Yerel seçimlere doğru giderken siyasi partiler ile ilgili genel durumu anlatan bazı matematik hesapları yapalım, şehir bazında da ileride yaparız.

Önce, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki partilere göre milletvekili sayılarına ve kimin sayesinde olduğuna bir bakalım.

Tabloda, milletvekili dağıtan en cimri partinin AK PARTİ, en bonkör partinin CHP olduğunu görüyoruz. CHP 38 vekil, AK Parti’nin 10 vekil dağıttığını görüyoruz.

Bu tablo bize Türkiye’de kendi parti gücü ile milletvekili kazanan 5 parti olduğunu gösteriyor.

Bu partiler; AK PARTİ, CHP, DEM, MHP, İYİ PARTİ

Sağ parti sayısı 8, sol parti sayısı 5,  

Sağcı 404, solcu 194 milletvekili var. Yani meclisin %67’si sağcı, %33’ü solcu milletvekili diyebiliriz.

Peki, partilerin aldığı oylar ile bu oran uyuşuyor mu ona bakalım.

Sağ partiler %61,9, sol partiler %36,8, diğer partiler %,1,3 oy almış.

Aşağı yukarı uyuştuğunu varsayalım.

Peki, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin toplam oyu %48 olduğuna göre,

Muhalif sağın oyunun %11,2 üzerinde olduğunu görürüz.

O zaman önümüzdeki yerel seçimlerde ana muhalefetin, sağ muhalif seçmenin %11 oyunu alması gerekmektedir. Bu mümkün mü?

İttifaklar olmadığı için matematiksel olarak mümkün değil,

Peki, ana muhalefet haricinde diğer muhalif sol oylar ne kadar?

Söyleyelim %9 -10 arası

Peki, ana muhalefetin, soldan %9, sağdan %11 oyu, toplam %20 oyu almadan seçimleri kazanması mümkün mü?

Yine matematiksel olarak mümkün değil, (şehir ve adayların özel durumları hariç)

O zaman ne yapıyorsun,

Topluma ve seçmene “seçmen ittifakı” öneriyorsun.

Bunu önermek ile her şey çözülüyor mu?

Şüpheli?

Üstelik

Düğün yapıyorsun ama yeterli paran yok, eşin dostun getireceği takı ve hediyeleri hesap ediyorsun.

Ve diyorsun ki,

“Sağcı kardeşim, senin düğününe getirdiğim takıları geri getirme zamanın geldi, seni hediyen ile düğünümüze bekliyorum”

“Solcu dostum, düğünüme davetlisin, ama sakın gelme, hediyeni yolla ve zarfın üstüne de isim yazma lütfen” diyorsun.

Bu yakıştırmalar bizzat sağdan ve soldan insanların yerel seçim için bana nakletmiş oldukları diyaloglardan alındı.

Aslında durum da tam olarak böyle.

Muhalif parti üyesi olup da, partisinin aldığı, seçime ayrı girme kararını mantıklı bulmayan, kanaat önderleri ve bir parti üyesi insanlar var.

Öncelikle gidip kapılarını çalman gerekir, onlar ile diyalog kurman lazım.

Bunu yapmadan “seçmen ittifakı” olur mu kendi kendine?

Olmaz!

O zaman;

Ana muhalefet partisi ve kazanmaya en yakın parti olarak söylemen gerekenler çok açık ve net.

“Sağcı ve solcu dostum, düğün, hepimizin düğünü buyurun gelin, sizleri en iyi şekilde ağırlamaya hazırım” demen lazım.

Bazen siyasi partiler, (genel merkez- genel başkanlar), siyasetin matematiği konusunda bilerek veya bilmeyerek yanlış hesap yapabilir, kendi içinde de çözümsüzlüğü politik çözüm olarak görebilir.

Çözümsüzlüğü çözüme dönüştürmek ve “seçmen ittifakını” kurmak, başkan adaylarının politik yeteneğine bağlı olsa da yerel politik aktörlerin de en önemli görevidir.

Değilse, geleceğini, ortalıkta cirit atan siyaset cambazlarının eline teslim etmiş olursun.