nisan 2024 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Belki hatırlarsınız; bu karar, demokratik kitle örgütleri tarafından önemli bir kazanım olarak kamuoyuna duyurulmuştu.
★
Bugün gelinen noktada, mahkeme kararının alenen çiğnendiğini gördük!
Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu, kamuoyuna paylaştığı uydu görüntüleri ile ‘üçüncü kapasite artışı tesisinde’ inşa faaliyetlerine devam edildiğini duyurdu. Çeşitli tarih aralıklarında alınan uydu görüntülerinde, inşa faaliyetinin hızla gerçekleştirildiği ve tamamlandığı açıkça görülüyor.
★
Peki, bu ne anlama geliyor?
Az önce ifade ettim, mahkeme kararının ayaklar altına alındığı anlamına geliyor.
Elbette denetim yapılmadığı, yapıldıysa dahi yürütmeyi durdurma kararına rağmen inşa faaliyetlerine göz yumulduğu anlamı taşıyor.
★
Tam da bu noktada Jale Nur Süllü, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a “mahkeme kararına rağmen inşa faaliyetleri gerçekleştirilmiş, bundan haberiniz var mı, inceleme yapıldı mı?” diye soru sormuş.
Murat Kurum ise uzun süre sonra verdiği yanıtta, bir kere bakanlık, yedi kere il müdürlüğü olmak üzere toplamda sekiz kere denetim yapıldığını ve inşa faaliyetinin olmadığını ifade etmiş. Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu’nun ortaya çıkardığı inşa faaliyetlerine ilişkin görüntüler konusunda ise hiçbir şey söylememiş!
★
Tüm bu aktardıklarıma dayanarak, kime inanalım?
Gözlerimizle gördüğümüz inşa faaliyetlerine mi?
Yoksa, “sekiz kere denetlendi inşa faaliyeti yok” diyen Bakan’a mı?
Bu iş aynı, “Kanal İstanbul Projesi gündemimizde yok” deyip inşa faaliyetlerine başlanmasına benziyor!
★
Bu saatten sonra, yapılması gerekeni konuşalım.
Mahkeme kararının tanınmadığı ifşa olmuş. Bunu elbette mahkeme biliyor olmalı! Dolayısıyla yargı yoluyla ciddi bir inceleme başlatılması gerekiyor.
Öte yandan bakanlık bir kere denetlemiş, inşa faaliyeti görememiş. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Eskişehir İl Müdürlüğü yedi kere denetlemiş, ne Hikmet’se o da inşa faaliyetine rastlayamamış.
Ancak şimdi, rastlayamadıkları inşa faaliyetlerinin gerçekleştiğini ve hatta tamamlandığını uydu görüntülerinde gördüler.
O halde derhal yeni bir denetleme yapmaları, yasa dışı gerçekleştirilen inşa faaliyetine karşı işlem başlatmaları gerekir.
★
Tüm bunlar, doğaldır ki hukuk varsa olur.
Gerçi hukuk olsa, mahkeme kararını çiğnemeye kimse cesaret edemez, böyle bir yazı da ortaya çıkmazdı.
Evet, doğa talanına izin vermeyelim, mücadele edelim.
Ancak birinci vazifemiz;
hukuku çiğneyenlere karşı,
hukuku korumak olsun!