AK Parti Eskişehir teşkilatı, iç karışıklıklarını görünmez kılmak amacıyla bir Parti Meclisi (PM) gündemi uydurdu ve üzerinde tepinip duruyor.

Ne iş yapar Cumhuriyet Halk Partisi’nin Parti Meclisi?

Uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Çok kısa özetle, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ile irtibat halinde olarak parti politikalarını belirler, yürütür ve gündem maddelerini karara bağlar.

Anlaşılacağı üzere PM, Türkiye genelini kapsayan bir kurumdur. Yani, PM üyesinin, hele ki muhalefette bulunan bir partinin PM üyesinin yaşadığı şehirle ilgili yapabileceği çok şey yoktur. En fazla yaşadığı şehrin CHP örgütü “bizim de bir PM üyemiz var” diyerek gururlanır. Hepsi o kadar.

Bu noktada Prof. Dr. Gaye Usluer örneğini vermek yanlış olmaz. Usluer, CHP’nin PM üyesiydi ve başarılı üyelerindendi. Ancak Eskişehir ile ilgili büyük oranda hiçbir tasarrufu olmadı. Çünkü yurt genelinde siyaset yaptı, zira olması gereken de buydu.

O nedenle Eskişehir’den bir PM üyesinin çıkmaması olağandışı bir durum olmamakla beraber, çıksaydı dahi Eskişehir özelinde gözle görülür katkı sunabilmesi iyi niyetli bir beklentiden öteye geçmeyecekti.

İlaveten… Deniyor ki: Eskişehir’de PM üyesi olabilecek çapta insan yok! Bu yaklaşıma katılmıyorum. Aynı mantıkla gider ve şu soruyu sorarsak zihnimiz açılabilir. CHP’nin az sayıda milletvekili PM üyesi oldu. Milletvekillerinin büyük çoğunluğu PM’nin dışında kaldı. Şimdi o milletvekilleri yetersiz mi oluyor? Elbette hayır. Burada, partinin bir stratejisi söz konusu. Herkesin belli başlı görevleri var. Herkes PM üyesi olacak değil. İktidara yürüyen bir parti için tüm üyelere görev düşüyor. Örneğin Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi. Pek çok ile açılacağı söyleniyor. Tabandan tavana çok sayıda partili bu ofiste çeşitli kademelerde görev alacak.

Şimdi gelelim PM üzerinden CHP örgütüne yüklenmeye çalışan AK Parti teşkilatına.

Murat Mercan, AK Parti’nin en üst karar organı sayılan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi olarak görev yaptı.

Harun Karacan MKYK üyesi, hatta Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı.

Burhan Sakallı da MKYK üyesi olarak görev yaptı.

Nebi Hatipoğlu hali hazırda MKYK üyesi olarak görev yapıyor.

Atlamayalım; çünkü çok övünülüyor, Mürsel Çavdar, MKYK’da yedek üye olarak yer alıyor.

Bir isim daha var, Hasan Basri Yalçın! Eskişehirli olması ve sık sık Eskişehir’i ziyaret etmesi münasebetiyle, şehrimizin MKYK üyesi olarak görülüyor.

MKYK üyesi olmasalar dahi bir parantez açıp eklemekte fayda görüyorum…

Fatih Dönmez, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak görev yaptı. Bakanlık üzerinde hala etkili olduğunu biliyoruz.

Prof. Dr. Ayşen Gürcan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak görev aldı. 11. ve 12. Cumhurbaşkanlığı döneminde başdanışmanlık görevinde bulundu. Şu anda TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı olarak hizmet ediyor.

Haydi, Prof. Dr. Nabi Avcı’yı da ekleyelim. Eskişehir Milletvekiliyken hem Milli Eğitim Bakanı hem de Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev yaptı.

Peki, Türkiye’yi 23 yıldır ezici bir çoğunlukla yöneten iktidar partisi AK Parti’nin en üst organında yer alan bunca isim varken ve dahi bakanlık gibi önemli görevler yapan insanlar da şehrimizde görevlendirilmişken, Eskişehir’in hangi sorunu çözüldü?

Varsa çözülen bir sorun, beri gelsin de anlatsın.

Bırakın mevcut sorunlarımızı, yeni sorunlarla boğuşur olduk.

O nedenle AK Parti’liler, önce aynaya bakmalılar, ondan sonra yorum yapmalılar.

AK Parti için ‘çerez’ niteliğinde olan ilçe başkanı atamalarında dahi parti içerisinde ne denli büyük bir çatışma olduğu orta yere döküldü.

Bürokraside aynı dağınıklık, milletvekilleri arasında aynı dağınıklık, teşkilatlar arasında aynı dağınıklık…

İşte, yazımın başında da vurguladığım gibi; AK Parti, iç karışıklığını ve dağınık halini gizlemek maksadıyla suni gündemler üretmek suretiyle en başarılı yaptığı iş olan algı yönetimi uygulamasına can yeleği misali sarılıp suyun üzerinde durmaya çalışıyor.

Durum bundan ibaret…