Eğitim-Sen Şube Başkanı Serkan Demir beni arayarak, TOKİ Şehit Savaş Kubaş Anadolu Lisesi Müdürü Attila Akıncı'nın göreve geldiği günden bu yana uygulama ve söylemleri ile kurumdaki huzuru ve iş barışını tehdit eder duruma geldiğini belirtti.


TEHDİTKAR ÜSLUP
Akıncı hakkında işlem yapılması için İl Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen'e yazılı dilekçe verdiklerini söyledi. Bu olayın takipçisi olacaklarını ifade etti. Demir, Akıncı ile ilgili verdikleri dilekçenin bir örneğini bana da gönderdi. Dilekçeyi inceledim. Eğitim-Sen'in konuyla ilgili tespitleri şöyle; 'Öğretmen kurulları: Kurulların müdürlerin isteklerini öğretmenlere aktarma organı olarak tanımlamaktadır. Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği'nin Öğretmen Kurulları ile ilgili kısımlarını keyfi olarak uygulamaya gayret göstermektedir. Yönetmelikte geçen öğretmenlerin kurulu toplantıya çağırması ile ilgili hükmün olmadığını iddia edebilmektedir. Müdür Akıncı, ek gündem önerilerine ve eleştirilere aşırı refleks göstermektedir. Gündem önerilerini reddetmek için sesini yükseltme eğilimine girerek ve konuyu saptırarak gündem önerisini geçiştirmeye çalışmaktadır. Konuşmak isteyenlerin sözlerini tamamlamalarına izin vermediği gibi tehditkar ve bir eğitimciye yakışmayacak üslup içerisine girebilmektedir. Kurulda öğretmeni ağlatacak durumlara kadar işi vardırabilmektedir. Dolayısıyla okulun en üst karar alma organı; bir parmak sallamaya, tek yönlü bir konuşmaya, bir monologa dönüşmektedir.


KORKU SALMAK İSTİYOR
Sürekli ders zili çaldığında sinirli bir şekilde öğretmenler odasına giren ve öğretmenleri (derse gitmeleri için) azarlar tarzda bağıran bir müdür profili vardır önümüzde. Şüphesiz öğretmenlerin zamanında derse girmesi esastır. Ancak yöntem bu olmamalıdır. Burada müdürün amacının derse giriş değil korku salmak olduğu ortadadır. Bu konu kendisine uygun bir dille ifade edilmiştir. Bu tarzda uyarı yapıldığında derse zamanında giden bir öğretmende dahi tersi davranışlar gelişebileceği, herkesi aynı potaya koyarak yol alınamayacağı, derse zamanında gitmek kadar dersteki verimin de önemli olduğu, bunun diyalog kanallarını kapattığı vb. ifade edilmiştir. Koridorlarda nöbetçi öğretmenler olduğu halde öğrencilere yüksek sesle bağırarak okulu inletme gayreti içerisindedir. Dolayısıyla kendisi koridorlara geldiğinde öğrencilerin korku ile kaçışmaktadır. Burada da amaç; hem öğrenciye hem de öğretmene korku salmaktır. Günümüz dünyasında bu davranışların eğitim hayatında yeri yoktur. Kendisiyle bu konu da konuşulmuştur. Ama buna neden itiraz ettiğimizi anlayamadığını ifade etmiştir. Neden buna itiraz edebileceğimizi anlayamayacak kadar demokratik değerlerden ve eğitimci vasıflarından uzaklaşmıştır.


ÖĞRENCİ GEÇİŞİNİ YASAKLADI
Kendi odasının koridorundan ve katından öğrencinin geçişini yasaklamıştır. Herhangi bir yerde bir öğrenciyi yakaladığında (küpe, saç, giyim, telefon vb. bahanesiyle) hakaret edebilmektedir. Öğrencilerin gururunu çok kolay kırabilmektedir. Bazen bunu toplu yerlerde ve bayrak törenlerinde dahi yapabilmektedir. Okul müdürü sürekli yaptığı anonslarla dersleri bölmektedir. Üstelik bu anonslardaki ifadeler hiçbir kurulda konuşulmamış ve özensiz cümlelerle yapılmaktadır. Hatta öğretmeni derste öğrencilerin gözünden düşürebilecek nitelikte olabilmektedir. Örneğin son yapılan anonsta; öğle arası öğrenciler kimlik göstererek dışarı çıktıklarından yığılma olduğu için öğretmenlerin okuldan yedi dakika geç çıkacağı ifade edilebiliyor. Yani okul müdürü öğretmenin okuldan ne zaman çıkabileceğine bile karar verebilmektedir.


