Allah hiç kimseyi, karanlık sokaklarda bir başına bırakmasın…
Şaşırtmasın…
Yolunu izini kaybettirmesin…
Hep şunu düşünmüşümdür;
Kimse kimseyle aynı şeyleri düşünmek, aynı şeyleri kabul etmek, onaylamak zorunda değil…
Aynı şekilde;
Düşündüklerini sonuna kadar yazmak, çizmek, anlatmak hakkına sahip…
Demokrasi dediğimiz şey de bu zaten…
Ne var ki demokrasi,
Bir yönüyle bazılarının bünyesine hiç mi hiç uymayan farklı yönelimler de barındırıyor kendi içinde…
İşte demokrasinin nimeti olan düşünce ve ifade özgürlüğü, bazen bazılarını öyle bir savuruyor ki, nereden savrulup nereye düştüğünü kendisi bile anlamıyor…
Anlayamıyor…
Demokrasinin sağladığı bu nimeti,
Bugün beyaz dediğine yarın siyah diyen,
Birkaç yıl önce 'doğru' 'gerekli' 'yararlı' dediği olaylara, kişilere, kendi kişisel koşulları değişir değişmez, 'yanlış' 'gereksiz' 'yararsız' diyen, dahası hırsını alamayıp konuyu kişisel bir öç alma davasına dönüştürenler,
İnanılması ve güvenilmesi asla ve asla mümkün olmayanlardır…
Çünkü böyleleri,
İnandıkları şeylerden, fikirlerden, insanlardan öyle çabuk vazgeçerler ki, kimse ne olduğunu anlayamaz bile…
Düşünün lütfen,
İnsanların karşısına çıkıyor ve bir düşünceyi ya da kişiyi savunuyorsunuz…
Karşı düşüncelere, farklı görüşlere rağmen duruşunuzu değiştirmiyorsunuz…
Burada iki farklı seçenek vardır öyle değil mi?
Savunduklarınıza ya gerçekten inanıyorsunuzdur ve o nedenle savunuyorsunuzdur; ya da, koşullarınız öyle gerektirdiği için böyle davranıyorsunuzdur…
Bunu anlayabilmenin tek yolu,
Kişisel koşullarınızın değiştiği anda ortaya koyacağınız duruş, takınacağız tavırdır…
İşte o anda,
Savunduğunuz, insanları doğru olduğuna ikna etmeye çalıştığınız önceki düşüncelerinizin tam tersini yazıp çizmeye, söylemeye başlarsanız, olmaz…
İnsanlar anlamaz ya da onları ikna ederim diyemezsiniz…
Çünkü insanlar anlar ve siz onları ikna edemezsiniz…
Anlamış veya ikna olmuş gibi görünenler de, sizin takındığınız yeni tavırdan fayda umanlar ve sizi kullanmak isteyenlerdir yalnızca…
Ancak durun bir dakika…
O ikna olmuş gibi görünenler, şunun da çok iyi farkındadırlar;
Siz değil mi ki, daha önce savunduklarınızdan bu kadar çabuk vazgeçtiniz, öyleyse şimdi savunuyor olduklarınızdan da o kadar çabuk vazgeçebilirsiniz…
Bunu bilmek,
Güvensizliğin en büyük kaynağıdır ve asla değiştirilemez…
***
Yakın bir arkadaşım hep şunu söyler durur;
'Bu ülke ne çekiyorsa, durduğu yerde adam gibi duramayanlardan çekiyor…'
Yoruma açık…
Kim nasıl değerlendirir bilmem…
Ancak rüzgar gülü gibi, rüzgar nereden eserse oraya eğilenler; bu toplumda her zaman olmuştur, bundan sonra da olacaktır…
Sakın bu yazdıklarım,
Değişen ve gelişen dünyanın gerçeklerine ayak uyduramamak gibi algılanmasın…
İşin o yönü farklı bir boyut…
Ben insani değerlerden söz etmeye çalışıyorum…
Değişim, her ne kadar 21. Yüzyıl dünyasının karşı konulmaz bir gerçeği olsa da, o değişim sürecini kontrol altında tutmak, kişinin kendisine olan saygısını koruyabilmesi için önemlidir…
***
Diğer kişisel tutumun değerlendirilme ölçütü, önce kendimizin ve kamunun vicdanı açısından, sonra da hukuk karşısındaki durumundan ibarettir…
İnsanlık dediğimiz şey de zaten,
Bu tutumun tarihinden öte bir şey değildir…