Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen geçtiğimiz Mart ayı'nda okul müdürleriyle yaptığı bir toplantıda 2014'den itibaren meslek liselerinde atölye, labaratuvar ve meslek dersleri branşında bulunan okul müdürleri ile müdür yardımcılarının almış olduğu koordinatörlük görevine ücret ödemeyeceğini söylemiş.
ÜCRETLERİNİ
ALAMIYORLAR
Özen bu konuda okul müdürlerinden ücret onaylarında gerekli değişikliğin yapılmasını istemiş. Toplantıya katılan okul müdürleri de yeni çıkarılan MEB Yasası nedeniyle '13 Haziranda beni görevden alırlar' diye itiraz edememiş. Özen'in talimatıyla koordinatörlük ücretlerini alamayan eğitimcilerden çok sayıda şikayet telefonu aldım. Konuyu Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Haydar Urfalı'ya sordum. Urfalı bu olayı doğrulayarak, 'Bu konuda şube başkanlığımız 7 Nisan 2014'de resmi yazıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğüne başvuruda bulundu. Yazımızda 07/09/2013 tarih 28758 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ile 16/12/2006 tarih 26378 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan MEB Yönetici ve Öğretmenlerin Ders ve Ek Derslerine İlişkin Karara açıkça aykırılık teşkil eden bu tutumun tekrar değerlendirilmesini istedik' dedi.
SADECE ESKİŞEHİR'DE
UYGULANIYOR
Urfalı, Tutumun değişmemesi halinde Müdür Özen'den bu emrinin yazıya dökmesini de istediklerini kaydetti. Urfalı; 'Yazımızda Milli Eğitim Müdürü Özen'e, tutumuna dayanak teşkil eden yasal bir durum varsa, bunun yönetimin dili olan resmi yazıyla okullara bildirmesini, gerekiyorsa Milli Eğitim Bakanlığı'na görüş sormasını istedik. Konuyla ilgili tutumunda değişiklik olmaması halinde yasal yollara başvuracağımızı ve gerektiğinde suç duyurusunda bulunacağımızı ifade ettik. Kanun, yönetmelik ve genelgelerin vermediği yetkiler kullanılarak, adeta baskı ve sindirme anlayışıyla eğitim çalışanlarının hakları elinden alınmaya çalışılıyor. Bu anlayışın yansımalarını 'kim hangi tarafta, görelim', 'ben bunun böyle olmasını istiyorum', 'yazıya gerek yok, benim sözlü talimatlarıma uyun' gibi sözler oluşturmaktadır. Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ndeki bir kurumda esas olan yazılı emirlerdir. Elbette ki acil durumlarda sözlü emirde verilebilir. Ancak daha sonra bu emir yazıya dönüştürülmesi gerekir. Bu konuda sendika olarak taleplerimiz tüm girişimlerimize rağmen karşılanmamıştır. Söz konusu uygulama Türkiye'de sadece Eskişehir'de uygulanmakta ve yöneticilerin hakkı gasp edilmektedir' dedi.
OKUL MÜDÜRLERİNİ
ATEŞE ATIYOR
Anlaşılan Necmi Özen bu konuda verdiği sözlü talimatın yasaya uygun olmadığını çok iyi biliyor. Okul müdürlerine bu konuyla ilgili resmi yazı göndermeyerek, hukuki açıdan kendisini korumaya çalışıyor. Yasalara aykırı şekilde verdiği emri yerine getiren okul müdürlerini ateşe atıyor. Sayın Özen bu yaptığını kendisine yakıştırabilir. Ancak şunu iyi bilmelidir ki; bu yapılanlar bir eğitim yöneticisine hiç yakışmıyor.
**
DAHA ÖNCE İPTAL EDİLEN YILSONU ETKİNLİKLERİ YAPILACAK
Soma'da yaşanan acı nedeniyle ilimizdeki bütün okullarda yılsonu gösterilerinin iptal edilmesi ile ilgili yazılar yazarak, velilerin bu konudaki haklı tepkilerini dile getirmiştim. İkieylül Gazetesi'nden Hakkı Kutlu'da benimle eş zamanlı olarak bu konuyla ilgili yazılar yazdı.
