CHP (Cumhuriyet Halk Partisi), ulusal bağımsızlığımızın ve ulusal egemenliğimizin kazanılmasına, Cumhuriyetin kurulmasına, demokrasinin gelişimine katkıda bulunurken aynı zamanda Türkiye'yi çağdaş uygarlıkla buluşturan öncü bir partidir.
Bu nitelikleri yüzünden Türk toplumu CHP'ye, 'oy versin ya da vermesin' diğer siyasi partilerden çok farklı bir sorumluluk yükler.
Halk, 'muhalefet görevini verdiği dönemlerde bile', CHP'den devlete sahip çıkmasını, laik ve demokratik Cumhuriyet kazanımlarını, Atatürk ilke ve devrimlerini korumasını bekler. Diğer partilerin yaptıkları hataları hatta yolsuzlukları kısmen görmezden gelirken CHP'nin en ufak yanlışını, yolsuzluğunu asla kabul etmez. Hatta, siyasi iktidarların yaptığı yanlışların hesabını bile 'yeterli muhalefet yapmamak
ve tarihsel sorumluluklarını yeterince yerine getirmemekle suçlayarak' CHP'den sorar.
12 Eylül darbesinin kapattığı ama sonra delegelerin açılmasına karar verdiği tek parti CHP'dir. Bu bile tarihsel geleneğin sağlamlığına somut bir örnektir. CHP üyeleri, ülke ve dünya sorunları ile yakından ilgilenen, 'kapı kulluğunu asla kabullenmeyen' yurtseverlerdir. Bu yüzden kurultaylar, il hatta
ilçe kongreleri bile çok çekişmeli geçer. Partililerin unutamadıkları çok sayıda kurultay ve kongre anıları vardır.
Örneğin; 5 Mayıs 1972'de toplanan 5. Olağanüstü Kurultay, Ecevit'in muhalefetine dayanamayan İnönü'nün başkanlıktan istifası ile anımsanır. Bu kongrede kürsüde konuşan Genel Sekreter Kamil Kırıkoğlu kendisini sürekli yuhalayan delegelere; 'Merak etmeyin en sağlam yerim sinirlerimdir…' diye yanıt vermişti…
KONGRE SÜREÇLERİ…
Eskişehir'de 23 Şubat 2020'de yapılan CHP İl Kongresi'nde İl Başkanlığı'nı Recep Taşel kazanmıştı. Başkan seçildiği günden bu güne yaşadıklarını, kendisine yapılan eleştiri ötesi tavırları gördükten sonra Recep Bey'in de 'en sağlam yerinin sinirleri' olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Önceleri, eleştiri boyutunu aşan çok yönlü kabalıklara ve tavırlara 'milletvekili olmak istediği için' katlandığını düşünüyordum. Ancak, Sayın Taşel, milletvekili adaylığını ön seçim koşuluna bağlamasının ardından, 'tarihi bir görüşme sonrasında' İl Başkanlığı görevinden ayrılmayacağını açıklayarak çok kişinin siyasi hesaplarını alt üst etti…
BEN DE ELEŞTİRDİM…
Recep Taşel ile geçtiğimiz günlerde yaptığımız görüşmelerde aklıma gelen her şeyi sordum; hatta bazı konularda ben de eleştirilerimi sıraladım.
Özellikle Şubat 2020 Kongresi'nde ortalıkta dolaşan farklı anahtar listelerin maksadını aştığını, kentimizin belediye başkanlarının siyasi kimliklerinin ve çalışmalarının yalnız Eskişehir için değil Türkiye siyasi yaşamı açısından da önemli bir şans olduğunu, bu kişilerin kurultay delegesi olmamaları için yapıldığı konuşulan 'maymuncuk' çalışmalarının yanlış olduğunu vurguladım.
Zaten Eskişehir CHP Örgütü'nde bugün yaşanan sıkıntıların 'üç önemli nedeninden' birinin buradan kaynaklandığını belirtirken; 'İl Başkanı olduğunuz için pişman mısınız?' diye sordum.
Sayın Taşel; Belediye başkanlarımız ile ilgili düşünceme katıldığını belirtirken, 'İl Başkanlığı adaylığı konusunda çok özel bir çabası olmadığını, zaten partinin her kademesinde uzun yıllardır hizmet ettiğini ve yarışı farklı kazanacağını bildiğini' söyledi.
'İl Başkanı seçildiğine pişman olmadığını ancak zaman zaman üzüldüğü konular olduğunu, üç yıldır sürekli köpürtülen kriz ortamını CHP'ye zarar vermeden çözmeye çalıştığını, parti iç sorunların uluorta konuşulmasını doğru bulmadığını' belirtti.