'BU ANGARYA DEĞİL Mİ?'
Öğrencilerin okul giriş-çıkışlarında getirilen uygulamayı ( veli izni ve kimlik kartı düzenleyerek) kurulda konuşmadan tek başına karar alarak hayata geçirmiştir. Bu konu ile ilgili görüştüğümüzde bölge müdürler toplantısında karar alındığını ifade etmiştir. Bu kararı istediğimizde vereceğini ifade etmiştir. Yaklaşık bir yıl geçtiği halde hala tarafımıza bir yazılı belge ulaştırılmamıştır. Ayrıca itirazlarımızı ayrı bir yazı ile uzun uzadıya ifade edeceğimiz bu uygulama nedeniyle okul giriş-çıkışlarında özel güvenlik görevlisi ve öğretmenler arasında gerginlikler yaşanmakta, bahçe duvarlarından atlayarak dışarı çıkmakta olan öğrenciler için yaralanma tehlikesi olabilmekte, geri dönüşlerde birçok öğrenci yok yazılmaktadır. Çevresel şikayetler bahane edilerek yapılan bu uygulamanın hiçbir geçerliği olmadığı ifade edilmiştir. Bu uygulamaya derhal son verilmelidir. Kafasına göre sürekli toplantı duyurusu yapan Attila Akıncı, son yaptığı toplantıda; tüm öğretmenlerin sürekli eba.gov.tr internet adresine gireceğini ve ne kadar girdiklerini her hafta sonunda kendisine mail yoluyla rapor atmaları gerektiğini ifade etmiştir. Buna uymayan öğretmenleri ise soruşturma açmakla tehdit etmiştir. Bu uygulamaya dair husus nerede yazmaktadır? Bu angarya değil midir? Sonuç olarak; Milli Eğitim Müdürlüğü'nün bu duruma derhal çözüm bulması gerektiği kanaatindeyiz. Okul müdürünün her türlü tek yanlı ve keyfi uygulamalarının kaldırılmasını, okul müdürü hakkında yasal işlem başlatılmasını talep ediyoruz.' Eğitim-Sen'in Akıncı ile ilgili şikayetleri böyle. Attila Akıncı'yı uzun yıllardır tanırım. Disiplinli ve otoriter bir müdürdür. Ancak Eğitim-Sen'in şikayet dilekçesine göre disiplin konusunda kantarın topuzunu bu sefer bir hayli kaçırmış gibi…

*

FUTBOLSEVERLER EFSANE
'14 NUMARA'YI UNUTMAYACAK

'Doktorlar sigarayı bırakmazsam artık futbol oynamayacağımı söylediler. Ben de futbolu bıraktım.' 'En güzel gol, boş kaleye atılan goldür.' 'Başkalarının fikirlerindense kendi fikirlerimle kaybetmeyi tercih ederim.' 'Futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit futbol oynamaktır.' 'İtalyanlar size karşı galip gelemezler ama siz onlara mağlup olabilirsiniz.' 'Kolay bir maçın zor yanı, kötü olan rakibini kötü oynatmayı başarmaktır.' 'Ben çalışmayı severim, ama sadece sevdiğim işlerde.' 'Bir hata yapmadan önce, o hatayı yapma.' 'Her dezavantajın bir avantajı vardır.' 'Ağzında düdükle koşma. Elinde tut ki, düdük çalmadan önce düşünecek zamanın olsun.' Bu sözler Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından birisi olan efsane '14 Numara' Johan Cruyff'a ait. Hollandalı futbol adamı Johan Cruyff, yakalandığı kanser hastalığına yenik düştü ve 68 yaşında hayatını kaybetti. 'Sarı Fare' lakaplı Cruyff, 'yıldız futbolcu başarılı teknik direktör olamaz' tezini çürüttü. Futbolculuğu kadar teknik adamlığında da bir numaraydı. FC Barcelona'da kurduğu sistem hala meyvesini veriyor. Cruyff sayesinde Barcelona yıllardır hep Dünyanın bir numaralı takımı olarak gösteriliyor… Cruyff'u futbolseverler olarak asla unutmayacağız. Çünkü o gerçek bir efsanedir…

***

CUMARTESİ HİKAYESİ

YAŞLI MARANGOZ
Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti. İşveren müteahhidine, çalıştığı konut yapım işinden ayrılmak ve eşi, büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yaşam sürmek tasarısından söz etti. Çekle aldığı ücretini elbette özleyecekti.

BAŞTAN SAVMA
Emekli olmak ihtiyacındaydı, ne var ki. Müteahhit iyi işçisinin ayrılmasına üzüldü. Ve ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev daha yapmasını rica etti. Marangoz kabul etti ve işe girişti. Ne var ki gönlünün yaptığı işte olmadığını görmek pek kolaydı. Baştan savma bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı. Kendini adamış olduğu mesleğine böyle son vermek ne talihsizlikti!..

'BU EV SENİN'
İşini bitirdiğinde, işveren, evi gözden geçirmek için geldi. Dış kapının anahtarını marangoza uzattı. - 'Bu ev senin' dedi, - 'sana benden hediye.' Marangoz şoka girdi. Ne kadar utanmıştı! Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bilseydi! O zaman onu böyle yapar mıydı?

foto şaka

Başbakan Ahmet Davutoğlu: Belçika İçişleri Bakanı onurlu bir davranış göstererek, istifa etti.
İçişleri Bakanı Efkan Ala: Başbakan bana laf mı soktu ne? Ne yani Belçika İçişleri Bakanı kendisini apartmandan aşağıya atsa, bende mi atlayacağım(!)