Yaklaşık dört yıl önce Demokratikleşme Paketi çerçevesinde kamuda başörtüsü yasağı kaldırılmıştı. Bu yasağın kalkmasını gerekçe gösteren eğitim işkolunda faaliyet gösteren bazı sendikalara üye çok sayıda erkek öğretmen okullarda 'Sivil İtaatsizlik Eylemi' yaparak, Kılık Kıyafet Kanunu'na aykırı hareket ediyor. Erkek öğretmenler, eğitim kurumuna sakallı, uzun saçlı, kravatsız, kot pantolonlu hatta küpeli gidiyor. Bu sendikalara üye çok sayıda eğitimci ise yaşanan bu durumu içlerine sindiremiyor. Bundan dolayı eyleme destek vermiyor. Kılık Kıyafet Kanunu'na uygun ve bir eğitimciye yakışır şekilde okullarında görev yapıyor.
CEZAİ YAPTIRIM
GÖRMÜYORLAR
Öğretmenlerin okullarda serbest kıyafetle görev yapmasını eğitim kurumlarında disiplin açısından çok sakıncalı buluyorum. Ancak sendikalar kendilerini bu konuda haklı görüyorlarsa mücadele etmeleri de gayet doğal bir olay. Ancak bu eylemleri sadece Eskişehir değil, tüm Türkiye genelinde yaparken, Okul Müdürü, Milli Eğitim Müdürü ve Valilerden hiçbir cezai yaptırım görmemeleri kafalarda soru işareti bırakıyor. Türbana izin veren AK Parti iktidarı, erkek öğretmenlere neden kıyafet özgürlüğü vermedi? İktidarın atadığı Valiler ve Milli Eğitim Müdürleri hükümet aleyhine protesto yapanlar hakkında hemen soruşturma açarken, eğitim kurumlarında kanuna aykırı şekilde kılık kıyafetle görev yapanlara neden müsaade ediyor? En ufak vizite eylemine soruşturma açanlar nerede?
SİYASİ OTORİTE BU
EYLEMİ DESTEKLİYOR MU?
Bu eylemi Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı itaatsizlik eylemi olarak gördükleri için mi görmezden geliyorlar? Toplumda siyasi otoritenin bu eylemi desteklediği algısı var. Ticari amaçlı özel okullar bu konuda taviz vermeyip, ciddiyetini korurken, devlet kurumlarının ciddiyetsiz davranması kabul edilemez. Özel eğitim kurumları öğretmenlerin sokak kıyafetiyle, tıraş olmadan çalışmalarının başarıyı arttıracağını düşünseydi; zaten buna izin verirdi. Özel eğitim kurumları disipline bu kadar önem verirken, devlet okullarının içerisinin boşaltılmak istenmesi ibretle izlenmelidir. İktidar bu konuda gerçekten samimi ise kılık kıyafet kanunu kaldırır. Türbana izin veren zihniyet bunu da rahatlıkla yapabilir.
YEŞİL SARIKLA GİRER
Birilerini maşa olarak kullanarak, kamuoyu oluşturmaya çalışmaz. Önce öğretmenleri kılık kıyafet kanuna aykırı şekilde okullara gitmesine teşvik edeceksin. Sonra da 'öğretmenlerimiz böyle istiyor' diye kanunu değiştireceksin. Bugün çember sakalla derse giren öğretmenin yarın yeşil sarıkla okula gelmeyeceğini kim garanti edebilir? Kimse tehlikenin farkında değil. Yakında okullarda 'El Nusra, IŞİD kılıklı' öğretmenler görev yaparsa, bunun sorumlusu sadece iktidar değil, onlara bu konuda maşalık yapanlar olacaktır.
TUTUNDUKLARI DALI KESİYORLAR
Türkiye'de devlet memuru olurken, herkes kılık kıyafet kanununu biliyordu. Eğitimciler göreve başlarken, uzun saç, çember sakal, küpe takılmayacağını, kravat takmanın zorunluğu olacağını biliyorlardı. Zaten yaz döneminde Valilik izni ile kravat takılmıyor. Şimdi türbana izin çıkması bahane edilerek, erkek öğretmenlere kıyafet özgürlüğü isteniyor. Öğrencilerde serbest kıyafet uygulamasından neden dönüldü? Çünkü veliler istemedi. Çocuklarını serbest kıyafetle okullara göndermeyen veliler şimdi onları eğitim kurumlarında sokak kıyafetiyle çalışan, küpeli, sakallı öğretmenlere nasıl teslim edecek? Milli Eğitim bu kafayla yönetilmeye devam ederse, artık hiç kimse çocuğunu devlet okuluna göndermez. Bugün sivil itaatsizlik eylemi yapanlar kendi tutundukları dalı kesiyor.
EĞİTİM YÖNETİCİSİNE
YAKIŞMAYAN KIYAFET
Devlet okulları boşaldığında atanamayan öğretmen sayısı daha da artacaktır. Yeni mezun olmuş pırıl pırıl eğitimci gençlerimiz asgari ücretle özel okullarda çalışmak zorunda kalacak. Birileri bunu istiyor ve planlıyor. 'Sivil İtaatsizlik Eylemi' yapan eğitimcilerimiz, bir de olaya bu açıdan bakmalarının faydalı olacağını düşünüyorum. Hadi öğretmenler kılık kıyafet kanununa uymuyor. Okul müdürleri niye uymuyor? Maalesef Eskişehir'de çok sayıda okul müdürü 'sakallı ve kravatsız' şekilde kuruma geliyor. Valilik ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 'bir eğitim yöneticisine yakışmayan' kıyafetle görev yapan okul müdürleri hakkında işlem yapmalı. Sendikal ayrımcılık yaparak, bol kepçeden verdiğiniz puanlarla müdürlük makamlarına getirdiklerinizin kural ve mevzuatlara uymasını sağlamalısınız. Bir okul müdürüne yakışır şekilde kıyafetle çalışmayanlardan idarecilik görevlerini almalısınız. Onlara; 'Ya sakalını kes, ya da müdürlüğü bırak' demelisiniz…
/////
NOSTALJİ

