İngiliz Yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama, 7 yıl 7 gün hapis cezası verince şaşıran gazeteciler sormuş: 'Adam kıza elini bile süremedi. Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladı. Bu ceza çok değil mi?' Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek düzeydeydi: 'Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır.'
GÖZÜ DÖNMÜŞ YARATIK
O İngiliz yargıç kim bilir Türkiye'de kadınların şortla gezme özgürlüğüne saldıran psikopat yaratığa kaç yıl verirdi? Maslak'ta, bir otobüste yolculuk yapan Hemşire Ayşegül Terzi'ye şort giydiği için tekme atan Abdullah Çakıroğlu'nu yakalandıktan sonra Savcılık tarafından serbest bırakıldı. Çakıroğlu ilk ifadesinde, 'Giydiği şort ortama uygun değildi. Bu nedenle sinirlenip hareketi yaptım' demiş. Bir kadına tekmeyle saldıracak kadar gözü dönen bu yaratığın serbest bırakılması kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu. Bu tepkilerin sonucu olarak, Çakıroğlu hakkında Nöbetçi Savcılık talimatı ile 'Halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek' suçlamasıyla tekrar yakalama kararı çıkartıldı. Kararın ardından Abdullah Çakıroğlu tekrar gözaltına alındı.
HAKİM KIZI
OLSAYDI
Bu psikopat Hakim, Savcı veya Emniyet Müdürünün kızına tekme atsaydı ilk çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakılır mıydı? Veya tekme yiyen kadın şortlu değil de çarşaflı veya türbanlı olsaydı serbest bırakılır mıydı? Otobüste türbanlı veya çarşaflı bir kadına böyle bir çirkin saldırı olsaydı, Cumhurbaşkanından, Başbakanına, Bakanlardan iktidar partisi milletvekillerine kadar herkes ekrana çıkarak, saldırıyı kınarlardı. Kabataş yalanında olduğu gibi 'Benim başörtülü bacıma bu yapılır mı?' denilerek o saldırganın en ağır ceza alması sağlanırdı.
AYRIM YAPMAYI
BIRAKIN
Son yıllarda ülkemizde ne yazık ki bilinçli şekilde kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi giyinmeyen insanlar ötekileştiriliyor. Türbanlı, çarşaflı kadına sahip çıkanlar ne yazık ki şortlu, mini etekliye yapılan saldırıları görmezden geliyor. Siz sadece türbanlı, çarşaflı kadınların mı Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Milletvekilisiniz? Saçı açık, çağdaş giyimli kadınlar da bu ülkenin vatandaşı değil mi? Sizin ötekileştirme politikalarından güç alan psikopatlar böyle çirkin saldırıları yapıyor. Artık ötekileştirme politikalarından vazgeçin. İnsanlar arasında ayrım yapmayın…
*
DİLİMİ TUTAMADIĞIM İÇİN SEÇİMİ KAYBETTİM
1991-1995 yılları arasında DYP Eskişehir Milletvekilliği yapan Fevzi Yalçın kentimizde siyasetin duayen isimlerinin başında geliyor. Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile birlikte ES Group'u ziyaretinde kendisiyle sohbet ettim. Geçmişteki siyasi anılarını anlatan Yalçın tecrübelerini, bilgi ve birikimlerine genç partilileriyle paylaşarak, onların ufkunu açtı. Yalçın; '1990 yılında DYP Merkez İlçe Kongresi'nde Başkanlığa aday oldum. Dilimi tutamadığım için seçimi kaybettim. O yıllarda Ziraat Odası Başkanı olan merhum Behçet Aktaş Merhum Aydın Arat'ın Merkez ilçe Başkanlığı için merhum İsmail Sürücü'yü destekliyorlardı. Behçet abi kongreden önce bana seçimin ne olacağını sordu. Ben