Terör ve savaş illetleri, 'suç birliği içinde' dünyayı ve ülkemizi kara abluka altına almış durumda…

Bence bu kara günlerde içimizdeki korkuyu ve utancı bastırmanın en iyi yolu, sosyal yaşamın güven verici korunaklarına sığınmaktır.

İnsanoğlunun ne yaman çelişkisidir ki; bir eliyle dünyayı kan ve gözyaşına boğarken, diğer eliyle mutluluk saçan güzellikler üretebiliyor…

Bence bu çelişki insan benliğindeki 'iyi- kötü çatışmasının' sosyal yaşama yansımasıdır.

Binlerce yıllık insanlık tarihinde açıkça görüldüğü gibi, 'insanoğlu eşitlik içinde sosyalleştiği ölçüde iyileşiyor/güzelleşiyor…' Aksi halde çirkinleşiyor/kötüleşiyor.

Çağdaş sosyal yaşamda bizi kötüleşmekten ve çirkinleşmekten koruyacak güvenli korunakların; 'bilim, sanat ve demokratik birliktelikler' olduğunu unutmayalım.

Kentsel yaşamımızda son günlerde içinde yer aldığım korunaklardan süzdüğüm damlaları sizlerle paylaşmak istiyorum.

'BEN DE UNUTUYORUM'

Benim son 48 yıllık sosyal yaşamımda içine sığındığım en güvenli korunağım 'demokratik öğretmen örgütleri' oldu. O güçlü korunak TÖS' ten TÖB-DER'e ve EĞİT-DER'e uzanarak bugünlere geldi. (Elbette ki bu süreçte aynı doğrultuda mücadele veren siyasal partiler de o korunağın bütünlüğü içindeydiler.)

Ve özellikle son 25 yıldır bizim ailecek ikinci adresimiz EĞİT-DER oldu.

'Ben de unutuyorum', EĞİT-DER Eskişehir Şubesi tarafından 12 Kasım 2015 Perşembe günü düzenlenen söyleşinin ilginç konusunun adıydı.

Tepebaşı Belediyesi ve TSG Anadolu Hastanesi'nin desteğiyle gerçekleştirilen etkinliğe yoğun bir katılım oldu.

Nöroloji Uzmanı Dr. Melek ERTAN tarafından 'unutmak' üzerine yapılan bilimsel sunum da çok kaliteliydi.

Ben de bu söyleşide söz alarak kısaca; 'toplumsal belleğimizin güçlü kalabilmesi için, örgütsel yaşamımızı güçlendirmenin önemli olduğunu…' vurgulamaya çalıştım.

Ve söyleşi boyunca gördüm ki, 'insanlar paylaşınca, yaşlanmanın yandaşı olan unutma sıkıntıları/endişeleri gülümsemeye dönüşüyor…'

Unutmanın sıkıntılarını birlikte paylaşmamızı sağladıkları için: EĞİT-DER Yönetim Kurulu'na, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet ATAÇ ve çalışma arkadaşlarına, Uzman Dr. Melek ERTAN ve ASG Anadolu Hastanesi yetkililerine çok teşekkürler.

'EBB-ŞT' VE 'EBB-SO' UNUTULMAZ GÜZELLİKLER ÜRETİYOR

Kentimizde son 16 yıldır Eskişehir Büyükşehir Belediyesi (EBB) tarafından üretilen güzellikler, Türkiye ve dünya çapında gıptayla izleniyor.

Bu güzelliklerin başında da 'Eskişehir'in bir kültür ve sanat kenti olması' geliyor.

Özellikle 2001 yılında kurulan 'Şehir Tiyatroları (ŞT)' ve 2002 yılında kurulan 'Senfoni Orkestrası (SO)', ürettikleri güzelliklerle Türkiye'ye ve dünyaya parmak ısırtıyorlar.

Kurulduğundan beri onlarca kaliteli oyun sergileyen ve birçok ödül kazanan EBB-ŞT; yetiştirdiği 'kaliteli oyuncular' yanında 'dekor, kostüm, ışık, müzik, ses, afiş vb' teknik alanlarda da artık iyice uzmanlaştı.

EBB-ŞT bu sezon iki yeni oyun hazırladı.

Turgut ÖZAKMAN'ın 1985 yılında yazdığı 'TÖRE', ülkemizin temel sorunları olan 'töre, kadın ve barış' konularını gergef gibi işleyerek kadınlarımıza adanmış bir oyun. Oyunun rejisörü Murat ATAK, kentimizdeki tiyatro yaşamına büyük katkıları olan bir sanat insanı…

Bu sezonun ikinci oyunu olan 'Aslan Asker Şvayk' ise bir dünya klasiği. Çek yazar Jaruslav Hasek'in Birinci Dünya Savaşı üzerine yazdığı bu oyunda 'savaşın kara mizahı' anlatılıyor…

Her iki oyunun teknik ve oyun kadrolarında görev alan 'bizim çocuklar', rollerini öyle güzel sergiliyorlar ki, sanki oyunların içinde siz de yaşıyorsunuz…

Bu yıl 15 yaşına giren EBB-SO ise oluşturduğu kaliteli orkestra ve her hafta sunduğu konserlerle, günümüz Türkiye'sinin önde gelen senfoni orkestraları arasında yer alıyor.

Yeni sezon açılışını Ekim ayında sunduğu harika bir 'İdil Biret Konseri' ile yapan orkestramız, 30/31 Ekim günlerinde sunduğu 'Cumhuriyet Bayramı Özel Konseri' ve 13/14 Kasım günlerinde Ata'yı Anma Konseri olarak sunduğu 'Tiyatral Sarı Zeybek Konseri', izleyenleri büyüledi.

O büyüleyici müzikler sizi öyle bir dünyaya götürüyor ki, orada ne terör ve savaşın pislikleri ne de gericiliğin karanlıkları var…

Bence kendinize fırsat yaratarak, tiyatronun ve senfoni müziğinin güvenli korunaklarından sıkça yararlanın…

Çünkü 'insanın insanlaşmasında ve sosyalleşmesinde tiyatro ve müziğin çok etkili olduğu…' yadsınamaz bir gerçekliktir.

Bu fırsatla, Büyükşehir Belediye Başkanımız Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN ve çalışma arkadaşlarına bir kez daha teşekkür ediyorum.

Sosyal yaşamımızda 'bilimin yol göstericiliği, demokrasinin güvenilirliği ve sanatı güzelliğiyle yoğrulmuş korunakların daha çok ve daha güçlü olması' dileklerimle…

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…