Korona (Covid-19) salgını, uzun süreli olarak evde kalmak zorunda olan insanların günlük yaşamlarında normal olarak yaptıklarının dışında, oyalanacak başka şeylere de ihtiyaçları olduğunu hissettirdi. Hobileri olanlar bu ihtiyaçlarını kısmen ya da tamamen giderebilirken, olmayanlar oldukça sıkıntılı günler geçirdi.
Başta kadınlar olmak üzere bir kısım insanlar ise varsa bahçesinde, yoksa terasında, balkonunda veya evinde bir kaç saksı içinde çiçekler ve bunların yanında bir de aromatik bir bitki (ör. kekik, fesleğen, adaçayı, nane), bir yeşil salata bitkisi (marul, maydanoz, roka, tere, soğan, biber vb.), alanı yeterli olanlar çeşitli sebze ve meyve türleri de yetiştirmeye başladılar. Bu uğraş onlar için sadece vakit geçirten bir meşgalenin ötesinde bir terapi, bir ruhsal dinlenme oldu.
Vücutları hareket etti, terle birlikte birçok toksini attılar, toprakla temas ettiler negatif yüklerini boşalttılar, bazıları ağrılarından, ve kireçlenmeden kurtuldu, birbirleriyle yaptıklarını paylaştılar böylece anlatacak yeni şeyler buldular ve streslerini attıkları için bağışıklık sistemlerine destek sağladılar. Bu sanki her şerde bir hayır vardır sözüne çok uygun bir durum oldu. 12 Mayıs 2010 tarihli 'Bir Karış Toprak Boş Kalmasın' başlıklı yazımın sonunda bu tür faaliyetlerin önemli bir yanının da, birkaç küçük fidecikten, birkaç minik tohumdan çıkan bitkilerden alınabileceklerin insanı şaşırtacak kadar çok olabileceği ama bundan da önemlisi, onları yetiştirmenin ve kendi elde ettiğini ürünü yemenin vereceği hazzın büyüklüğüdür demiştim.
Toprak en önemli yaşam kaynaklarından biridir, ancak hak ettiği seviyede bir değer verilmemekte, verimli toprakların bir kısmında üretim de yapılmamaktadır. Üretim dışında olan toprakların çoğu kırsal kesimde yer almakta, ancak onlara kıyasla daha küçük parçalar halinde oldukları için fazla önemsenmeyen fakat toplamı dikkat çekici ölçüde büyük olan bir toprak alanı da kentlerde boş durmaktadır. Kent merkezlerinde oldukça az ve küçük fakat merkezden uzaklaştıkça sayısı daha fazla ve boyutları daha büyük bir çok bahçede toprak boş durmaktadır. Ara sokaklarda evlerin bitişiğinde çöplük haline gelmiş, ot sarmış, toz adacığı gibi duran kimi arsa boş alanlar bulunmaktadır. Eskişehir'de bazı istisnaların dışında kent merkezindeki bahçelerde genellikle çim alanlar tesis edilmekte, bunun yanı sıra çiçekler, süs çalıları ve meyvesiz ağaç türleri yetiştirilmektedir.
Buna karşılık merkezden uzaklaştıkça sadece çiçekli ve/veya meyve ağaçlı bahçeler ile küçük parsellerde çeşitli sebzelerin yetiştirildiği bahçeler bulunmaktadır. Merkezden uzak mahallelerde yer alan oldukça çok sayıda bahçede ise bir iki ağacın dışında pek bir şey bulunmamakta, bir kısmında ise gelişigüzel dikilmiş bir miktar çiçek dışında boş toprak ve/veya ottan başka bir şey görülmemektedir. Meraklı bazı bahçe sahipleri, süs bitkisi, ağaç, meyve, sebze çeşitlerini kendileri yetiştirirken, bazıları bir yardımcıya yetiştirtmekte kendileri hiç el sürmemektedir, halbuki işin bir kısmına kendileri de dahil olsalar, hem fiziksel hem ruhsal rahatlama sağlayabileceklerdir. Eskişehir'de bu konuda yürüttüğümüz çalışmalarda, olanakları olduğu halde küçük, büyük hangi boyutta olursa olsun bahçesindeki hatta saksıdaki toprakla bile uğraşmak istemeyenlerin önemli bir kısmının, tembel olduğundan değil, becerememekten, yanlış yapmaktan hatta birine sormaktan çekindiği için uzak durduğu anlaşılmıştır. Artık kimseye sormadan, internet aracılığıyla gerekenlerin çoğunu öğrenme imkanı bulunmaktadır.
Bir kimse isterse, eksik veya hatalı bir şey yapmaktan çekinmeden, deneyerek, bozduğunu yeniden yapmaya çalışarak bir süre sonra gayet başarılı olabilir. Bunları çocuklarla birlikte yapmak, toprağa elleriyle koydukları bir tohumdan veya diktikleri bir fidandan neler elde edebileceklerini göstermek, ürünleri onlarla birlikte toplamak ; çocuklara toprağı, doğayı sevdirecek, üretme-yetiştirme zevkini tattıracak ve iyi bir alışkanlık kazandıracaktır. Bu tür faaliyetler kişinin kendisine yarar sağlamasının yanı sıra çevredekilere de örnek olacak, cesaretlendirerek ve birçok insan ataletten ve boşluktan kurtulabilecektir.
Yetiştirilen her bitki; kendi kütlesinin örttüğü yer kadar toprağı güneşin doğrudan gelen ışınlarından koruduğu, orada bulunan suyun buharlaşıp kaybolmasını önlediği, yapraklarının ve köklerinin etrafında bulunan havadan karbondioksiti alarak hem kendi yararına hem vereceği ürün için kullandığı hem de onun yerine bütün canlı varlıkların kullanımı için oksijen çıkarttığı için, yaşanan çevreye de bir çok yarar sağlamakta, ayrıca bulunduğu yerin toprağında, köklerinin ulaştığı her katmanda canlılığın artmasına uygun bir ortam oluşmasına katkı yapmaktadır.
Korona bize, üretimin önemini ve onu bize kazandıran toprakla uğraşmanın sağlayabileceği yararların çokluğunu bir şekilde hatırlattı. İnsanın bazen, bir musibetin bin nasihatten iyi olabileceğine inanası geliyor.