2008 yılında petrolün varil fiyatı 150 dolara yaklaşmışken Türkiye'deki benzin fiyatı 3 lira 61 kuruştu. 2016 yılında petrolün varil fiyatı 30 doların altına kadar indi. Benzin fiyatı ise 4 lira 23 kuruş. Benzin ve akaryakıt ürünlerine zam yapılırken petrolün varil fiyatındaki artış gerekçe gösteriliyordu. Buna karşın petrolün fiyatı yaklaşık yüzde 500 oranında düşerken, bu düşüş neden benzin ve petrol ürünlerinin fiyatına aynı oranda yansımadı? Bunun cevabını gelin birlikte arayalım. Birinci sebep ülkemizde en garanti vergi dolaylı olarak vatandaşlardan alınan vergidir. Bu vergi oranı yaklaşık olarak %69 civarındadır ve bunun %15'i tamamen akaryakıttan alınmaktadır. Devlet, düşen petrol fiyatlarına rağmen vergi oranını yükselterek garanti bir getiri olan bu kalemde gelirini sabit tutmaya çalışıyor. Ve Türk halkı, dünyada akaryakıta en yüksek oranda vergi ödeyen ve en yüksek fiyattan akaryakıt tüketenler arasında yerini alıyor. (Petrol üzerinde ithalde alınan KDV, rıhtım resmi, belediye hissesi vb gibi dolaylı yükümlülükler adı altında vergiler var. Bunlar azalırsa, kamunun geliri azalır.!) İkinci sebep petrolün depolanma zamanı yakıt fiyatlarını belirleyen etkenlerden biride bu. Şöyle ki TÜPRAŞ'ın İzmit, İzmir, Kırıkkale ve Batman'da bulunan dört rafinerisi toplam 5,57 milyon metreküp ham ve işlenmiş petrol depolama kapasitesine sahip. Bu depoların ne oranda dolu olduğu ya da hangi fiyat üzerinden alınan petrolün depolandığı bilinmiyor. Bunun dışında TÜPRAŞ kadar olmasa da özel sektörün de depolama kapasitesi mevcut. Bu şu demek oluyor Türkiye'nin birkaç aylık ihtiyacını karşılayacak akaryakıt depolama kapasitesi var. Bu da petrolün yüksek fiyattan depolanma ihtimali durumunda, fiyat indirimlerinin şimdi değil sonraki aylarda tüketiciye yansıması anlamına geliyor. Yani Türkiye yüksek fiyattan depolanan yakıtı kullanıyor. Dolayısıyla indirim hemen yansımıyor. Üçüncü bir sebepte Dolar kuru. Petrolün varil fiyatının düşmeye başladığı aylar ile şu zaman aralığında ABD Dolarının, Türk Lirası karşısında yükselmesi. Zannedersem sıraladığımız bu 3 ana sebep akaryakıt fiyatlarının tüm dünyada ucuzlarken ülkemizde neden ucuzlamadığının nedenlerini açıklıyor. Şimdi de doğalgaza bir bakalım. Doğalgaz fiyatı belirlenirken fiyat formülünde; doğalgazın güncel alım fiyatı, doğalgaz anlaşmasının sağlandığı dönemdeki alım fiyatı, formülde kullanılan ürünlerin geçmiş 6 ya da 9 aylık ortalamaları ve formülde kullanılan ürünlerin anlaşma sağlandığı dönemdeki sabit fiyatlar yer alıyor. Buna göre gaz fiyatları her yıl 1 Ocak, 1 Nisan, 1 Temmuz, 1 Ekim'de yeniden açıklanıyor. Ham petrol etkili olsa da dövizdeki artış da iç pazar fiyatlarını belirliyor. Türkiye'nin yaptığı pahalı doğalgaz alım anlaşmalarının yanlış olması bunun yanına birde son yıllarda sürekli artan döviz kurunun da eklenmesi gazın ucuzlamasını açık bir şekilde engelliyor. Bu konuda en yetkili ağız olan Enerji Bakanlığı ise 'doğalgaz fiyatlarındaki düşüşün farkında olduklarını, ancak son yıllarda BOTAŞ'ın bozulan mali yapısını düzeltmek için indirime gidilmediği bilgisini veriyor' devlet ciddiyeti bu olsa gerek!!. Hem git yanlış anlaşmalara imza at hem dolar kurunun yükselmesine engel olacak ekonomik politikalar üretme bu da yetmezmiş gibi yıllardır adeta arpalık gibi kullandığın BOTAŞ ı kurtarmak için yükü vatandaşa yık. Biz bu gidişle indirimi zor görürüz. bence indirimi hiç beklemeyelim. Hatta İndirimi geçip bindirim yapmazlarsa çok şükür diyelim.!