YANLIŞ OLDUĞUNU YAZMIŞTIK
Yazılarımızda özellikle ilkokul ve anaokullarında yılsonu gösterilerinin iptal edilmesinin yanlış olduğunu haklı gerekçeleriyle ortaya koyduk. Kamuoyunda bu yönde oluşan tepkiler nedeniyle Eskişehir Valiliği, Soma faciası nedeniyle iptal edilen okullarda yapılacak yılsonu etkinlik, kutlama ve şenlikleriyle ilgili yeni bir karar aldı. Vali Güngör Azim Tuna adına, Vali Yardımcısı Günhan Yazar imzasıyla ilçe milli eğitim müdürlükleri ve okul müdürlüklerine gönderilen yazıda, 'Bilindiği üzere Manisa'nın Soma ilçesinde yaşanan ve aziz milletimizi hüzne boğan maden kazası nedeniyle ülke genelinde milli yas ilan edilmiştir. Bu kapsamda, ilimizde bulunan Milli Eğitim Müdürlüğümüze bağlı tüm okul ve kurumlarda önceden planlanmış her türlü eğlence, şenlik, konser ve yılsonu gösterilerinin Okul Müdürlüklerince gerekli hassasiyet gösterilerek gerçekleştirilmesi, öğrencilerimizin mezuniyetlerine ilişkin programlar ve yıl boyunca yapmış oldukları eserlerden oluşan sergilerin, eğlenceden uzak, sade bir biçimde gerçekleştirilmesi uygun görülmüştür' denildi.
YETKİ OKUL
MÜDÜRLERİNDE
Valilik bu resmi yazıyla kutlamalar konusunda yetkinin okul müdürlerinde olduğunu belirtmiş. Artık bu konuda iş okul müdürlerine düşüyor. Daha önce iptal ettikleri törenlerin tekrar yapılmasını sağlayarak, öğrencilerin kısa süre önce yaşadığı hayal kırıklığını sevince dönüştürmelidir. Veliler de törenleri 'angarya gören ve iyi ki iptal edildi' diyen bazı okul müdürlerini bu etkinliklerinin yapılması konusunda sıkıştırmalıdır. Valiliğin yeni aldığı bu karar sayesinde aylardır yılsonu gösterilerine hazırlanan minikler hayal kırıklığına uğramayacak. Yaptıkları resimler sergilenecek. Okudukları şiirler, oynadıkları tiyatro ve folklor gösterileri yıllar sonra anılarında güzellikler olarak yer alacak.
*
Cumartesi
Hikayeleri
HAYATTAN ŞİKAYET EDEN KIZ
Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikayet eden, her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı. Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu.
ÜÇ AYRI CEZVE
Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına. Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi. Bir gün onu mutfağa götürdü. Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu. Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu. Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye başladı. Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı.
NE GÖRÜYORSUN?
Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi. Yirmi dakika sonra, adam, cezvelerin altındaki ateşi kapattı. Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu. İkincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabağa koydu. Daha sonra son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı. Kızına dönerek sordu: - Ne görüyorsun?' - Patates, yumurta ve kahve,' diye alaylı bir cevap verdi kızı, 'Daha yakından bak bir de' dedi baba, 'patatese dokun'. Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi. - Aynı şekilde, yumurtayı da incele. Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü, En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi. Söylenileni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı.
YUMURTA KATILAŞTI
Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı.
-'Bütün bunlar ne anlama geliyor baba?' Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı. Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı farklı tepkiler vermişlerdi. Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü. Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurtanın içi sertleşmiş katılaşmıştı.
'SEN HANGİSİSİN?'
Ancak, kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıştı. - 'Sen hangisisin?' diye sordu kızına. 'Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin? Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin? Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracaksın? Yoksa kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin?'
*
foto şaka
Eski ETO Başkanı Harun Karacan: Allah'ım Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra Rifat Hisarcıklıoğlu Başbakan olsun. Ben de böylece İl Başkanı olup; Salih Koca'ları, Reyhan'ları, Canözer'leri partiden kovalayayım. Amin…
AKP Odunpazarı Belediye Meclis Üyesi Nuri Temizsoy: Allah'ım Harun'u Genel Başkan Yardımcısı yap. O zaten beni milletvekili adayı yapar. Amin…
Sanatçı Mithat Körler: Ah kafam ah! Keşke Pancar Koop'a yönetici olacakmış gibi Halil Ünal'ın peşinden koşacağıma, Karacan'ın yanında olsaydım. Şimdi Büyükşehir Meclis üyesiydim.