Recep Taşel'in üzüldüğü olayları anlatırken ve kendisini üzenlerden söz ederken kullandığı saygılı, hoşgörülü dil ile 'Ana çatımız' olarak tanımladığı 'CHP'nin kurumsal kimliğini, Kurucu Önder hariç tüm kimliklerden ötede tutması' özellikle dikkatimi çekti.
ÜÇ YILDA NELER YAPTINIZ?
Recep Taşel ile görüşmelerimizin önemli bir bölümünü bu güne kadar neler yaptıkları ve önümüzdeki 'kritik süreçte' neler yapacakları oluşturdu. Böylece ortaya aşağıdaki ana başlıklar çıktı;
Şeffaflığa önem veren, kapalı kapılar ardında dar siyaset yapmayı uygun bulmadım. Yapıcı eleştiriye açık, herkesi kucaklayıcı bir politika izlemeye gayret ettim.
Demokratikleşmeyi kendi içimizde başlatmamız gerektiğine inandığım için, parti içi demokrasi, barış içinde yarış, sokakta siyaset, sadece lider odaklı olmayan takım çalışmasına önem verdim.
20 kişilik YK İl Başkan Yardımcısı görevlendirmesi, görev yetki ve sorumlulukların dağıtılması ile (basın açıklamaları da dahil) temsilde eşitlik sağlamaya çalıştık.
Gençlerin ve kadınların siyasete etkisini artırmaya çalıştık. Genç bir başkan yardımcımızı görevlendirerek gençlerin proje odaklı çalışma grubu ETKİ'yi oluşturduk.
Halkımıza yönelik, dinleme ve sorun çözme odaklı çalışmalara ağırlık verdik. Barış dilini kullandık. Genel Başkanımız ve merkez örgütümüz ile aynı doğrultuda
yaptığımız bu çalışmalar sahada çok etkili oldu ve partimizi daha da ileriye taşıdı.
Her ilçeye ve kırsal mahallelere
8-10 kez gittik. Oy oranlarımızın düşük olduğu ilçelerimizde, kırsal mahallelerde CHP'nin varlığını ve etkisini daha önceki yıllarla kıyaslanmayacak oranda artırdık. Halkımızın ayağına gitmeye devam edeceğiz ve sonuçlarını ilk seçimlerde göreceğiz. Eskişehir'de 1. partiyiz ve 4 milletvekilliği karşılığımız var...
GAYE USLUER'i SİZ Mİ
DAVET ETTİNİZ?
Gaye Usluer'in yeniden CHP'de siyaset yapma isteğini sürekli vurguladığı bir dönemde, Recep Taşel'in sosyal medyada Gaye Hanımla 'kahvelilokumlu' paylaşımı farklı yorumlar yapılmasına neden oldu. Recep Bey, (konuşulanın aksine..) Gaye Usluer'in istifasından önce kendisiyle uzun uzun konuştuğunu ama kalması için ikna edemediğini ifade etti. Anladığım kadarıyla Recep Taşel, Gaye Hanımın geri dönmesine sıcak bakıyor ve 'milletvekili adayları netleştikten sonra üye olacak' diyerek Gaye veriyor.
'İÇİMİZDEKİ
İRLANDALILAR!..'
Recep Taşel ile görüşmelerimizde elbette dostça paylaştığımız konular da oldu. Bu paylaşımlarında Sayın Taşel'in en fazla rahatsız olduğu konuların başında 'çok önemli bir seçim sürecine girdiğimiz bu günlerde parti içi kişisel sorunların sorumsuzca dışarıya yansıtılmasının' geldiğini anladım.
Kendisine yönelttiğim 'İçimizde İrlandalılar mı var?' esprisini ise her zamanki gibi gülümseyerek karşıladı ve yanıtlamadı…
SONUÇ OLARAK…
Sayın Recep Taşel'i oldukça yüksek moralli, heyecanlı, örgütsel çalışmaya ve başarıya çok istekli, inançlı gördüm. Üç yıl boyunca şahsı üzerinden hala sürdürülen ve eleştiri boyutlarını çok aşan yüklenmelere rağmen hoşgörülü, kucaklayıcı, barış odaklı çizgisini bozmamasına bakıp 'sabır taşı olsa çatlardı...' diye düşündüm…
Sözü bir dost uyarısı ile bağlayalım; Önümüzdeki seçimlerde 4 milletvekili çıkarmayı hedefleyen CHP'de, istenilen sonuçlara ulaşılmazsa, olumsuz sonuçların günahı sadece Recep Taşel'e yazılmaz.
Üstelik faturası da yerel seçimlerde acı bir şekilde ödenir.
Benden söylemesi…