de kendisine 'Sana rağmen kongreyi ben kazanacağım' dedim. Alpu delegelerinin büyük çoğunluğu bana oy verecekti. Benim kendimden emin konuşman üzerine Behçet Aktaş tüm Alpu delegelerine odasına toplayıp, İsmail Sürücü'ye oy vermeleri konusunda Kur'an'a el bastırmış. Bundan dolayı bu oyları alamadım. Seçimi dört oyla kaybettim.' Yarın Görünüm'de Fevzi Yalçın'ın anlatımıyla eski Adalet Partisi Milletvekili merhum İsmet Angı'nın nasıl bir oy farkla İl Başkanı olduğunu yazacağım…
*
REKABET OLUR
KUTUPLAŞMA OLMAZ
Görünüm'de dün AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Volkan Doğan'ın, CHP İl Başkanı Sinan Özkar'ın, 'CHP Türkiye'nin birleştirici gücüdür' sözüne göndermede bulunarak; 'Eskişehir CHP kendi içinde barışık mı ki Türkiye'de birleştirici güç olacak' dediğini yazmıştım. CHP Tepebaşı İlçe Başkanı Vural Yörük dün telefonla beni arayarak, Doğan'a yanıt verdi. Yörük; 'Bizim CHP'de rekabet olur, kutuplaşma ve kırgınlık asla olmaz. Volkan Doğan CHP'yi bıraksın. Kendi partisine baksın. Tepebaşı İlçe Başkanı Ertuğrul Dindar'ın neden istifa ettiğini veya ettirildiğini açıklasın. İçlerindeki Fethullahcıları neden hala temizleyemediklerini söylesin' diye konuştu.
**
MEKANIN CENNET OLSUN İYİ KALPLİ ARKADAŞIM
Eskişehir'in yetiştirdiği ve uzun yıllardır İstanbul'da Hakimlik yapan Nuran Yalınbaş önceki gün vefat etti. Yalınbaş'ı dün 75. Yıl Mahallesi Merkez Camii'nde kılınan cenaze namazı sonrasında son yolculuğuna uğurladık. Yakınları, arkadaşları ve meslektaşları genç yaşta Yalınbaş'ı yitirdikleri için büyük üzüntü yaşadı. Eşimin İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden arkadaşı olan Nuran gerçekten çok temiz kalpli, etrafına hep pozitif enerji veren bir insandı. İyi bir hukukçuydu. Şair Cezmi Ersöz'ün 'Birini ay çağırır yanına, öbürünü uçurumlar, bir diğerini denizler… İyiler hisseder önce iyiliklerine bu hayatta yer olmadığını… Ama acı verir onlara iyiliklerini karanlık bir yerde gizlice terk etmek… Bu yüzden ne kadar acı verse de, ait olmadıkları bu dünyayı herkesten daha çok ciddiye alırlar… Geride kalanlar bilmeseler de onların incitilmiş kalpleri sayesinde yaşadıklarını… Sonunda iyiler erken ölür…' dizelerinde olduğu gibi aramızdan çok erken ayrıldı. Büyük Şair Enver Gökçe'nin 'Kendisi için bir şey istemezdi/Yatak ölümü beklemezdi/Gitti vadesiz, gencecikken/Yigitken, güzelken, incecikken/Ölüm, adın kalleş olsun!' dizelerinde gibi hakimlik cübbesini öksüz bırakarak aramızdan ayrıldı. Şair Cemal Süreya, 'Özlemek, ölmekten sadece iki harf fazla be çocuk' demişti. Bizler temiz kalpli iyi insan Nuran'ı hep özlemle anacağız. Başta Nuran'ın babası benim çok değerli dostum ve büyüğüm Necmettin Yalınbaş olmak üzere tüm yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Acınızı paylaşıyorum. Mekanın Cennet olsun arkadaşım…
foto şaka
Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören: Halil sen boşuna benim fotoğrafımı odana asmazsın. Benden bakalım bunun karşılığında ne isteyeceksin?
Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal: Başkanım ağanın eli tutulmaz. 1. Ligin marka değerini arttıran takıma bir güzellik yaparsanız vallahi daha büyük fotoğrafımı asarım.