ESKİŞEHİR'İ TOZDAN ÇAMURDAN KURTARMA DERNEĞİ KURDU
Yıl 1959. 58 yıl önce. Eskişehir Gazetecileri Aydın'a tayini çıkan merhum Vali Arif Özgen'i makamında ziyaret ediyorlar. 1950-1959 yılları arasında Eskişehir Valiliği yapan Özgen ile hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. Fotoğrafta Dönemin Eskişehirli Gazetecileri Celal Kağnıcıoğlu, Zeki Algür, İsmail Sadık Gaşan, Naci Gelendost, Erdogan Bayraktar ve daha sonra 1975-1980 yılları arasında Eskişehir Senatörü olan Hikmet Savaş yer alıyor. Bu Siyah Beyaz Fotoğrafta yer alıp da tek hayatta kalan Hikmet Savaş'dır. Allah uzun ömür versin. Vali Özgen ve diğer gazeteci büyüklerimiz vefat etti. Onlara Allah'tan rahmet diliyorum. Vali Arif Özgen Aydın'da 1 yıl kaldıktan sonra 2 Mayıs 1960'da Tekirdağ Valisi oldu. Sadece 22 gün sonra 27 Mayıs ihtilali sonrasında görevden alındı. Vali Özgen zamanında 'Eskişehir'i Tozdan, Çamurdan Kurtarma Derneği' kuruluyor. Verem Hastanesi, Basma Fabrikası ve Düşkünlerevi yapılıyor. Eskişehir'de iz bırakan valiler arasında yer aldı.

FOTO ŞAKA

CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar: Ahmet Başkan 2019'da gelin Mersin Büyükşehir Belediye Başkan adayı olun. Vallahi kesin seçilirsiniz.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç: Fikri Bey, anlaşılan benden önce Yılmaz Hoca ile görüşmüşsün.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer: Başkanım Eskişehir'de önün kapalı. Bence bu teklifi kabul et. Sizden sonra Tepebaşı'na ben aday olsam, fena olmaz mı?